Harun’ kadar zengin oldu, kumcu ile ‘At’ koşturuyor

Biri gümrük işlemine tabi tutulmayan ve Türkiye’ye kaçak yollardan sokulan akaryakıtı satsın, diğeri bunu ucuz yolla alıp haksız kazanç sağlasın, başkası kaçak yakıtı getiren gemi deşifre olunca adını değiştirip başka bir isimle taşıma yapsın…

Sonra yakalansınlar…

Yargılansınlar…

Ve, onlardan biri ‘Harun’ kadar zengin olup bugünlerde Döşemealtı civarında bizim kumcu ile birlikte ‘At’ oynatsın…

Oh ne ala, ne ala…

Devletten ihaleyi alan başkası, işi yapan onlar…

Düzen kurulmuş…

Hesabını bilen biri daha vardı, o bu işin neresinde acaba?..

Ama ilişkiler yumağı onun da varlığını işaret ediyor.

Allah mesut, mutlu etsin…

Okumuş çocuklar ne de olsa…

Lara’da bir akşam İlim irfan yuvasında gördüydüm onları…

Sırt sırta vermiş bütçesi fazla veren, kasası dolu ‘Başkan’ kardeşlerinden ders dinliyorlardı…

***     ***     ***

Bazı siyasi virüsler var, kendi bünyesine zarar verdiği yetmiyormuş gibi çevresine de bulaştırıyor.

Aynı zamanda asalak bunlar.

Kendilerine benzer virüslerle bir arada yaşamayı çok seviyorlar.

Sosyal medyada şaklabanlıkta onların üzerine yok.

Ne zaman iş yapıyorlar, ne kazanıyorlar, ne yiyip ne içiyorlar meçhul…

Ama beslendikleri ortak alan siyaset…

Topluca yaşıyorlar, birlikte höykürüyorlar.

Biraz yüzsüz oldun mu, herkesi korkutabiliyorsun.

Çünkü, birbirlerinden güç alıyorlar.

İyi olan, güzel olan her şeyin düşmanı olmak onları besliyor.

‘Kötü’ seviciler…

Bir kere yüz vermeye kalktın mı bittin…

Kene onların yanında, süte batmış ak kaşık gibi…

Keneden bile kan emen yaratıklar bunlar…

Yapıştığı iflah olmuyor, o zavallı ağzıyla kuş tutsa kimseye yaranamıyor.

Bu virüslerde yetenek sıfır…

Üç koyun ver güdemezler ama her dublede dünyayı kurtarırlar.

Zamanları bol olduğu için her yerdeler.

Konuşmalarını bir duysanız siyaseti onlar dizayn ediyor sanırsınız.

Genel başkanlarına bile gıyabında ayar verdikleri oluyormuş yani…

Suç onlarda değil…

Seçim zamanı onları bodyguard gibi dolaştıran, sonra da başlarına bela eden siyasilerde…

Alt-üst, amir, memur, ilçe başkanı, il başkanı, vekil tanımıyorlar.

Yalakalıkta ellerine su dökeni görmedim.

Felsefeleri şu; Nerde beleş, orda yerleş…

Hedefleri: siyasette küçük ünvanlar…

Kapasiteleri yok ki…

Hadlerini de biliyorlar yani…

Neyse, fazla lafa değmez bunlar deyip, sözü uzatmayım…