Sevgili basın mensupları,
Bugünkü toplantıda bir araya gelmemizin nedeni bir demokratik sorumluluğu yerine getirmek içindir. Demokrasiye inanmış adını bir demokrasi şehidinden almış birisi olarak Hayatım boyunca milletin egemenliğini önemsemiş, siyasetin bir nezaket manzumesi olması için gayret etmiş birisi olarak karşınızdayım. Siyaseti kendileri için iftira ve yalan bataklığı olarak görenlerle sonuna kadar mücadele etmek temiz siyaset temiz toplum mücadelemin bir gereğidir. Geçmişte birilerinin iftira yağmurunda dimdik ayakta duran ve hesaba çekilmeden hesap veren bir anlayışla imtihan dünyasında yaşamını sürdüren bir Kişi olarak kirli politikaların geçmişte bir mağduru olarak elbette ki siyasetin Dürüstlük,Şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine oturması içim elimden geleni yapıyorum ve bundan sonra da yapacağım.İşte bu sorumlulukları taşıyor olmak bugünkü toplantıyı benim için bir zorunluluk haline getirmiştir.Niyetim ne birilerini karalamak ne de suçlu ilan etmektir.Türkiye demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devleti ise hukuk karşısında varsa bir suç bunun ortaya çıkartılması en büyük arzumdur.İşte bu yüzden bugün adaletten kaçarak suçunu örtbas etmek isteyenlerin maskesini düşürmek üzere bir aradayız.
Sayın basın mensupları,
Ben şahsen devletin kendi hukuk düzeni içerisinde herkesin hesap vermesi gerektiğini söylüyorum. Çünkü bugün hesaptan kaçmaya çalışanların ahirette bu hesaptan kaçamayacaklarına inanmış bir medeniyetin insanlarıyız. Aslında bugünkü basın toplantısını hesap vermekten kaçmaya çalışanların gayretleri olmasaydı belki de yapmayacaktık. Neden bugün bu toplantıyı yapıyoruz sorusunun cevabı da işte tam buradadır.Çünkü varsa bir suçlu Hesabını yüce yargı karşısında sonuna kadar vermelidir düşüncesini taşıdığım için bu gibi Konuları hiçbir zaman basına malzeme etmedim.
Hukuk kendi hiyerarşik düzeni içersinde Suçluyu arar bulur ve varsa suçu cezalandırır.Ama az öncede söylediğim gibi birileri hukuk düzeninden kaçarak hesap vermekten milletvekili olarak kurtulmaya çalışıyorsa o zaman benim demokratik sorumluluğum medya aracılığı ile kamuoyunu bilgilendirmeyi gerektirirdi işte bugün burada bu demokratik Sorumluluğu yerine getiriyorum.
Sayın basın mensupları,
Cumhuriyet Halk Partisi'nin Antalya milletvekili 4. Sıra Aday’ı Mustafa Akaydın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı Döneminde yapmış olduğu hukuk dışı uygulamalar iddiası ile Ağır Ceza Mahkemesinde ihaleye fesat karıştırmak ve irtikâp suçlarından yargılanan bir kişidir. İrtikap hile ve menfaat sağlamak demektir. Bu iddiaları Türkiye Cumhuriyeti’nin savcıları tespit etmiş ve Akaydın bu iddialarla Ağır ceza mahkemesinde yargılanmaktadır. İhale tarihinden tam 20 gün önce kurulmuş bir firmaya akıllı kart ihalesini verdiği ve bu ihaleye fesat,hile karıştırdığı iddiası ile yargılanmaktadır.İşin daha enteresan tarafı şudur.Akaydın bu ihaleyi yapabilmek için mevcut kart uygulamasını iptal etmiş ve bu Yüzden Sayıştay tarafından hakkında trilyonlarca lira zimmet çıkartılmıştır.Hem bir taraftan mevcut ihaleyi iptal ederek belediyeyi zarara uğrattığı için Sayıştayca cumhuriyet savcısına suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmiş hem de bu haksız fesih nedeniyle belediyeyi yaklaşık 100 milyonluk bir zarara soktuğu için kendisine Sayıştay Tarafından trilyonlarca zimmet çıkartılmıştır.Bu iddiaların detayları size dağıttığımız ekli tablolarda görülmektedir. Akaydın'ın devleti trilyonlarca lira zarara sokarak bu ihaleyi fesh etmesinin ardından yapılan yeni ihalede ihale tarihinden 20 gün önce kurulmuş bir firmanın bu ihaleyi almasının nedeni şimdi ağır ceza mahkemesinde sorgulamaktadır.
Tabii ki Akaydın'ın sorgulandığı tek konu bu değildir. Mahkemeler,savcılıklar,İçişleri Bakanlığı'nın verdiği sorgulama izinleri ve ön incelemeler ile Sayıştay'ın tespit ettiği hukuksuz Ödemeler dahil 35 ayrı konuda sorgulandığını özellikle belirmek isterim.Bu konuların içinde belediyenin Kasasından harcadığı seçim malzemeleri (Dikiş kutusu vs) ve belediye araçlarını kendi seçim kampanyasında kullanması gibi savcılıkça delilleri ile tespit edilmiş iddianameler neticesinde açılmış davalarda da ayrıca yargılanmaktadır.
