C:K:Sayın Cem Oğuz sizi biraz tanıyabilir miyiz?
C.O:1965 Antalya doğumluyum. Üniversite eğitimimi Akdeniz Üniversitesi’nde 1986 yılında tamamladım.Yine aynı üniversitede akademik çalışmalara 1986 yılında başladım.Halen Akdeniz Üniversitesi’nde öğretim elemanı olarak çalışıyorum.Bu çalışma hayatının dışında inşaat mühendisleri meslek odasında(İMO) 1992 yılından itibaren aktif olarak yönetimlere girerek başladım.1992’den bu zamana kadar İMO Antalya Şubesi’nin ve genel merkezin değişik komitelerinde, yönetim kurullarında ,komisyonlarında görev yaptım.İMO Antalya Şubesi’nde halen 13.dönem yönetim kurulu başkanlığını yürütmekteyim.
C.K:İnşaat Mühendisliği bölümünü bitiren öğrencileri gerek bilgi, gerekse tecrübe açısından yeterli buluyor musunuz?
C.O: Bulmuyoruz, hiçbir mühendis arkadaş da yeterli bulmuyor. Çünkü; YÖK’ün yaklaşık
7-8 yıl önce başlattığı bir kontenjan artırımı ve hemen hemen her ile bir üniversite hatta birden fazla üniversite açma projesi kapsamında kontrolsüzce, altyapısı tamamlanmayan,öğretim elemanı tamamlanmayan bir çok üniversitelere mesleğimiz ile ilgili mühendislik fakülteleri açıldı.Örn;2007 yılında 47 tane üniversitenin inşaat mühendisliği bölümü vardı.Yıl 2013 Ocak’ta ise 120 üniversitede inşaat mühendisliği eğitimi görülmektedir.Bu kadar kısa sürede (5 yıl) inşaat mühendisliği bölümünün açılması soru işareti! Çünkü; ülkenin istihdam üretimine baktığımızda,bu kadar hızlı büyüme yok aksine düşüş var.Dolayısıyla mesleki yeterliliği soru işareti olan işsiz inşaat mühendislerimiz piyasada bulunmaktadır.Örneğin;2007 yılında genel merkezimizin yaptığı eğitim komisyonunun üyesiyim.Komisyonda 5 üniversiteden üye vardı,birisi de bendim.Biz o zaman 47 üniversitenin fiziki altyapısını ,öğretim elemanlarını,bölümlerini,öğrencilerini ve mezunlarını içine alan geniş kapsamlı bir anket çalışması yaptık.Türkiye çapında bir çalışma oldu.Aldığımız sonuçlara göre o zaman bile 47 üniversitenin yarısına yakınının fiziki altyapısı yetersizdi.Örn;laboratuar yok,derslikler kısıtlı,öğretim elemanları çok az ve dışardan öğretim elemanları alınıyordu.Şimdi faaliyet gösteren 120 üniversiteyi düşünemiyorum.Gerçekten çok kötü şartlarda, köylerde bile eğitim alan inşaat mühendisleri ortaya çıkarıyoruz..Akdeniz Üniversite’sinde oturmuş bir sistem var ama yeni açılan üniversitelerden mezun olan arkadaşlar teknik yönden kendini yetersiz hisseden ve bilgi dağarcığını genişletmek isteyen inşaat mühendisliği mezunu arkadaşlar hemen meslek odalarına koşuyorlar.Biz de bunun için İMO olarak son 5 yılda mesleki eğitimlere çok ağırlık veriyoruz.Gerek meslek içi gerek bilişim konularında ve bilgisayar yazılımı konularında sürekli kurslar açıyoruz.
YÖK 3 yıl önce başka bir politika daha geliştirdi. Sanat okullarına teknik öğretmen yetiştiren teknik eğitim fakültelerimiz var.YÖK 3 yıl önce bunların 8 tanesini teknoloji fakültesi haline dönüştürdü.Aslında bütün okulları dönüştürmek gerekiyordu.Türkiye İnşat Mühendisleri Odası dava açtı ve kazandı bu nedenle 24 okuldan 8’i dönüştürülebildi.Bu okulları bitirip,sadece teknik veya teknolojik öğretmen eğitimi alanlara mühendislik ünvanı verdik.. Bu insanlar inşaat mühendisi olup yapıların projelerini yapacaklar ve yapıların uygulamalarını yapacaklar.Bu kadar çelişkili eğitim sistemi dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Bu konu ile ilgili yasalarda revizyon yapılması gerekiyor.
