Avrupa ve özellikle Almanya pazarında Türkiye'nin son durumunu değerlendiren Turizmci Hüseyin Baraner, diyalog eksikliğine vurgu yaptı. Avrupa pazarında önemli olan şeyin fiyat kırmak olmadığını belirten Baraner, "Türkiye'nin tüm ürünlerini Avrupa'da bizzat yüz yüze buranın pazar dinamikleri ile diyalog kurarak pazarlamak gerekiyor. Türkiye, Avrupa'dan çok kopuk kaldı. Sadece mail ortamında veya telefonla ilişkiler yürütülüyor" dedi. Avrupa'ya ciddi bir çıkartma yapılmadığına değinen Baraner, pazarla ilgili kişisel düşünceleri hakkında şunları söyledi:
"MART AYINDAN SONRA PİYASALAR NORMALE DÖNECEK"
"Avrupa'da turizm anlamında neredeyse hiç yokuz. Reklam anlamında söylemiyor. Haber olarak yokuz. Reklamlar ilgi çekmiyor artık. Haber yaratamıyoruz. Avrupa'da gönülleri fethedecek konuların aktörü olamıyoruz. Bu heyecanları yaratmamız lazım. Ancak Mart ayından sonra, özellikle ICVB Fuarı'nın ardından piyasaların normalleşeceğine inanıyorum. Turizm biraz da duygusal. Havalar ısındığı zaman Almanya'da tüm aileler tatil konuşmaya başlıyor. O zaman da bakışlar değişiyor tabii.
"FİYAT KIRIP, HİZMET AKSATMAK DOĞRU DEĞİL"
Fiyat kırma konusunda da çok dikkat etmek lazım. Çünkü artık Türkiye, çok yüksek hizmet veren bir ülke konumuna geldi. Bunun da belli bir fiyatı var. Fiyat kırıp, hizmet aksatmak da doğru değil. Türkiye'nin sorunu ilk planda fiyat değil kesinlikle. Eğer sorun fiyat olsaydı Yunanistan ve İspanya pahalı satmasına rağmen bu kadar çok turist çekemezdi. Türkiye mi fiyat kırarak turist çekecek? Türkiye'nin bazı diyalog sıkıntıları var. Türkiye'nin Almanya'da artık tanıtılmasına gerek yok. Türkiye'nin yaşatılması gerekiyor. Bol bol fotoğraf veya video ile bu iş artık yürümüyor. Almanlarla hiçbir etkinlik yapmıyoruz. Almanlarla müşterek ne bir festivalimiz var, ne bir organizasyonumuz. En son yaptığımız dikkat çeken şey, 2008 yılında kitap fuarına katılmamız. Onun dışında Alman toplumunun not ettiği bir etkinlik yok.
"BİZİM ESKİDEN YAPTIKLARIMIZI RAKİPLERİMİZ ŞİMDİ YAPIYOR"
Türkiye'deki kurumlar hala birbirlerine beyanat veriyor. Avrupa'ya gelip çalışmak lazım. Hiç biri burada değil. Almanya'da 10 bin tane aktif çalışan seyahat acentesi var. Bunlarla bir şeyler yapmamız lazım. Bazı ülkelerin başbakanları, Alman seyahat acente zincirlerini özel uçakla çağırıp, görüşmeler yapıyor. İspanya ve Mısır bu konuda çok başarılı. Yunanistan, özellikle bu tarz etkinliklerle Almanya'da şaha kalktı. Bizim eskiden yaptıklarımızı onlar şimdi yapıyor. Alman pazarını çok ıskaladık. Burada çok zayıfız.
"KİLİSELER İLE ETKİNLİKLER YAPILMALI"
Alman medyası, okullar, tiyatrolar, kitapçılar, yayınevleri, kiliseler, spor kulüpleri ve halkla etkinlikler yapmamız lazım. Şarap, alışveriş gibi festivallere katılmamız lazım. Hiçbirinde yokuz. Bunlar olmayınca heyecan olmuyor. Heyecan olmayınca da fiyat ağırlıklı bir hareket olur diye düşünülüyor. Bu da doğru değil. Şu an İspanya ve Yunanistan yok satıyor. Çünkü onlar Almanya'da bir heyecan yaratıyor. Daha sempatik görünüyorlar.
"THY DIŞINDA SPONSORLUK ANLAŞMASI YAPAN YOK"
Tabi ki uçuş seferlerinde sezona göre, fiyatlarda bazı ayarlamalar yapılabilir. Yapılmalıdır da. Fiyat düşürmek başka ayarlamak başka. Türkiye'de geçen sene bu fiyatlara satış yapıldı da neden bu sene yapılmıyor? Demek ki burada bir eksiklik var. Ve bu eksiklik de kesinlikle fiyat değil. Eksiklik, Avrupa piyasalarındaki bazı gerginlikler. Onları yatıştırmamız lazım. Almanya'da doğru düzgün hiçbir sponsorluk anlaşması yok. Neyse ki Türk Hava Yolları var. Onlar bir şeyler yapıyor. Onlar dışında herkes pasif bir durum içinde. Son 5 yılda kim Almanya'da büyük bir şey yaptı. Türkiye'de bir iki toplantı yapmakla Avrupa'yı fethedemeyiz. 10 yıl önce bir şey yapıldı diye bu ömür boyu sürmez. Her ay her hafta sıcağı sıcağına bir şeyler yapmak lazım. Heyecan yaratmak lazım. Türkiye, şu an sadece tur operatörlerinin kataloglarında birer resim olarak var. Başka da hiçbir yerde yok.
"VİTRİNLEMEDE DÜNYANIN EN ZAYIF TURİZMCİLERİYİZ"
'Bakanlık biraz daha reklam yapsın' devri kapandı artık. Reklam artık kimseye bir fayda getirmiyor. Asıl olan bütün toplumun içine sızarak, buradaki müşteri kitlesi ile kol kola bazı etkinlikleri yapıp, Türkiye tadı verip, daha sonrasında da bunu vitrinlemek. Vitrinleme konusunda dünyanın en zayıf turizmcileri biziz. Üründe çok iyiyiz ancak vitrinleme yok. Bir iki fuara katılarak da bu iş olmuyor. Bazı turizmciler öyle yoruldu ki artık gitmek bile istemiyor. 'Ne yapayım 10 kere gittim' diyorlar. Yetmez 100 kere gelecek. Bu oyun böyle."
Melodi Beşiryan / TurizmdeBuSabah