Akaydın'ın Büyükşehir Belediyesini önemli bir zarara uğratmakla ilgili hakkında Sayıştay ve içişleri bakanlığı tarafından yürütülen bir başka konu 100. yıl spor kompleksi ihalesindeki haksız tazminat konusudur. Buradaki uygulamalar neticesinde Büyükşehir Belediyesinin 277 milyon civarında bir tazminat yükümlülüğü ile karşı karşıya kalması ve bu bedelin 27.085.882 Lirası'nın hukuksuz ödendiği iddiasıyla İçişleri Bakanlığınca kamu zararına neden olduğundan dolayı soruşturma izni verildiğini özellikle belirtmek isterim,
Tüm bu iddialara Akaydın hakkında Antalya 28. Asliye ceza Mahkemesinin 2014/556 esas,2015/50 sayılı kararı ile devlet büyüklerine hakaretten bir yıl hapis cezasına çarptırıldığını ve bu davanında temyiz aşamasında olduğunu belirttiğimizde ortadaki tablonun ne derece vahim olduğu daha da iyi anlaşılır.
Evet Sayın basın mensupları,
CHP'nin Antalya 4. Sıra milletvekili adayının bu ve buna benzer hakkında onlarca soruşturma dosyası vardır.Ve şimdi Akaydın bağımsız yargı önünde bu iddiaların Hesabını verdikten sonra milletvekili olması gerekirken adeta hesap vermekten kaçarcasına bu dosyalardan milletvekili zırhına girerek kurtulmaya çalışmaktadır.
Oysa doğrusu Menderes Türel'in yaptığı gibi hesap verdikten sonra Ankara'nın yolunu tutmak olmalıydı. Ayrıca şunu özellikle belirtmek isterim. Menderes Türel hakkındaki iddiaların hiçbir tanesi Akaydın'da olduğu gibi Cumhuriyet Savcıları, Sayıştay veya İçişleri Bakanlığı müfettişlerince ortaya konan iddialar değildi. Menderes Türel'in hesap vermek zorunda kaldığı dosyalar Akaydın ve yandaşlarının ortaya attığı iftira dosyalarıydı. Abdestimizden şüphemiz olmadığı için o zaman Akaydın'a iftiraları ile ilgili Hodri meydan demiş ve köşeye sıkışınca uydurduğu dosyaların hemen hepsinin takipsizlikle sonuçlanması neticesinde milletvekilliği adaylığına başvurmuştum.Birde bu iftira dosyalarının Hesabını Yargıda Emine Ülker Tarhan'ın YARSAV başkanı olduğu dönemde yani 2009-10 yıllarında verdiğimi ve hepsinin de takipsizlikle sonuçlandığını belirtmek isterim. Onlarında dökümlerini sizlerle paylaşıyorum. Ve karar tarihlerine özellikle dikkat etmenizi rica ediyorum. Bir iki tane sonuçlanmayan dosyasınında ifadelerini Milletvekilliği Döneminde özellikle kendi talebim üzerine gidip verdiğimi ve onlarında takipsizlikle sonuçlandığını yani Milletvekilliği dokunulmazlığına hiç bir zaman sığınmadığımı özellikle belirtmek isterim.
Sonuçta bu toplantıyı neden bugün yaptığımı konuşmamın BAŞINDA bir demokratik sorumluluğun Gereği olarak kamuoyunu aydınlatmak üzere gerçekleştirdiğimi söylemiştim. Birileri millete hizmet etmek için mi yoksa millet adına karar veren yüce Türk yargısından kaçmak için mi milletvekili olmak istiyor bunu tüm çıplaklığı ile kamuoyuna anlatmamız gerekirdi. Amacımız siyasi manipülasyon olsaydı CHP'nin kendi içindeki önseçimleri öncesinde de bu toplantıyı yapabilirdik. Ama derdimiz bir demokratik yarışı etkilemek olmadığı için bu yola başvurmadık.
O Yüzden CHP ye oy verecek seçmenler memleketimize, milletimize hizmet için mi yoksa hesap vermekten kaçmak için mi bu yola koyulmuş en açık şekilde kamuoyunu vatandaşlarımızı bilgilendirmek bizim siyasi sorumluluğumuz gereğidir. Meselenin en önemli tarafı da şudur. Bunu özellikle CHP ye oy verecek vatandaşların düşünmesi gerekir. Gerçekten Sn. Akaydın acaba yargının hesabından kaçmak için CHP'yi kullanıyor mu sorusunun cevabı kamuoyu vicdanında en iyi şekilde değerlendirilmelidir. CHP ye oy verecek Vatandaşlarımız Akaydın'ı hesap vermekten kurtardıklarınında sorumluluğunu taşıyacaklarını unutmamalıdır.
Saygılarımla.
Toplantıda sorulara da yanıt veren Türel, Akaydın dönemindeki haksız fesihlerle ilgili belediyenin ödediği ya da ödeme riski taşıdığı rakamın 114 milyon lira olduğunu söyledi. Bunun yaklaşık 60 milyon lirasının ödendiğini aktaran Türel, 100. Yıl davasıyla ilgili 277 milyon liranın bunun dışında olduğunu söyledi. Bu konuda belediyenin bir sorumluluk üstlenmemesi için hukuki mücadeleyi sürdürdüklerini anlatan Türel, belediyenin kör kuruşunun takipçisi olacaklarını söyledi.