Erdoğan şunları söyledi:
"Tayyip Erdoğan diktatör diyorlar. Ben bu milletin efendisi değilim. Diktatörlük benim kanımda da yok, cibiliyetimde de yok. Ben bu milletin hizmetkarıyım. Diktatör arayan varsa kendi geçmişine baksın. AKM inşallah yıkılacak. Muhteşem bir opera olarak kültür merkezi olarak onu da yapacağız. Oradan bir ses verdi. Evet cami de yapacağız. Ben bunun iznini gidip de CHP genel başkanından alacak değilim, birkaç çapulcudan alacak değilim. Bize oy verenler bunun yetkisini verdi zaten. Birileri çıkıyor. Sayın Başbakan bunlar çok tahrik edici oluyor diyor. Benim tahrik etmek gibi bir derdim yok. İki kere iki dört eder, yazın da dört kışın da dört. Bunun adı hakikattir gerçektir. Hakikatleri gerçekleri ters yüz etmeye kimsenin gücü yetmez. Biz onlar adına koşuyoruz. Bu neyi gerektiriyorsa onu yapacağız.
HABERTÜRK'TE KONUŞTU
Başbakan Erdoğan, Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına katıldı.
Taksim’de olan bitenleri nasıl değerlendirdiniz?
Bu olayın üzerinde durulan yer Gezi Parkı. Bu gezi parkı nedir, neresidir? Bunu şu an Türkiye’de bilmeyen çok. Ankara’da, Adana’da bu işi kullanarak bir çok şey yaptılar. Ne adına, ne için? Bunların hiç birisinin demokrasiyle alakası yok. Sökülen ağaçlarla alakası yok.
Buranın geçmişi 1780’e dayanıyor. Üçüncü Selim döneminde, burada Topçu Kışlası yapılıyor. Bu Topçu Kışla’sının mimarisi çok çok güzel bir mimari. Bu mimari Lütfü Kırdar’ın valiliğine kadar geliyor ve yıkımı yapılıyor. Belli bir bölümü yıkıldıktan sonra Taksim Stadı olarak kullanılıyor. Daha sonra bugünkü İnönü Stadı’nın oraya indiriliyor.
Şu anda bizim önümüze yine geldi İnönü Stadyumu. Gerekli desteği veriyoruz ve yeniden İnönü stadı yapılacak.
Gezi Parkı’yla ilgili olan olayda bunun rövöleler benim önüme geldi belediye başkanlığım döneminde. Baktım ki o günkü merkezi yönetim bana destek vermiyor. O defa ben o işe yüklenmedim. Ben vazgeçtim. Başbakan olunca şunun bir yoklamasını dedim ki çekelim. Baktım ki önüme gelen rölöveler nefis. Dedim ki böyle bir eseri kazandırırsak Taksim’e, hem orada yeşili kullanırız. Tarihi ve kültürü kazanırız. Yayalaştırmayı yapacağız.
Hedeflerimiz arasında bu da var. Biz üç veya dört değişimle bir çok şey kazanacağız. Doğa, tarih, yayalaştırma, AKM ile meydana getireceğimiz yeni bir estetik.
Bu adımları atarken önce Gezi Parkı’na buradaki kurulun olumsuz bir yaklaşımı oldu. Üst kurul Ankara’da bozdu.
Tarihi bir eser için nasıl yapılacağı konusunda niye soralım? Biz CHP zihniyetinin yıktığı bu eseri yeniden dikeceğiz diye yola çıktım. Çılgın proje dedim ya, onlardan biri de bu projeydi. Üçüncü köprü için 358 bin ağaç kesilecek diyorlar. Nereden çıktı?
Bir havalimanı iki üçüncü köprü. Bu iki proje o alanların tamamen tanzimini düzenlenmesini getiriyor. Adeta oralar orman içinden üçüncü köprü otobanının geçtiği yollar haline gelecek. Üçüncü bir proje de var. Kanalistanbul. Buraların hepsi güzelleşecek.
