Dursun GÜNDOĞDU yazdı
Taksim Gezi Parkı’ndaki ağaçları kestirmek istemeyen halk ile polisin karşı karşıya geldiği ilk olay Perşembe sabahıydı…
Ben ve Antalyalı bazı gazeteci dostlar, IC Holding’in yapımını üstlendiği 3’ncü köprünün temel atma töreni için İstanbul’a gitmiştik.
Ertesi gün, sabah saatlerinde polisin Gezi Parkı’na baskın düzenlediğini öğrendik.
Eyleme destek vermek ve orada olma adına bir gazeteci dostumla beraber soluğu Taksim’de aldık.
Biz gittiğimizde öğle vaktiydi… O sıcağa rağmen, iki bine yakın insan vardı. Aralarına karıştık, konuşmaları dinledik.
Yaşı hayli ilerlemiş bir aktivist elinde mikrofon şöyle diyordu; “Bu ağaçları kesme emrini verenler, kesenler bir gün fani olduklarında, toprağa verildiklerinde tepelerinde bir ağaç gölgesi olmasını istemezler mi?”
Onlar orada, kah oturarak, kah slogan atarak eyleme destek verirken, polis ikinci eyleme hazırlanıyormuş meğer…
Gezi Parkı’nın içinde bulunan çay bahçesinde aralarında CHP’li milletvekillerinin de bulunduğu bir grupla karşılaştık. CHP her gün iki milletvekili nöbetçi bırakma kararı almış. Sabah saatlerindeki polis baskınını ve olası ikinci baskını konuşuyorlardı.
Hepimizin ‘Öyle bir geçer zaman ki’ dizisinden tanıdığı ‘balıkçı’ rolüyle gönüllerde taht kuran Orhan Alkaya ile karşılaştık. Alkaya, “Buraya AVM yapacak olanlar, yarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni CHP kazanırsa ne yapacaklar?.. CHP bunu dillendirmeli” dedi.
Öyle ya, CHP’nin ‘Yaparsanız, yıkarım’ diyeceği bir AVM’yi hangi girişimci üstlenirdi. CHP böyle bir söylevde bulundu mu bilmiyorum ama fikir fena değil…
Sonra ayrıldık oradan… Uçağımıza yetişmek için havalimanına doğru yola koyulduk.
Sabah erken uyandım.
Ve, haber ajansının bültenine göz gezdirirken, bizim o gün bulunduğumuz alanın polis tarafından tarumar edildiğini okudum.
Gezi Parkı eylemcileri polisten yine sabaha karşı 05’de ikinci gazlı baskını yemişlerdi. Bu kez tazyikli su destekli baskının fotoğrafları düştü ekranıma…
Taksim savaş alanına dönmüştü…
Başbakanın, ‘Yıkarım’ diye diretmesinin sonucuydu bu…
Yaralananlar vardı.
Eylemcilerin çadırları darmadağın edilmişti.
Cemaatin yemek için uğraştığı, savcının makamında gözaltına aldığı eski cumhuriyet başsavcısı CHP’li vekil İlhan Cihaner baskında oradaymış. Gazetecilerle konuşurken ağlıyordu. Cemaatin ağlatamadığı başsavcıyı halkın uğradığı o baskın ve korumak istedikleri o ağaçlar ağlatmıştı.
Başbakanın umurunda değildi 3-5 bin kişinin eylem yapması…
“Benim arkamda yüzde 50 var” diye düşünüyordu muhtemelen.
Ama bu satırların yazarı, gazetecilik yaşamı boyunca ne iktidar sarhoşları gördü.
Geldikleri gibi tıpış tıpış gittiler.
Bu gün hatırlanmıyorlar bile…