Kalbimizi kırmayın

Halk, her yıl, her ay, her gün biraz daha yoksul oluyor. Bu durumu iliklerimize kadar hissediyoruz. Orta direk çöktü. Yoksul zincirindeki halka sayısı ile zengin sayısı her gün artıyor. Yoksulluk rakamları öylesine hızlı artıyor ki, sorumlu Bakanlık yapılan destek ve yardımları gurur tablosu olarak açıklıyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı her yıl yoksullukla mücadele için bütçeden büyük paralar ayırıyor. Geçen yıl 52.7 milyar lira harcandı. Bu yıl için katkı, üç katına çıkacak gibi hesaplanıyor.

BAKANLIK DESTEKLERİ

Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma başlığı altında, Bakanlıktan 2023 yılı için verilecek tutar 138.1 milyar TL. Bu yıl 1 milyon 944 bin 524 haneye elektrik desteği sağlanacak. 

Bakanlığın Sosyal ve Ekonomik Destek hizmetinden aile yanında bakımı sağlanacak çocuk sayısı da 150 bine ulaşıyor. Genel Sağlık Sigortası primi bütçeden karşılanan kişi sayısı bu yıl 7 milyon 879 bin 277 olacak. Bu insanların gelir seviyesi, brüt asgari ücretin üçte birinin altında bulunuyor.

UCUZ ÜRÜNDE KUYRUK

Ocak ayı enflasyon rakamının yüzde 6.65 olarak açıklanması, insanların yeni yılın ilk ayında bile ne kadar yoksullaştığını anlatıyor. Maliye Bakanı, "Enflasyonun belini kırdık" diye önünüyor. Oysa asgari ücretle çalışan bir işçinin bu enflasyon rakamına göre bir aylık kaybı 600 lira. 

3 yıl önce 2019'da kilosu 2 liraya soğan, patates satarak enflasyonla mücadele eden hükümet, bugünlerde kilosu 15 liraya çıkan ürünler için hiçbir şey yapmıyor. Kasaplarda 160 lira olan kıyma, devletin Tarım Kredi marketinde 89 liraya satılınca, halk kuyruk oluyor. Bir lira daha ucuz ekmek almak için kış günlerinde uzun kuyruklar oluşuyor.

YETERSİZ BESLENME

Yoksulluğun nedeni, kimine göre bir kişinin inadı, kimine göre Merkez Bankası döviz rezervinin eksi 60 milyar dolarda olması. 

Birleşmiş Milletler'in açlık haritasının göre 15 milyon kişi yetersiz besleniyor. 100 bin çocukta akut yetersiz beslenme, 350 bin çocukta yetersiz beslenmeden  kaynaklı "bodurluk" görülüyor. Bir milyon çocuk okula aç gidiyor. 

Meydandan bir ses duyuluyor: "14 Mayıs'ta bunlara öyle bir çakalım ki, bellerini bir daha doğrultamasınlar."

Sokaktan yanıt geliyor: "Biz de bu ülkenin insanlarıyız. Belimiz çoktan büküldü. Bir de kalbimizi kırmayın."