Akdeniz Üniversitesi'ndeki 'Kadına Şiddet' konulu karikatür etkinliği için Antalya'ya gelen Tuncay Akgün, siyasetçilerin mizaha bakışının aşağı yukarı belli olduğunu söyledi. Tuncay Akgün, "Bir taraftan bize inanılmaz malzeme veriyor, diğer taraftan da sağolsunlar bol bol dava açıyorlar. Şu anda bize karşı açılmış ne kadar dava var bilmiyorum. Ama totalde tarihe bakınca yüzlerce dava açıldığını biliyorum" dedi.
Bu davaların çoğuna muhatap olmuş birisi olduğunu aktaran Akgün, şöyle konuştu:
"Geçmiş dönemdeki politikacılar da başbakanımız da açmıştır, ama biz onları eleştirilmeye alıştırıyoruz aynı zamanda. Mesela Başbakan Recep Tayyip Erdoğan iktidarının ilk dönemlerinde seri davalar açtı. Şimdi ise daha toleranslı olduğunu hissediyoruz. Siyasetçiler için dava açmak eksi puan. Dava açtklarında çok yıpranıyorlar. Hem dünya kamuoyunda, hem Türkiye'de yıpranıyorlar. Mesela Demirel'in bir lafı vardır; 'Bir kelebeğin üzerine tankla gidemezsiniz.' Tank devleti simgeliyorsa, kelebek mizahtır. Demirel'in hakkını vermek lazım. Bütün politikacıların skalasında hemen hemen dava açmayan tek siyasetçidir. Oysa karikatürü en fazla çizilen politikacıdır. Ama Demirel dışında bizim gördüğümüz bütün iktidarlar bize dava açtı. Açtıkları davaları kazanma oranları yarı yarıya."
"ÖZAL'LA İYİ BAŞLANGIÇ YAPMIŞTIK"
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde iktidara geldiği ilk zamanlarda çok iyi başlangıç yaptıklarını, Özal'ın karikatürlerini alıp IMF heyetlerine gösterdiğini anlatan Akgün, şöyle konuştu:
"Bizi ziyaret filan etti. Ama balayı çok kısa sürdü. Ardından çok seri davalar açmaya başladı. Ama Recep Tayyip Erdoğan, Özal'ı aratmıyor. Yasalar sürekli değişiyor. Eskiden hapis cezaları vardı. Biz de bunlara maruz kaldık. Hapiste yatan arkadaşlarımız oldu. Benim de öyle bir sorunum oldu. Şimdi cezalar paraya çevriliyor. Mizahla uğraşırken bir yandan da onlarla baş etmeye çalışıyoruz."
Akgün, bir gazetecinin "Karikatür çizerken dava açılır, tutuklanırım diye korkuyor musunuz?" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Bunlar mizahta olabilecek şeyler değil. Mizahçı olmak patavatsız olmak gibi birşeydir. Ağzımıza geleni söylemek durumunda kalırız. Biz o şekilde düşünürsek kalemi asmamız gerekir. Bizim mesleğimiz muhalif olmayı barındıran bir iş."
Ömer ERDEM/ANTALYA, (DHA)