25 basın örgütünün oluşturduğu ve dönem başkanlığını Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın (TGS) üstlendiği Gazetecilere Özgürlük Platformu öncülüğünde düzenlenen eyleme, gazeteciler yoğun ilgi gösterdi. Aydınlık'ın da Taksim Meydanı'nda "Türk Bayrağı" açarak destek verdiği eylem için gazetecilerin Taksim'den Galatasaray'a kadar süren yürüyüşü sırasında, bazı binalardan gazetecilerin üzerine çiçekler atıldı.
Yürüyüş sırasında, hücredeki bir kişinin kolunu dışarıya çıkartmasını konu alan bir resmin üzerine, "Gazetecilere Özgürlük, Hemen Şimdi Adalet, 61 Gazeteci Cezaevinde" pankartı taşındı.
Gazeteciler yürüyüş sırasında, "Özgür basın susturulamaz" sloganları atılırken, "Göktepe, Beşikçi, Zavar'ı da unutma", "AKP elini medyadan çek", "Gazetecilere Özgürlük", “Bugün Ahmet, Nedim yarın kim?", "Sansüre baskına hayır", "Demokrasi için özgürlük", "Tutsak kalemlere özgürlük", "Ahmet Nedim onurumuzdur" pankartları taşındı.
-“SUSMAYACAĞIZ”-
TGC Başkanı Orhan Erinç, TGS Başkanı Ercan İpekçi, TGC eski Başkanı Nail Güreli, Ferai Tınç, Haluk Şahin'in yanı sıra çok sayıda gazetecinin katıldığı grup, yürüyerek Galatasaray'a geldi. Burada TGS Başkanı İpekçi, "Susmayacağız" başlıklı basın bildirisini okudu. İpekçi, "Devlet yönetiminden sorumlu bazı bakanların ileri sürdüğü gibi Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü ABD ile kıyaslanamayacak kadar ileri düzeyde olsaydı. Bu çok sevdiğimiz ülkemizde 25’i ulusal düzeyde 60’ı yerel düzeyde faaliyet gösteren 85 meslek örgütü biraya gelerek gazetecilere Özgürlük Platformu’nu kurmak ihtiyacını duymazlardı. Hükümet temsilcileri 5 yıl önce meslek örgütlerinin uyarıları karşısında ‘Yargılamaların sonuçların bekleyelim’, ‘İçtihatları görelim’ diye oyalanmasalardı eğer, bugün cezaevleri gazetecilerle dolmazdı" dedi.
-“CEZAEVİNDE 61 BASIN MENSUBU VAR”-
Bugün itibariyle cezaevlerinde 54’ü tutuklu 7'si hükümlü olmak üzere toplam 61 basın mensubu olduğunu söyleyen İpekçi, 2009’dan bugüne kadar halen cezaevlerinde bulunan gazetecilerle birlikte toplam 88 gazetecinin cezaevi koşullarını bizzat gördüğünü, bu sayılara dün gözaltına alına Ahmet Şık, Nedim Şener, Yalçın Küçük, Doğan Yurdakul, Mümtaz İdil, İklim Bayraktar, Sait Çakır, Müyesser Yıldız ve Coşkun Musluk gibi isimlerin dahil olmadığını belirtti. Bu uygulamaların, basın ve ifade özgürlüğün ihlali anlamına geldiğini vurgulayan İpekçi, "Gazeteciler üzerindeki baskıların boyutu artık tahammül edilemez noktaya ulaşmıştır. Cezaevlerindeki gazetecilerin mesleki faaliyetlerinde dolayı değil, terör örgütü üyeliği ya da terör örgütü propagandasından dolayı tutuklu olduğunu iddia edenler TCK’ya göre ‘iftira’ suçunu işlemektedirler" dedi.
-“HUKUK DIŞI”-
Bu tür suçlamalarla yargılanan basın mensupları hakkında uygulanacak cezayı suçun ağırlaştırıcı nedeni olan "Basın ve yayın yoluyla” işlendiği gerekçesiyle 3’te 1 oranında artırırken, cezaevlerindeki basın mensupları hesabında "sırandan bir suçlu” olarak kabul etmenin mümkün olmadığını savunan İpekçi şöyle konuştu:
"Haklarında kesin suçlama olmayan meslektaşlarımızın evlerinin ‘isnat edilen’ suçlar için ‘kanıt bulmak’ ya da ‘kanıt yerleştirmek’ amacıyla genel aramaya tabi tutulması hukuk dışıdır. Gazetecilere yönelik bu iftira kampanyasının, haksız yargılamaların ve hukuk dışı uygulamaların bir an önce sona ermesini istiyoruz. Cezaevindeki gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Gazetecilerin üzerinde yaratılan baskı korku ve sindirme ortamını ortadan kaldıracak demokratik adımların atılmasını ceza yasalarında köklü değişliklerin yapılmasın bekliyoruz. Bütün bu beklentilerimiz karşılanana kadar halkın haber alma hakkı için görevimizi en iyi biçimde yerine getirmekten vazgeçemeyeceğimizi susmayacağımızı korkmadığımız bir kez daha ilan ediyoruz. Özgür gazetecilik varsa, özgür toplum vardır.