Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün müzeler ve kültür varlıkları için acil afet planı kapsamında, tarihi Atik Mustafa Paşa Camii'nde 2021 yılında başlayan kapsamlı restorasyon çalışmaları devam ediyor. Eyüpsultan Ayvansaray'da bulunan tarihi yapı, Kristos Pantepoptes Kilisesi olarak 1059'da inşa edilmiş, Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştü. Halk arasında ise 'Hazreti Cabir Camii' adıyla da bilinen Atik Mustafa Paşa Camii'nin güçlendirme çalışmalarının Mayıs ayının sonunda tamamlanması bekleniyor. Caminin bakım-onarım, restorasyon, konservasyon ve ihtiyaç duyulan yerlerde güçlendirme çalışmaları tamamlandı. Çalışmalar sırasında üç boyutlu modeli oluşturulan caminin, deprem sırasında ana kubbesinin yıkılmasını engellemek için, karbon filelerle güçlendirme uygulaması da yapıldı. Caminin 4 duvarı ise, Osmanlı döneminden bugüne geleneksel bir yöntem olarak kullanınan 'gergi' sistemiyle bütün haline getirildi. Bu yöntemle duvarlar birbirine bağlanarak, deprem sırasında caminin yıkılmasının önlenmesi planlanıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü yetkilileri, çalışmalarda kullanılan 'Tarihi Horasan Harcı'nın ise; tuğla kırığı, taş tozu ve kaymak kireçten oluşan bir yapı malzemesi olduğunu, güçlendirme tekniği olarak değil, yapının özgünlüğünü korumak için kullanıldığını ifade etti.
"ANA KUBBE İÇİN KARBON FİLELER İLE GÜÇLENDİRME YAPILDI"
Çalışmalarla ilgili bilgi veren Yüksek İnşaat Mühendisi Alper Koyutürk, "Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak restorasyon çalışmalarına başlamadan önce, alanında uzman akademisyen hocalarımızdan oluşan bir bilim kurulu oluşturduk. Burada bize katkı sunması için Prof. Dr. Feridun Çılı hocamız ile birlikte çalışıyoruz. Hocamızla birlikte bu yapıya ilişkin 3 boyutlu model oluşturduk. Bu modele göre, ana kubbede deprem esnasında göçmeyi engellemek için, karbon filelerle güçlendirme uygulaması yapmamız gerektiği ortaya çıktı. Bu uygulamayı tamamladık. Yapının beden duvarlarının beraber çalışması, deprem anında göçmemesi için, paslanmaz çelik gergi sistemiyle, yapının bir bütün olarak çalışmasını sağlamayı amaçladık. Ayrıca yapının beden duvarlarının içindeki boşlukların oranını ve yerlerini tespit etmek için, bir tarama sistemi yapıldı. Bu tarama sonucunda ortaya çıkan boşluklara, hidrolik kireç esaslı enjeksiyon uygulaması yapılarak, beden duvarlarının güçlendirilmesi sağlandı. Geleneksel yapım tekniğine göre yapılan yapılarda, bu yapının beden duvarlarının beraber çalışması bazen pek mümkün olamıyor" dedi.
"GELENEKSEL YÖNTEMLE DUVARLARI BİRBİRİNE BAĞLAMIŞ OLUYORUZ"
Deprem sırasında duvarların bir bütün olarak göçmesini engellemek için, duvarları birbirlerine bağladıklarını belirten Koyutürk, "Depremde göçme olmaması için yapının duvarlarının beraber çalışmasını istiyoruz. Depremde yatay bir kuvvet ortaya çıkıyor. Bu kuvvete karşı duvarların karşılık verebilmesi, hasar almaması ve göçmemesi için duvarların beraber çalışmasını sağlamak gerekiyor. Tarihi yapılarımızda bu geleneksel metodu kullanıyoruz. Dolu demirlerle yapılan bir gergi sistemiyle, paslanmaz çelik malzeme kullanarak duvarları birbirine bağlamış oluyoruz. Bu sistemle yapının 4 duvarını da birbirine bağlayarak, beraber çalışmasını sağlıyoruz. Bu şekilde depremden gelen yükleri beraber karşılayan duvarlar, göçmemiş oluyor. Ramazan ayının sonunda bu camiyi açmayı planlıyoru" diye konuştu.
"HORASAN TEKNİĞİ YAPIYI ÖZGÜN HALE GETİRMEK İÇİN YAPILAN UYGULAMA"
Anıtlarda kullanılan 'Tarihi Horasan Harcı'nın güçlendirme tekniği olmadığını da belirten Koyutürk, "Horasan tekniği diye bir güçlendirme tekniğimiz ne yazık ki yok. Literatürde de yok, böyle bir uygulamamız da yok. Önce 'Horasan Harcı'nın ne olduğundan bahsetmek lazım. Horasan Harcı aslında, tuğla kırığı, taş tozu ve kaymak kireçten oluşan bir yapı malzemesi. Geleneksel yöntem ile yapılan yapılarda bu malzeme kullanılmış. Tarihi yapılar genelde 'Horasan Harcı' ile yapıldığı için, özgünlüğüne dönmesi adına, yapılan analizler sonucunda restorasyonu da bununla devam ettiriyoruz. Aslında bu bir güçlendirme tekniği değil. Yapıyı özgün haline getirmek için yapılan bir uygulama. Yıllar içinde yapılan çimentolu sıvalar, güçlendirmeler veya eklentileri yapıdan arındırarak, özgünlüğüne döndürmek için yaptığımız bir uygulama. Genelde anıtsal yapılarımızda, Horasan Harcı, kullanılan bir malzemedir" dedi.
"İLK BİLİMSEL ÇALIŞMA 2018 YILINDA BAŞLADI"
Camii hakkında bilgi veren Yüksek Mimar Özlem Reisoğlu Uçarkuş ise, "Atik Mustafa Paşa Camii halk arasında Hz. Cabir Camii olarak bilinen bir tarihi yapı. Bizans döneminde 9. yüzyılda kilise olarak inşa edilmiştir. Daha sonra İkinci Beyazıt döneminde Sadrazam Koca Mustafa Paşa tarafından camiye çevrilmiştir. Yapı içerisinde hazreti sahabeden Hazreti Cabir Bin Abdullah'ın makamı yer aldığından, yerli ve yabancı turistlerin uğrak noktasıdır. Yapının ilk bilimsel çalışması 2018 yılında başlamıştı. Onaylanan projeler doğrultusunda 2021 yılında kapsamlı restorasyon çalışmalarına başlandı. Vakıflar Genel Müdürlüğü olarak her restorasyon uygulamamızda yaptığımız gibi, ilk olarak yapı arındırıldı. Yapıda 1980'li yıllarda yapılan çimentolu sıvalar raspa (eğelemek,düzleştirmek için kullanılan çelik ekipman) edilerek alındı. Çimentolu sıvıların altında yer alan, özgün derz ve sıvalardan numuneler alınarak laboratuvarlara gönderildi. Üniversitelerden gelen analiz raporları doğrultusunda, yapının özgün harcına uygun Horasan Harcı ile sıvaları yapılmıştır" dedi.
Rojda ALTINTAŞ- Ali AKSOYER - Mehmet CANBULAT/İSTANBUL, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |