Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Zoom üzerinden ‘İklim Değişikliği - Tarladan Sofraya Zeytin ve Zeytinyağı’ isimli bir panel düzenledi. Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği’nden Prof. Dr. Aziz Tekin’in moderatör olduğu panele konuşmacı olarak Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Ünal Kaya ve aynı enstitünün Gıda Teknoloji Bölümü’nden Dr. Didar Sevim katıldı.
Sektörden önemli paydaşları bir araya getiren panelde uzmanlar, iklim değişikliğinin zeytinin rekoltesini, kalitesini ve saflığını olumsuz etkilediğine dikkat çekerek atılması gereken adımlara yönelik bilgi verdi.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ZEYTİNCİLİĞİ BİREBİR ETKİLİYOR
İklim değişikliğinin farkında olup ona uyum sağlamak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “İklim değişikliği zeytinciliği, tarımı birebir etkiliyor. İklim değişkendir, sıcak hava dalgaları erken gelip, uzun süre kalıyor. İklim değişikliğiyle kuraklık daha da artıyor. Bu dönemde zamansız donlar yaşanıyor. Aşırı yağışlar oluyor ve zeytin sineği artıyor. Böyle olunca zeytinde kalite düşüyor” diye konuştu.
İNSAN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ BİN KAT HIZLANDIRDI
Dünyayı en tehlikeli canlı olan insanının ele geçirdiğini ve dünyanın ateşinin yükseldiğini anlatan Prof. Dr. Kadıoğlu, “İklim dünya var olduğundan beri değişiyordu. Ama son 20 yılda hızlandı. Isınma, geçmişle karşılaştırıldığında çok büyük. Çok ani iklim değişikliğiyle karşı karşıyayız ve ekonomik sistem buna ayak uyduramıyor. Buna neden olan insandır. İnsan, iklim değişikliğini bin kat hızlandırdı. Bu da ekolojik sistemde yıkım yaratıyor” ifadelerini kullandı.
AKDENİZ ÇANAĞI KURAKLAŞIYOR
İklim değişikliğiyle İç Ege’de 4 ile 7 derece sıcaklığın artacağının öngörüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, “Bu nedenle böcekleri, sinekleri daha fazla göreceğiz. Gıda zehirlenmeleri ve ishaller artacak. İklim değişikliğine uygun arazi planlaması yapmıyoruz. Önümüzü görmemiz lazım. Deniz su seviyeleri yükseliyor. Türkiye’de kıyılarda zeytincilik yaygın olarak yapılıyor. Gelecekte sıcaklık 4 derece artarsa Türkiye’deki kıyıların bir kısmı su altında kalacak. Sadece ısınmıyoruz iklimin bütün parametreleri değişiyor” dedi.
TÜRKİYE SU FAKİRİ OLMAYA ADAY
“Türkiye su stresi olan bir ülke” diyen Prof. Dr. Kadıoğlu, “2030 yılında su sıkıntısı 2050 yılında ise su fakiri olmaya adayız. Biz riski dikkate almıyoruz, ortalamalarla hareket ediyoruz. 2100 yılında en çok zeytin yetiştiren Ege ve Akdeniz’de yağışların yüzde 50 azalması öngörülüyor. Artık kışlar kurak geçecek. İklim değişikliği afetleri artırıyor, zeytin ağaçlarına büyük sıkıntı yaratıyor. Ağaçlar sararıyor, yanıyor” diye konuştu.
YAĞMUR SUYU HASADI ŞART
Her yere ağaç dikerek zeytinciliğin yapılamayacağına dikkat çeken Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “Zeytin ağaçlarına uygun alanlar belirlenip, hareket etmek lazım. Böcekler, sinekler artıyor. Isınmayla böcekler, polenler, zararlı haşereler dağlara doğru yayılıyor. Suyu en çok tarımda kullanıyoruz. Su ayak izi önemli bir kavram. 1 kilogram zeytinde 4 bin 400 litre su var. Yağmur suyu hasadı yapmalıyız. Suyu yavaşlatıp, yaydırıp, yedirmeliyiz. Suyu biriktirmeliyiz. Binalarda, yollarda, kaldırımda su hasadı şart” ifadelerini kullandı.
BÜYÜKHELVACIGİL: TAKLİT VE TAĞŞİŞLE İLGİLİ PROBLEM YAŞIYORUZ
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ise Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın önemine değinerek, “Bu ülke bizim, güzel bir coğrafyadayız. Her alanda problem olacaktır ama mühim olan iyi çözebilmektir. Ortak aklı oluşturmak son derece önemlidir. Bulunduğum yağ sanayicileri sektörü pazarın yüzde 90’ına hitap ediyor. Yüksek katma değerli, birbirinden önemli firmaların olduğu bir sektör. Tüketicilerimiz de bu markaları tercih ediyor. Ama bir yandan da baktığımız zaman taklit ve tağşişle ilgili problem yaşıyoruz. Tek başına devletimizden de bir şey bekleyemeyiz. Birbirimizi kontrol etmek noktasında iyi olmalıyız. Çünkü birimizin sağlığı hepimizin sağlığıdır. O süreçleri çok iyi yönetmeliyiz” dedi.
