Sahte dostlar ve Muratpaşa'nin melekleri
Bu satırları yazmak için çok bekledim.
Çünkü adalete, bağımsız yargıya inancım vardı. Mahkemenin son sözü söylemesini bekledim, bu nedenle sustum. Kimileri suskunluğumu kendi düşüncelerine göre yorumladı, kimilerinin kafasından 'acaba' geçti.
Evet asla hak etmediğim, bana hiç yakışmayan, fikirlerimle, dünya görüşümle, duruşumla; ilkelerimle asla örtüşmeyen, bağdaşmayan şekilde suçlandım.
İlginç bir tesadüf 106 gün vatani görevini yapan ben, tam 106 gün cezaevinde yattım. Bu yaşıma geldim, böyle acı çekmedim, bu denli üzülmedim. Özgürlükten yoksun geçen her saniye hayatımdan bir şeyleri alıp götürdü.
Dün aklandım, itibarım iade edildi, suçsuzluğum kanıtlandı. Sevinçli miyim, mutlu muyum kestiremiyorum. Gerek cezaevi sürecinde, gerekse yargılama sürecinde neler yaşadım bunları nasıl anlatırım bununla da pek farkında değilim aslında.
40 yılı aşkın süredir gazetecilik yapıyorum. Sürekli basın kartı sahibiyim ve bundan da onur duyuyorum. Mesleğime aşık ve saygılıyım.. İlkelerimden asla taviz vermediğim gibi, yalana, talana, vurguna, peşkeşe hep karşı çıktım.
Havasını soluduğum, suyunu içtiğim Antalya'ya ve çok sevdiğim ülkeme gazetecilik dışında siyaset yaparak hizmet etmek düşüncesiyle Muratpaşa Belediye Meclisi üyesi oldum. Sporcu kişiliğim nedeniyle de Muratpaşa Belediyespor Kulübü Başkanlığı'na da seçildim.
Takımı başarıdan başarıya koşturdum, bir yılda Avrupa'da final oynatırken, Türkiye'de hentbol diye bir sporun yapıldığını da Antalya'dan duyuran bir takımın başkanı olarak onurlandım, gururlandım. Bir amatör spor kulübünü yaşatmak, hele hele Avrupa'da finale kadar taşımak elbette güç, özellikle ekonomik açıdan sıkıntılı bir iş, bunu bilmeyen de yok.
Başarılı takımın oyuncuları, kendilerine verilen ödülün bir bölümünü kulüp yaşasın, ayakta kalsın diye gönüllü olarak verdiler, birileri bunu fırsat bilip ihbar etti, ben ve iki arkadaşım oyuncuların parasını zorla almakla, nüfus kullanarak el koymakla suçlandık. inanılır gibi değil tam 161 yıl hapis cezası istendi hakkımda.. İnsanın inanası gelmiyor, dolandırıcı damgasını yedik yok yere.
Hayatlarında polis, karakol, adliye bilmeyen sporcular mahkemeye çağrıldı. Koltuk sevdasıyla herkesi karalayan bir gurup ve onların maşasının ihbarıyla bu sporcular polisi de, mahkemeyi de, adliyeyi de gördüler.. Onların neler yaşadıklarını, hangi duygular içinde olduklarını varın siz karar verin.
Baskılara, gözdağı vermelere rağmen çıktılar Muratpaşa Belediyespor'un melekleri gerçeği söylediler mahkemeye.. Dediler ki, "Biz başkanımızdan asla şikayetçi değiliz, başkanımız sayesinde sporcu olduğumuzu anladık. Her türlü derdiğimize koştu, bize babalık yaptı, değil şikayetçi olmak kendisine teşekkür etmeliyiz" Teknik kadro ve sporcuların bu sevgisine, bu desteğine bundan önce olduğu gibi bundan sonra da layık olmaya çalışacağım.
Zor günlerdi, anlatması çok güç dostlar.. Hele bir de hak etmediğin bir suçlama ile karşı karşıya iseniz bu yükü taşımak çok ama çok güç. Çok şey yazmak istiyorum, içimde fırtınalar kopuyor. Böylesi süreçleri atlatmak çok güç..
Beni, ailemi, çocuklarımı, gazetemi, temsil ettiğim kurumlan itibarsızlaştıran, kamuoyu önünde zor duruma sokan bir suçlamayla karşı karşıya kaldım. Tedirgindim, şaşkındım, ürkektim kimi zaman.. Ama metanetimi kaybetmedim, birilerini güldürmemek için dik durmayı, ayakta durmayı başardım..
Şimdi aklandım, şimdi daha güçlüyüm, ayaklarım yere daha sağlam basıyor.. Desteğini, ilgisini, sevgisini esirgemeyenleri asla unutmayacağım gibi, vefanın İstanbul'da bir semt olduğunu bu zorlu süreçte -ortaya koyan sözde dostları, sahte dostları da asla ve asla unutmayacağım.
Yazacak, söyleyecek, paylaşacak o kadar çok şey var ki... Ama boğazıma bir şeyler düğümleniyor.. Dilerim bir daha bu acıyı yaşamam..