"Tek suçumuz işkenceyi ortaya çıkarmaktı. Böyle bir davanın açılması, Türkiye'nin yargı tarihi açısından utanç vericidir" dedi.
Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndaki hükümlülere işkence yapıldığı iddialarını araştırıp rapor haline getiren ÇHD Şube Başkanı Nusret Gürgöz'ün yargılanmasına başlandı. Savcılığın iftira suçlamasıyla 4 yıla varan sürede hapis istemiyle açılan davanın Antalya 17'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde ilk duruşmasında, Nusret Gürgöz'ü ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş'in de aralarında bulunduğu 24 avukat savundu.
Tutuksuz yargılanan Gürgöz'le birlikte farklı cezaevlerinde hükümlü Recep Motur, Mehmet Arslan, Halit İnan ve Mustafa Irmak'ın da aynı suçtan yargılandığı davada, Gürgöz hariç sanıklar telekonferansla duruşmaya katıldı. Müşteki durumundaki Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu infaz koruma memuru Aydın Akdemir ise duruşmaya katılmadı.
BİR UĞULTUYA KULAK VERDİK
Antalya L Tipi Ceza İnfaz Kurumu'ndaki işkence iddialarını, 19 Temmuz 2012 tarihinde hazırladıkları ve bir örneği Antalya Cumhuriyet Savcılığı'na da gönderilen rapor nedeniyle yargılanan Gürgöz, raporu kaleme alırken tek almaçlarının daha güzel bir dünya olduğunu söyledi. Gürgöz 3 sayfalık savunmasına, Taksim Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenlere ve İstanbul Okmeydanı'nda cemevinin bahçesinde başına isabet eden mermiyle hayatını kaybeden Uğur Kurt'u anarak başladı. ÇHD olarak Antalya L Tipi Cezaevi'nden yükselen uğultuya kulak verdiklerini aktaran Gürgöz, suçlamaları kabul etmedi. Yaklaşık 1 yıl önce, yine Antalya L Tipi Cezaevi'ndeki tecavüz vakasının açığa çıkarılıp basınla ve kamuoyuyla paylaşıldığını aktaran Gürgöz, "Tek suçumuz işkenceyi ortaya çıkarmaktı. Böyle bir davanın açılması, Türkiye'nin yargı tarihi açısından utanç vericidir" diye konuştu.
SANIKLAR 'İŞKENCE VAR' DEDİ
Davanın diğer sanıklarından Recep Motur, bir süre kaldığı Antalya L Tipi Cezaevi'nde her türlü işkenceye maruz kaldığını belirterek, "Bundan dolayı şikayetçi olduk. Bu nedenle yargılanmış olmayı kabul etmiyorum" dedi. Motur, cezaevinde fiziksel müdahalelere maruz kaldığını belirterek, "Cezaevi müdürleri bizi önce dövüp sonra gönlümüzü almak için çay bile ısmarlıyordu" dedi.
Şimdi Burdur E Tipi Kapalı Cezaevi'nde hükümlü bulunan Halit İnan ise 20 Ocak 2011'de nakil olarak geldiği ve 1 yıl kaldığı cezaevinde her türlü fiili saldırıya maruz kaldığını savundu. Olaylara ilişkin Adli Tip Kurumu'ndan da darba maruz kaldığına ilişkin rapor bulunduğunu iddia eden İnan, "Bu nazara alınmıyor ama bizler suçlu çıkarılıyoruz. Bu yargı sistemine nasıl güvenebilirim" dedi.
AKIL VE VİCDAN BİTTİ
Savunmaların ardından duruşma 19 Ekim gününe ertelendi. ÇHD Genel Başkan Yardımcısı Münip Ermiş duruşma sonrasında Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda bu problemlerin uzun süredir yaşandığını belirterek, "Biz de bununla ilgili araştırma yapıyorduk. Hükümlülerle görüşüyor, işkencelerin olduğunu görüyorduk. Raporda isimler yer almıyordu. İftira suçunun oluşması mümkün deği" dedi. Söz konusu cezaevinde insan hakları ihlalinin ağır boyutta olduğunu belirten Ermiş, açılan bu davada hükümlülerin haklarını aramasının engellenmeye çalışıldığını belirterek, "Hukukun değil, aklın ve vicdanın bittiğini görüyoruz. Adalet Bakanlığı, iddianameyi hazırlayan ile diğer savcıları disiplin suçu açıp cezalandırmalıdır" diye konuştu.
Emre BAYLAN/ ANTALYA, (DHA)