Buradaki mesele Taksim’de dikkat edilirse Gezi Parkı olayı değildir, AVM olayı da değildir. Bizim burada söylediğimiz şey, buraya zaten AVM dediğiniz zaman, İstinyepark gibi bir şey yapılabilir mi? Ben bunu söylerken üstünde rezidans otel olabileceğini söyledim.
Ama bir şey daha söyledim. Şehir müzesi olayını söyledim. Şehir müzesi dışında şehir kütüphanesi. Rami Kışlası da milli kütüphane olacak.
Bizim şimdi buradaki olayda, çılgın proje diye söylediğim 2011 seçimlerinin öncesinde bu konuşuldu. Şu an 2013’teyiz. Kendim yaptığım basın toplantısında hepsini verdim. Bir Ceylan Otel yapılırken neredeydi?
Mesela, Koç Üniversitesi’nin olduğu yer. Dört dörtlük bir ormandı. On yaş ve üzeri ormandı. Burasıyla ilgili benim savaşım var. Ben o zaman yalnız kaldım, ben o zaman yalnız kaldım. O zaman o üniversiteyi yapamazlardı. Ben cezaevindeyken dönemin cumhurbaşkanı “bunu engellemek isteyenler şimdi nerede” dedi. Biz davayı devam ettirdik, sonunda devlet kazandı. Şu anda burası bizde. Alacağımız ücretin mahkemesi sürüyor.
Şu anda elimde benim bir metin var. Bu metin bu üniversitenin rektör tarafından gönderilmiş bir metin. “değerli öğrenciler şehirdeki olağanüstü durum itibariyle, sınavlara katılamayacak bütün öğrenciler, sağlık raporu getirmeksizin, önümüzdeki günlerde telafi sınavı alabileceklerdir” isim ve rektör.
Zekeriyaköy nere, Taksim nere? Bu okul öğrencilerinin büyük kısmı yatılı. Bu yazıdan farklı şeyler algılıyorum. Aynı şeyi ODTÜ’de, Hacettepe’de de gördük. Üniversite yönetimlerinin de öğrencilere hakim olamayışları noktasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor.
Ben açıklama yaptım ne dedim? Polis burada biber gazı kullanmak suretiyle aşırı gitmiştir. Diyelim ki dün polis bunların hiç birini yapmadılar. Ne yaptılar? Polisin aracını falan yaktılar.
Biz oranın ortaya koyduğu netice ilişkisine bakıyoruz. Toplum psikolojisinde öyle bir durum söz konusudur ki azınlık çoğunluğu alır götürür. CHP lideri orada beklediği havayı bulamadı. Kabullenmediler. Kadıköy’ü iptal etti oraya çağrı yaptı. Bu işi körükleyenlerin arasında başından itibaren onları görüyorsunuz.
MHP bu işin ilerisine bulaşmadı. BDP de bu işin içerisine bulaşmadı. CHP ortada yanlız kaldı. Önümde bazı resimler var. Bunlar yakılıp yıkılan bazı araçlar, belediye otobüsleri. Burada aşırı uçlar var. Projede kesinlikle CHP’nin onayı var.
Hasarlara bakıyoruz. Bu resmi rakamlarda 1 Haziran 2013 – 2 Haziran 2013 11:00’e kadar 89 polis aracı, 42 özel araç, 4 otobüs, 18 belediye aracı, 4 bize ait binalar, bir polis merkezi çok sayıda otobüs durakları.
Sizin seçim haklarınız mı elinizden alındı? Neden acaba bunlar oluyor? Bu sorunun cevabını sizler bulabildiniz mi?
"TWITTER DENEN BİR BELA VAR"
Her ülkenin kendine ait kültürel noktada bir yapısı var. İnsanının da genlerinde olan bazı yaklaşım tarzları var. Bizde bu tür bazı gruplar belli yerlere yerleştikleri zaman oradan çıkmayı da bilmeyebilirler. Orayı sürekli olarak terörize ederler. Biz bunu Ankara’da tekel işçileri meselesinde de yaşadık. Aylarca müşfik davranalım. Yemek konusunda yardım edilsin vesaire. Bütün bunlara rağmen aylarca o iş çözüme kavuşmadı. Sonra maalesef arzu edilmeyen şekilde bitti.