Bu sorunların yanında müteahhitlerin Türkiye’de tanımı yok. Avrupa Birliği’nde, Amerika’da ve Japonya’da yapı müteahhiti olabilmek için 4 yıllık ilgili lisans eğitimini bitirmek gerekiyor. Hatta Hollanda’da yüksek lisans bitirmek gerekiyor. Devlet sınav açıyor, sınavı başarırsanız devlet yapı müteahhitliği yapmanıza izin veriyor. Türkiye’de ise ilkokul mezunu olsanız da ATSO’ya kaydınız varsa, gelir mükellefi iseniz ikametgah belgeniz de varsa müteahhitlik yapabiliyorsunuz. Fransa’da 2000 müteahhit varken bizde 400 bin müteahhit var. İlkokul mezunu müteahhitlerin elinde inşaat mühendisi arkadaşlar oyuncak oluyor.
C.K:Antalya olası bir depreme hazır mı?
C.O:Antalya olası bir depreme hazırlıklı değil..Hazır olmadığını 2004 yılında gösterdi.Deprem olmadan Antalya’da bir çok yapıda hasar meydana geldi.Örneğin; İl Özel İdare Binası, Sağlık Koleji, Işıklar Caddesi’nde bulunan 3 apartman, TRT caddesi, Güllük Caddesi’nde Güneş apartmanı, Atatürk Stadyumu gibi bir çok yer sayabiliriz. 2004 yılında kolon patlamaları ve binaların taşıma güçlerini kaybetmeleri sonucu; Valilik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı emriyle 7 pilot ilden biri olan Antalya’da kamu binalarını inceleme projesi ve depreme karşı durumlarını inceleme projesine girişti.119 Bakanlık yetkilisi bina belirlemişler ve bu binalar;Sağlık,Milli Eğitim ve Emniyet binalarıydı.Bu çalışma için Valimiz, Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar olan bu çalışma için bizim meslek odasını görevlendirdi.Sonuç olarak;Antalya’da 119 binanın yüzde 70’i olabilecek bir depreme karşı riskli yapılar.Hatta 13 tanesi için yıkım kararı alındı.
1998 Yılında deprem risk haritası değişti. Antalya 1998 yılından önce 5 risk grubundan 4. risk bölgesinde iken 1998 yılından sonra 2. risk bölgesine alındı.
Antalya kent merkezinde 120 bin yapı var ve bu yapıların 85 bin tanesi 1998 yılından önce yapılmış ve bu nedenle çok riskli durumdalar.120 bin binanın analizi yapılması gerekiyor. Yani Antalya için Deprem Master Planı gerekiyor.2004 Yılından beri bu planı dile getirmemize rağmen Deprem Master Planı yapılmadı..Bu nedenle olası bir depremde hangi binalar yıkılır hangisi ayakta kalır,bu sorulara kimse cevap veremez.
C.K:Kentsel dönüşüm Antalya’da da gerçekleşecek mi? Eğer gerçekleştirilecekse hangi bölgelerde olabilir?
C.O: Kentsel Dönüşüm Yasası çok doğru bir yasa, Dün Bakanımızın söylediği gibi Türkiye’de 6.5 milyon bina tehdit altında. Aksaklıklar nedeniyle bu kanun yürümeyecek. Yetkilileri bu kanun için alkışlıyoruz fakat içerikte sorun var.
İçerikte iki kurum var; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ . Çok iyi fakat bu kurumlara; belediyeler, ilgili meslek odaları ve sivil kuruluş toplumları dahil edilebilirdi.
Geniş bir kitleye bu sistemi anlatarak, kentlerin planlarını bozmadan belediyelerden destek alarak bu iş çözülse daha iyi olur. Kentsel dönüşümün başladığı 33 il içerisinde Antalya yok. Biraz önce bahsettiğim şekilde yapılırsa kentsel dönüşümün Antalya’ya çok faydası olur. Örneğin risk durumunda olan 85 bin binanın yıkılması gerekiyor. Örneğin; genelde şehir merkezinde 1960’lı yılların sonlarında yapılmaya başlanan Işıklar, Güllük, Şarampol ve Konyaaltı Caddesi gibi. 40 Yaş gibi ömürlerini tamamlamış binaların yıkılması gerekiyor. Yıkım işleri sıra ile bölge bölge yapılabilir. 20 metrelik yol yetersiz buraya 50 metrelik yol yapmak gerekiyor.
Mühendisler ve Müteahhitler yanında bir de inşaat ustalarının durumu var. Türkiye’de eline keser alan herkes usta oluyor. Geçen yıl ustaların eğitimi zorunlu hale getirildi. İMO Antalya Şubesi 2000 yılında ustaların eğitimine başlamıştı.13 yılda 3500 ustamızı İMO Antalya Şubesi’nde eğittik Gönüllü yapılan bu eğitime katılan ustalar bu eğitimden çok memnun kaldı. Hatta ilk başta zorlanan, eğitimlere isteksiz gelen ustalar 3 aylık eğitimden sonra ‘’İyi ki gelmişiz, şimdiye kadar yaptığım binalardan utanıyorum, şu ana kadar öğrendiklerim ile hiçbir alakası yok’’ gibi sözler söylediler ve bunlar odamızda kayıtlı.
