Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz aslında, Türkiye'yle birlikte, milletimizle birlikte, onları da bu büyük tehditten kurtardık. Bu çok önemli. Ama gittiler, kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen, o da seni hem kullanır, hem de şantajını yapar. İşte, günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Görüyorsunuz yaşanan rezilliği… Biri diğerine montajlı-dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor. Arada birbirlerini tehdit etmekten, hakaret etmekten, alaya almaktan da geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir? Bu nasıl çarpık bir ilişkidir? Bunu 30 Mart'ta gördük mü, gördük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük mü, gördük. Şimdi hedef 7 Haziran. Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu. Varsın onlar, kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler. Varsın onlar, 'inadına dekolte, inadına mini etek' diye feveran etsinler. Biz, TÜRGEV'le, diğer vakıflarımızla, derneklerimizle birlikte, inancına, tarihine, kültürüne bağlı nesiller, düşünen, tartışan, üreten gençler yetiştirmek için, çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz" dedi.
ATO Congresium’da gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul, Konya, Bursa, Antalya, İzmir ve Ankara-Altındağ’da açılışı gerçekleştirilen, sekiz yükseköğretim kız öğrenci yurdunun, ülkemiz, milletimiz ve gençlerimiz için hayırlı olması dileğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hizmetlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı’na ve tüm hayırseverlere teşekkür etti.
"MALATYA’DA ŞEHİT OLAN PİLOTLARIMIZA ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM"
Dün Malatya’da meydana gelen elim kazaya ilişkin olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit olan pilotlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerimize başsağlığı dileğini ifade etti.
DÜNDEN BUGÜNE TÜRGEV
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu hizmet kervanı yola, 1996 yılında İstanbul Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı adıyla çıkmıştı. Önce Kadıköy’de, ardından Fatih’te açılan kız yurtları, vakfın ilk hizmetleriydi. 2008 yılından itibaren hızlanan yurt açma faaliyetleri, 2012 yılından itibaren artık İstanbul dışına taşıp, tüm Türkiye’ye yayılmaya başladı. Vakfın adı da, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı, TÜRGEV olarak tadil edildi. 1996’dan bugüne, gençliğe ve eğitime hizmet maksadıyla, vakfımızın çatısı altında emek vermiş, bağışlarıyla katkıda bulunmuş herkesi de bu vesileyle, ölenlere de rahmet diliyor, hayatta olanları hayırla yâd ediyor, her birini ayrı ayrı kutluyorum. Bugün TÜRGEV, ülkenin her köşesine yayılmış, 20 yurdu ve 4 misafirhanesi ile hizmetlerini devam ettiriyor. Ayrıca, gündüz bakım evleri, kreş ve ilkokul ile eğitim faaliyetlerinin yelpazesini genişletti" dedi.
Öğrencilere yönelik destek programlarıyla, seminerleriyle TÜRGEV’in, yeni Türkiye’yi inşa edecek gençlerin yetişmesi konusunda çok önemli hizmetler, çok önemli görevler ifa etmenin çabası içinde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRGEV’in, önümüzdeki dönemde faaliyete geçireceği üniversitesiyle, kreşten yükseköğretime kadar eğitimin tüm kademelerinde hizmet veren bir yapı haline geleceğine olan inancını dile getirdi.
"DÜNYADAKİ EN KÂRLI, VERİMLİ VE HAYIRLI YATIRIM, İNSANA YAPILAN YATIRIMDIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şunları söyledi: "Allah sizlerden razı olsun. Emeğinizin, çabanızın, gayretinizin boşa gitmeyeceğinden emin olmanızı istiyorum. Dünyadaki en kârlı, en verimli, en hayırlı yatırım, insana yapılan yatırımdır. İnancını bilen, tarihini bilen, kültürünü bilen, aynı zamanda araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten gençler yetiştirme konusundaki çabalarınızda, size başarılar diliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da daima yanınızda olacağımı bilmenizi istiyorum."
"17-25 ARALIK DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN EN ÖNEMLİ HEDEFLERİNDEN BİRİSİ DE TÜRGEV İDİ"
"TÜRGEV’in, 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün en önemli hedeflerinden birisi olduğun hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylesine güzel, önemli ve hayırlı hizmetler yapan bir kurum niçin hedef alınır? Bu sorunun cevabını aramak durumundayız. Bu kurumun hizmetleri niçin iftiralarla engellenmek istenir? Bu kurumun hizmetlerine destek veren insanlar özel olarak tespit edilip niçin saldırıya uğrar? Yetimin, öksüzün, fakir-fukaranın evlatlarının sığındığı bu kapıya niçin kilit vurulmaya çalışılır? Üstelik de tüm bunlar, yolsuzluk gibi, gerçekten alçakça, gerçekten ahlaksızca bir kılıfla niçin yürütülür? Aslında cevap kendi içinde gizli; Dikkat ederseniz, Türkiye’nin ne kadar millî kurumu, millî projesi varsa hepsiyle birlikte TÜRGEV de hedef alınmıştı. Halkbank’tan ne istedilerse, Türkiye’nin küresel projelerinden niçin rahatsız oldularsa, TÜRGEV’in üzerine de aynı sebeple gittiler. Kendi kurdukları ankebut sistem için, güneydeki sevdikleri ülkenin, özellikle de ikamet ettikleri yerdeki destekçilerinin çıkarları için TÜRGEV’i bir tehdit olarak gördüler. Evet, gerçekten de TÜRGEV onlar için bir tehditti" dedi.