Burada da atılan adımlarımız var. Bizim bu adımlarımızda onların yaklaşım tarzına cevap veremeyecek bir durumda değildik. Bizim şeylerimizin hepsi doğru samimi yaklaşımlar.
Twitter denilen bir bela var. Yalanın daniskası burada. Sosyal medya denilen şey aslında şu anda toplumların baş belasıdır. Bu denli yalanlar, bakıyorsunuz işte ağaçlarda sallandıracaklar bilmem ne yapacaklar. 100 tane İslamcı kaleşnikoflarla saldırıyor.
Siz bunları yazarsınız o yalanlamayı göremeyen de bunu kaçırır. Ben bir başbakan olarak partim var. Photoshop’larla ceset yayınlanıyor. Ben istesem 500 bin kişiyi Kazlıçeşme’ye çıkarırım. Ben de bunu yaparım. Bir tabanım var. Biz bunu yapabilecek güçteyiz. Biz aynı anlamda cevap verme durumuna gitmedik. Partimin tabanı da sessiz mi kalacağız diye onlar da aradılar. Türkiye bir kalkınma modunda. Bir yarışın içerisinde. Ben şimdi her gün iki üç yerin açılışını yapıyorum.
"AVRUPA’DA POLİS BİZDEKİ MÜDAHALELERİN ALTINDA KALMIYOR"
Bu şunu getiriyor. Biz 21.5 milyon oy alan bir parti. Yaklaşık yüzde 50. Biz söz sahibi olmayacağız. Diyelim ki CHP yüzde 21-22. Aşırı uçları konuşmaya gerek yok. Böyle bir mantık olamaz.
Toplu gösteri mi yapacaksın. Hukukta yeri var. Gösteri yerleri bellidir. Yürüyüş mü yapacaksın? Yerleri bellidir bunu yapabilirsin. Ama bu toplumun bütün alanlar yol geçen hanı değil ki. Bu toplum hayatını sekteye uğratır. Onun içinde bugün gelişmiş toplumlarda bu işlerin hepsi belli bir yere bağlanmıştır.
Avrupa’da polis bizdeki müdahalelerin altında kalmıyor. İngiltere’de olanlar bizde de oluyor. İnsanın olduğu her yerde olan şeyler. Olmasın istemiyoruz. Yenikapı’da yeni bir meydan yapıyoruz. Küçükyalı’da büyük meydan yapıyoruz.
Bugüne kadar konuşmadım. Galatasaray Stadını biz yaptık. Açılışına gittim. Açılışta biz orada belli bir grubun başlatmasıyla yuhalandık. Yahu 400 trilyon para harcamışız. Ülkemizin dışarda temsil kabiliyeti güçlü kulübüne böyle bir stad yapmışız. Türkiye’nin bir numaralı stadı burası.
Aynı şey kapalı spor salonlarında Sinan Erdem, Ankara’da Arena. Buralarda belli bir ideolojik grup. Galatasaray’da da Fenerbahçe’de de Beşiktaş’ta da var. Hizmet veriyorsun size her türlü hakareti yapıyorlar. Biz size hizmet veriyoruz. Onların güç aldı köşe yazarları da başbakan diktatörleşmeye başladı.
Siz köşenizden yazılarınızla saldırırken biz de sesimizi biraz yükseltelim. Benim de kendime göre fıtratımda bazı şeyler. Biz yazıyla bana çakacaksın, o kadar hizmeti yapacağız, sessiz duracağız. Ben dilsiz değilim, tabi burada konuşacağım.
Olay tamamen ideolojik. İstanbul’da yaklaşan büyükşehir seçimleri var. Biz bunu Ak Parti’de nasıl alacağız diye yapılıyor. Burada benim şahsıma yönelik yapılan hakaretler. Ben bunlardan çekinmiyorum, alınganlık duymuyorum. Milletimin başbakanına sahiplenişini araştırmalardan görüyorum. Biz hizmet etmeye devam edeceğiz.