C:K:İl Özel İdaresi Binası sizce yıkılmalı mı ya da sizce daha güvenli hale getirilebilir mi?
C:O: İl Özel İdare Binası’na Sayın Vali Aladdin Yüksel zamanında ilk müdahaleyi biz yapmıştık. 3. kata kadar kolonu geçici güçlendirmiştik. Sonraki süreçte bina ile ilgili görüşümüzü sordular. Valimiz Aladdin Yüksel çok duyarlıydı, bürokratlara ve bizim gibi meslek odalarına görüşümüzü sorardı ve sonra doğru kararı verirdi. Sayın valimiz önce İl Özel İdare Binası’nın yıkılmasını istedi. Kendisine kamu malı olduğu için hemen yıkamayacağını belirttik.Bu durumda kamu zararına yargılayıcı süreç başlayabilir. O nedenle binanın önce güçlendirilip sonra yıkılması durumunda maliyet analizi yapılması gerektiğini belirttim. İhaleye çıktı. 2004 Yılı’nın sonlarına doğru 64 bin keşif bedeli ile ihale edildi. Bu ihaleyi AGM Mühendislik adında bir firma aldı. Danışmanlığını ODTÜ’den Prof.Dr.Çetin Yılmaz ,malzeme testlerini İstanbul Teknik Üniversitesi ,zemin etütlerini ise Ankara Üniversitesi yaptı.
2005 yılında bu çalışma bitirildi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na onaylatıldı. Bu çalışmaya göre 17 katlı bloğun, 17 katını güçlendirerek kullanmanız imkansız. Üstten 7 katını yıkmak gerekiyor. Ancak güçlendirme maliyeti ve yapının yaşını dikkate alırsak,güçlendirme bedeli,yıkıp ve yapma bedelinin yüzde 40’ını aşarsa yıkmak gerekiyor.Güçlendireceğimiz bina 30 yaşın altında olması gerekiyor. ODTÜ ve bakanlık yetkililerinden oluşan 6 kişilik komisyonun çalışmalarına göre bina güçlendirilebilir fakat güçlendirme bedeli, yıkım bedelinin yüzde 82’sini buluyor.
Sonuç olarak Ak Parti Meclis Üyeleri yıkım kararı aldı ve doğru bir karardı. Bütçeye 2010 yılına kadar para koyduramadılar.2010 yılında ise bütçeye yıkım bedeli olarak 700 bin lira para koydurdular. Fakat o sırada vali değişti. Yeni gelen Valimize, İl Özel İdare Sekreteri binanın güçlendirebileceğini belirtmiş. Buna itirazımız yok fakat güçlendirme bedeli yüzde 82 ‘yi buluyor. Bu çok maliyetli üstelik bina 40 yaşlarında. 2004 Yılında güçlendirme projesi 1998 deprem yönetmeliğine göre yapıldı.2007 Yılında deprem yönetmeliği değişti ve daha katı kurallar geldi yani yüzde 82, yüzde 90‘lara çıktı. Dolayısıyla mühendislik bilimine bağlı olarak kesinlikle yıkılması gerekiyor. 2011 Yılında Sayın Valimiz son çalışmayı Yıldız Teknik Üniversitesi’ne ihalesiz bir biçimde yaptırdı. Üstelik bu projeye 400 bin lira bedel ödemişler. Kamu İhale Kanunu’na göre ihalesiz vermek kanuna aykırı. Yıldız Teknik Üniversitesi araştırma sonuçlarına göre İl Özel İdare Binası’nın en üstteki 2 katı yıkıp geri kalan 15 katını güçlendirmek daha maliyetli olacak.
Kaba işleri yüzde 10 (güçlendirme bedeli), yüzde 60’ı bulan ince işler açıklanmamış. Çünkü yüzde 70’i bulduğu ve yıkılması gerektiğini söylememek için bu durum açıklanmadı. Yüzde 10’u duyan ve teknik eleman olmayan Meclis Üyeleri hemen binanın yıkılmasına gerek yok kararını verdi. 1967 Yılına göre yapılan bu binanın 2007 Yönetmeliği’ne göre yüzde 10 çıkması mümkün değil. Yıldız Üniversitesi ve ODTÜ raporları aynı şeyi söylüyor fakat Yıldız Üniversitesi raporu bazı şeyleri(ince işler) saklıyor. Bazı profesörler kendilerinden kasıtlı olarak böyle bir rapor istendiğini belirtti. Bu durumda Yıldız Teknik Üniversitesi ve yıkım kararı veren İl Genel Meclis Üyeleri suçlu. Çünkü devletin parasını çarçur etmekle beraber, projeyi ihalesiz verdiği için ağır cezada yargılanacaklar. Ak Parti ve MHP Meclis Üyeleri kendilerinden önceki Ak Partili meslektaşlarını suçlayarak böyle bir karar aldılar. Bizim görevimiz onları uyarmak ve kamu çıkarlarını düşünmek.
Ceren KURT