122 parsel için ayrı ayrı açılan davada, Hazine mülkiyetlerinin değersizleştirildiği, buna karşı şahıs mülklerine ticaret ve konut hakkı tanındığı belirtildi.
Çalkaya, Antalya Havalimanı'nın hemen doğusunda yaklaşık 4500 dönüm büyüklüğe sahip bir alanı kapsıyor. 2009 yerel seçimleriyle birlikte belde statüsü sona eren ve Aksu Belediyesi'ne bağlı bir mahalle haline gelen Çalkaya, Lara sahiline 2 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Yer yer yüksek katlı kooperatif binalarının yükseldiği, yarım bırakılmış çok sayıda inşaatın bulunduğu bölgenin hikayesi, 1993 yılında başlıyor.
O tarihte 'gecekondu önleme bölgesi' ilan edilen bölgede buna uygun imar planları Çalkaya Belediyesi'nce yapılarak yürürlüğe girdi. Fakat Türkiye'de kooperatifleşmenin hız kazandığı 1990'lı yılların sonunda Çalkaya'da, 'Antalya'nın Susurluk'u patlak verdi. Bölgedeki imar yolsuzları nedeniyle çok sayıda kişi yargılandı, tutuklandı. Takvimler 2000 yılını gösterdiğinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, kanuna aykırı işlem yapıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine şerh koydu. İkinci şerh dalgası 2005 yılında geldi ve Genel Müdürlük 10 bine yakın tapu kütüğüne daha şerh düştü.
Şerhlerle birlikte Çalkaya'da villa ve site olarak planlanan alanda tüm inşaat çalışmaları durdu. 13 yıldır tek çivinin dahi çakılmadığı bölgede mülkiyet sorunlarını çözecek plan ve uygulaması, Aksu Belediyesi tarafından 1 Kasım 2012'de tamamlanarak belediye meclisince onaylandı. Uygulama planları 8 Ocak 2013'te Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından da onaylanarak yürürlüğe girdi. Bu gelişmelerin ardından Antalya Defterdarlığı, bölgedeki 122 parselle ilgili ayrı ayrı dava açtı.
Hem Aksu hem de Büyükşehir belediyeleri aleyhine açılan davada Hazine, imar planlarının yürütmesinin durdurulmasını talep etti. Hazine, bölgedeki mülkiyetlerin hep sosyal donatı alanı olarak ayrıldığını iddia ederken, şahıs mülkiyetlerinin konut ve ticaret alanı olarak planlandığını savundu. Antalya 1'inci İdare Mahkemesi, 6 Haziran'a kadar tarafların savunmalarını yapmalarının ardından ara kararını açıklayacağını ilan ederken, dava dilekçesinde şu iddialara yer verildi:
"Bölgedeki Hazine mülkiyetlerine bakıldığı zaman çoğunluğunun park dinlenme alanı, rekreasyon alanı, sosyal kültürel tesis alanı, belediye hizmet alanı ve spor tesis alanı gibi sosyal donatı alanlarına ayrıldığı görülmektedir. İmar uygulaması tamamlanmış bu parsellerde Hazine mülkiyeti ekonomik olarak değerlendirilebilecekken önceki planlarda verilen imar haklarının alındığı ve sosyal donatı alanlarının büyük kısmının Hazine mülkiyetlerinde planlandığı görülmektedir. Buna karşın şahıs mülkiyetlerine rastlayan alanların genellikle imar hakları konut ticaret şeklindedir."
Antalya Defterdarlığı, Hazine mülkiyetlerinin bilinçli olarak imar parseli olan hazine mülkiyeti sınırlarına göre birebir planlandığını iddia ederken, mevcut planların hiçbir teknik gerekçeye dayanmadığını ve şehircilik planlama ilkelerine aykırı olduğunu iddia etti.
Emre BAYLAN/ANTALYA, (DHA)