İstanbul’un en büyük sıkıntısı rezidans ve oteldir. İstanbul’a gelen şu anda kendisine yer bulamıyor. Bu bizim iftihar vesilemizdir.
Şehir müzesi diyelim oraya. Kesilecek demeyelim, sökülebilir olan varsa sökülebilir. Orada çok daha fazla ağaç hem yayalaştırma olan bölgeye dikilir. Ağaç sayısı artar eksilmez. Orada biliyorsunuz yayalaştırmanın yapıldığı yerle, gezi parkının olduğu yerde yükseklik var. Sonra tekrar düşüş var. O kot parkı sıfırlanacak.
Orada Mete Caddesi, yani AKM’nin olduğu cadde yerin altına alınacak. Asker ocağı yine yerin altına alınacak. Yani tamamiyle çevre yayalaşmış olacak.
TAKSİM CAMİSİNİN YERİ
Bizim Taksim cami olayı var. Maksim’in arkasına yapılacak. O alanın tamamına. Ama öbür tarafta mesela, ilk açıklamasını yapıyorum. Arkadaşlarla görüşüp, kilise vakfıyla da görüşmek suretiyle, bütün o dükkanları kaldıralım. Vakıfla anlaşacağız, vakıf kamulaştırma bedelini neyse, oradaki kiliseyi biz meydana çıkaralım istiyoruz. Öbür tarafta cami, bizim medeniyet anlayışımızın örneği olur.
Benim adım Tayyip Erdoğan. Biz bu yola çıkarken ne aldatan ne aldanan olacağız dedik. Biz tarihi veririz ve orayı bitiririz. Türkiye’nin sahip olduğu ciddi manada, gerçek manada kültür merkezi yok. Orada biz diyoruz o yanı orayla birleştirecek şekilde arka tarafıyla, belki uluslararası bir proje yarışmasıyla biz oraya muhteşem bir proje yapalım.
“İKİ AYYAŞ” SÖZÜ
Men-i müskirat kanunu çıktığında Meclis Başkanı kimdi? Atatürk. Bu toplumda bizim laf diye söylenen bişeydir. Kim bilir kaç kişinin imzası vardır? Büyük ihtimalle orada gazinin imzası yoktur.
Ben insanımı seviyorum. Alkolik olmasını istemiyorum. Bunu bu kadar güzel şekilde anlatarak hakaret olarak telakki etmemesi lazım. Bilimsel olarak zararlı olduğu ortada mı? Trafik kazalarına bakıyorsunuz. Bütün bunlar ortadayken bize düşen nedir? Gitsin istediği gibi intihar etsin, kendini bıçaklasın. Ona müdahale etmeyi yöneticiler nasıl görev telakki ediyorsa ben de görev telakki ediyorum.
Bizden önce anayasanın 58. Madde çıkarılmış. Orada gençliğin korunmasına karşı, tedbirleri alır diyor. Bir hüküm var. Bazıları diyor ki bunu dinin emri olarak yapıyor. Yani bu eğer toplum için insan için çok çok hayırlı bir şey ise, din zaten hayırsız bir şeyi emretmez. Bunu yerine getirmek zararlı mı? Kötü bir şey mi?
Biz muhafazakar demokrat bir partiyiz. Biz düşüncelerimizi bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyoruz. Bizim bu açıklamalardan rahatsız olanlar varsa özür beyanında bulunurum. Ama bilsinler ki onların sağlığını düşündüğüm için istiyorum. Vatandaşımı sevdiğimi için yapıyorum. Bunu bir birey olarak yapıyorum. Vatandaşımdan da destek bekliyorum. Dünya sağlık örgütü BM altındadır. Merkezi Cenevre’dedir. İlk defa da almıyorum bu tür ödülleri.
ABD’de bugün alkolle mücadeleye yönelik uygulamalar. Avrupa’da keza öyle. 18 yaş altı kişilere alkol sigara bu tür şeyleri satamazsınız.
İçkiyi içiyorsa alkoliktir. Onlar bile bana oy veriyor.