ZEYTİNYAĞINDA ETİL ESTER MESELESİ
En büyük problemin planlama olduğunu belirten Büyükhelvacıgil, “Ölçtüğünüzü yönetebilir ve bilgiye sahip olursanız geleceğe daha çok yön verebilirsiniz. Bilgi son derece önemlidir. Zeytinde de iyi planlama yapıyor olmalıyız. Zeytinyağına baktığımız zaman bazen üzücü durumlarla karşılaşıyoruz. Benim bulunduğum sektörün kıymetli temsilcileriyle öyle günler yaşadık ki insanlar kendilerini ispat etmek durumunda kaldı, hiçbir kabahatleri yokken kendilerini savunmaya çalıştı. Bu, yağ asiti etil ester meselesiydi. 2020 Şubat ayında Gıda Kodeksi'nde etil esterlere bakılmayacak diye bir karar alındı. Bu konuda en yetkili kişi tek başına etil esterlerin ifşaya yeterli olmadığını söyledi. Ama buna rağmen bir anda ne olduysa etil esterlere bakılması gündeme geldi. Bir marka kolay oluşmuyor. Doğru yönetilmeye çalışılıyor ve uzun yıllar alıyor. Basit şeylerle sanayici mağdur edilmemeli diye düşünüyorum. Çünkü arkasında çok büyük bir emek var” diye konuştu.
“ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI HEPİMİZİN SORUMLULUĞUDUR”
Devletin de desteğiyle 5 yıllık iyi bir planlamayla 50 yılın kurtarılabileceğini aktaran Büyükhelvacıgil, “Bu süreci yönetebiliriz. Böylece ülkemize inanılmaz katkı sağlayabiliriz. Çünkü hammaddesi bizde, yetiştiriciliğin son derece iyi yönetildiği, ağacın sevgiyle bakıldığı bereket olacaktır. Zincirinin bütün halkalarını iyi yönetirsek ülkemize çok büyük katma değer sağlayabiliriz. 2018 yılında 275 milyon ton zeytinyağı üretimi varken geçen yıl 170 milyon ton civarında kaldık. Bu da bize sürdürülebilir bir yapıya ulaşamadığımızı gösteriyor. Ağaçtan başlayan süreç üretim, hasat, ürünün markalaşma tarafında birbirimizi iyi korumalıyız. Sorunlar olmaya devam edecektir. Ama bundan sonrası için doğru planlamayı, öngörüyü, sürdürülebilirliği sağlayacak birlikteliği oluşturmaktır. Girişimci gücümüz var, ülkemiz çok güzel, zeytin ve zeytinyağı hepimizin sorumluluğudur. Dünyaya çok daha güzel sunmalıyız” dedi.
DR. KAYA: TÜRKİYE’DE 100 ÇEŞİT ZEYTİN VAR
İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Ünal Kaya da zeytinde gen kaynaklarını toplayıp, muhafaza edip, gelecek kuşaklara aktarmayı temel amaç edindiklerini söyledi. Dr. Kaya, “Türkiye’deki zeytin ağaçlarının çeşitleri toplanıyor, şu anda çeşit sayımız 100 oldu. Kuraklığa, hastalığa dayanıklı zeytin çeşitlerimiz de bulunuyor. Dayanıklılık üzerine projeler yapıyoruz. Kuraklığa dayanıklı gen var mı ona bakıyoruz. Yine aynı şekilde ısıya, soğuğa dayanıklı zeytin çeşidi arıyoruz. İleride iklimden kaynaklı bir sıkıntı olduğunda bu genleri kullanma şansımız olur diye düşünüyoruz. Türkiye’de zeytin ağacı sayısı 200 milyona çıktı. Manisa, Eskişehir gibi zeytin yetişmeyecek yerlerde zeytincilik yapılıyor. Ürün verimliliğinde iklime bağlı değişiklikler olabiliyor. Ama her suçu iklim değişikliğine atmak doğru olmaz. Kişinin bakımı, hasadı, saklama koşulları da kaliteyi etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Uzun vadeli düşünüp, önlem almak gerektiğini belirten Dr. Kaya, “Ani iklim değişiklikleri ağacın çiçeğini dökebiliyor, zeytin sineğini arıtıyor. Burada kültürel uygulamalara dikkat etmeliyiz. Doğru hasat, sıkım, depolama birbiriyle bağlantılı, bunlar aksadığında sıkıntı yaşanıyor. Modern zeytinciliği öğrenmeliyiz. İklim değişikliğiyle mücadele şart, bu yönde çalışmalarımız devam ediyor. Sektörde olan herkesin birbirine destek olması lazım” diye konuştu.
DR. SEVİM: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ZEYTİNİN KALİTESİNİ, İÇERİĞİNİ VE RAF ÖMRÜNÜ DEĞİŞTİRİYOR
Dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorunun iklim değişikliği olduğunu söyleyen İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Gıda Teknoloji Bölümü’nden Dr. Didar Sevim ise “Zeytinin kalitesini, içeriğini ve raf ömrünü değiştiriyor. Zeytinin yüzde 90’ından fazlası Akdeniz’de yetişiyor. Kuraklık sorununu çözülmeliyiz. Biz merkezde kalite, saflık ve antioksidan özelliklerine göre analizler yapıyoruz. Zeytinin kalitesini coğrafi, iklim koşulları, toprak, zeytinin çeşidi, tesisi etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Kuraklık, don ve aşırı yağışa bağlı olarak hastalıkların artığını, zararlı canlıların ortaya çıktığını ve kalite kayıplarının oluştuğunu belirten Dr. Sevim, “Meyvenin ilk gelişimi sırasında su çok önemlidir. Su stresi olursa meyvenin tutumu ve verimliliği olumsuz etkilenir. Meyvelerde buruşukluk oluşur. Daha erken veya hızlı olgunlaşmaya etki eder. Hasat öncesinde kayıplara neden olur. Zeytinyağının kalitesini etkiler” dedi.
Gül KABA-İSTANBUL, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |