Bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı’nın hazırladığı Çanakkale reklam filmi için “Allah akıl fikir versin, başka ne söyleyeyim” dedi. Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimleri için partililere, “AKP ile polemiğe girmeyin, sadece bizim projelerimizi anlatın. Muhalefet dilini bırakın, iktidar dilini kullanın” talimatı verdiklerini anlattı. Ak Parti’nin, HDP barajı geçemese de 330 milletvekilinin üstüne çıkamayacağını savunan Kılıçdaroğlu, Ağrı’da PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmayı ve sonrasındaki gelişmeleri değerlendirirken şöyle konuştu:
GÜVENSİZ SÜREÇ
“Seçime kadar bir olay çıkmaması, seçimden sonra da bir olay çıkmaması en büyük arzumuz. Ancak güvensizlik üzerine inşa edilen bir süreç var. İki önemli ayağı vardı güvensizliğin; iktidar ve Kandil. Şimdi bir üçüncü ayak çıktı, Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla üç ana eksende ciddi sorunlar var. Bu süreç Türkiye’nin en kronik hale gelen sorununu çözmeye yetmez. Çözüm sürecinde samimi olanların sürecin birinci ve hemen çözülmesi gereken maddesinin yüzde 10 seçim barajı olduğunu söylemeleri gerekir. Eğer siz Kürt siyasal hareketini parlamentoda görmek isterseniz, yüzde 10 barajını kaldırmanız gerekir; bunu da bir ön koşul olarak masaya koyabilirlerdi. Partilerin üzerinde mutabakat sağladığı bir konuyu neden HDP, ‘getirin çözümleyin’ demiyor?
MEŞRU AKTÖR HDP
(‘İktidar olursanız İmralı ile görüşür müsünüz?’ sorusu üzerine) HDP var zaten, görüşecekseniz HDP ile görüşün. HDP kiminle istiyorsa görüşsün. Onlar görüşür, kiminle görüşürlerse ama siz meşru bir makamla muhatap olacaksanız, o makam da HDP, Türkiye siyasal hayatının meşru aktörlerinden birisi.”
HESABINI VERECEĞİZ
Kaynak tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, parlamentoya sunulan bütçeyi değil vaatleri açıkladıklarına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların tek tek hesabı yapıldı, getirebilecekleri yükleri hesaplandı. GSYİH yüzde 2.9 yük olduğu, bunu da zaten Türkiye’nin rahatlıkla kaldırabileceği görüldü. Onların yapamadığı hesapları biz yaptık. Hesap verme konusunda yeni bir düzenleme getiriyoruz. Meclis İçtüzüğü’nü değiştirerek kesin hesap komisyonu kuruyoruz. İktidarımızda AKP, anamuhalefet olursa kesin hesap komisyonu başkanı muhalefetten olacak ve biz hesap vereceğiz.
DEMOKRATİKLEŞME ŞART
Bir demokrasi tanımı da yaptım seçim bildirgesinin sunuluşunda, dedim ki ‘Demokrasi 4 yılda bir gidip sandığa oy atmak değildir, aynı zamanda sıcak siyasetin doğrudan müdahale edemeyeceği alanların genişletilmesidir’. Demokrasinin yerleşmesi ve kökleşmesinin nedeni bu kurumların kendi kültürlerinin olmasıdır. Biz bu kurumları yok ettik. En tipik örneği merkez bankası’dır. Doğrudan Merkez Bankası’nın araçlarına müdahale ettik. Hedef verebilirsiniz ama bu hedefi gerçekleştirmek için onun uyguladığı araçlara müdahale ederseniz orada demokrasi olmaz ve demokrasi derinleşmez. AKP’nin ‘Her şeyi ben bilirim, ben yaparım ve devletin bütün kurumları siyasal iktidara hizmet etmelidir’ anlayışı demokrasiye darbe vuruyor. Hiçbir dönem cumhurbaşkanları kalkıp Merkez Bankası Başkanı ve yönetimini hedef alıp ‘niye faizi indirmiyorsunuz’ demedi. AKP ilk kez devletle siyasal iktidarı aynı olarak düşünmeye başladı. Devletle siyasal iktidarın ayrı olması lazım.
PARALEL İÇİN ÖZÜR DİLESİNLER
Baştan beri söyledim. Devletin içinde paralel bir yapı olmaz. Devletin bir yapısı vardır, herkesin buna uygun hareket etmesi lazım. Devletin içinde bir yapı varsa kimler oluşturdu; önce onların bir hesap vermesi lazım. Hesap verme konumunda olanlar ‘Bizi aldattılar, kandırdılar’ diyorsa o zaman geriye dönüp yaptıkları işlerden dolayı halktan özür dilemeleri, yaptıkları işi düzeltmeleri gerekiyor.”