"MİLLETİN GÖNLÜNDEN SİLDİĞİ HİÇBİR KURUM BİR DAHA İFLAH OLMAZ"
TÜRGEV’in; inancını, tarihini, kültürünü bilen, araştıran, sorgulayan, öğrenen, üreten, şuurlu, vatanına bağlı, milletine sevdalı gençler yetiştirmek isteğini, bunu hazmedemeyenler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hâlbuki onlar, kayıtsız şartsız kendilerine tabi olacak, mankurtlaştırılmış, bu vasıfların tam tersi mahiyette bir nesil istiyorlar. Yani, biri ak diyor, diğeri kara… Böyle olunca anlaşabilmeleri elbette mümkün değildi, nitekim olmadı da. Bu yapı, milletimizin hayır hasenat konusundaki, eğitim konusundaki duygularını, hassasiyetini yıllarca istismar etti. Yardım diyerek, himmet diyerek, kurban diyerek, zekât diyerek topladıkları paraları, götürdüler, Türkiye aleyhindeki lobilere, milletin değerleriyle hiçbir zaman barışamamış olan partilere aktardılar. Sadece yurt içinde değil, aynı şeyi yurt dışında da yaptılar. Ülkemiz aleyhine oralarda lobiler oluşturmak için bu paraları harcadılar. Allah rızası için diyerek adeta karın tokluğuna çalıştırdıkları insanların emeklerini, karanlık güçler adına oynadıkları oyunların malzemesi yaptılar. Sonunda, kendi elleriyle kendi kuyularını kazdılar, milletin feraset duvarına çarpıp, milletin tokadını yiyip, yerlerine oturdular. Bu milletin gönlünden sildiği hiç kimse, hiçbir kurum bir daha iflah olmaz, bir daha ayağa kalkamaz. Milletimiz bunları gönlünden sildi" dedi.
"GELECEĞİMİZİN TEMİNATI, GÖZLERİMİZİN NURU EVLATLARIMIZ İÇİN ÇALIŞIYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm sivil toplum kuruluşlarımıza, gönüllü teşekküllerimize, vakıflarımıza, derneklerimize şimdi çok büyük, çok önemli görevler düştüğüne işaret ederek şunları söyledi: "Yurt içinde, yurt dışında, fark etmez, hiçbir yerde, bu yapının ortadan kalkmasıyla herhangi bir hizmetin kesintiye uğramasına izin vermeyeceğiz. Hiçbir insanımızın, hiçbir evladımızın mağduriyetine asla göz yumamayız. Daha çok çalışacağız. Daha çok koşturacak, daha çok mücadele edeceğiz. Meselenin özünden, amacından en küçük bir sapmaya mahal vermeden, bu hizmetleri, daha iyisiyle, daha fazlasıyla yürüteceğiz. Buna mecburuz. Milletimiz için buna mecburuz, vatanımız için buna mecburuz. Geleceğimizin teminatı, gözlerimizin nuru evlatlarımız için mecburuz."
Yurt dışındaki okullar için, Millî Eğitim Bakanlığının öncülüğünde, ama tamamen sivil yapıya sahip Maarif Vakfı adıyla bir vakıf kurulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan oralardaki eğitim hizmetlerini, artık bu vakfının yürüteceğini, yurt içinde de, ne barınma, ne burs, ne diğer eğitim ve yardım hizmetleri konusunda en küçük bir aksamaya yol açılmayacağına inandığını söyledi.
YURT DIŞINDAKİ OKULLAR İÇİN YAPILAN ÇALIŞMALAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda, diğer kuruluşlarımızla birlikte TÜRGEV’e de, diğer STK’lara da çok büyük görevler düştüğüne işaret ederek, “Arkadaşlarımızın, meselenin künhüne vakıf olduklarını biliyorum. Yeni yurtlarla, yeni okullarla, üniversiteyle, kendi alanında ülkemizin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri olma yolunda yürüttüğünüz çalışmalarınızda size başarılar diliyorumö dedi. Vakıf geleneğinin, bize özgü olduğunu, ecdadımız tarafından oluşturulan ve geliştirilen bu kurumsal yapının, bugün Amerika başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde, başarıyla uygulanıp, sürdürüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRGEV’in, nispeten yeni, genç bir vakıf olmasına rağmen, samimi ve titiz çalışmalarıyla, kısa sürede milletimizin gönlünde müstesna bir yer etmeyi başardığını gördüğünü anlattı.
"KENDİ GELECEĞİMİZ İÇİN DEĞİL, MİLLETİMİZİN VE TÜM KARDEŞLERİMİZİN İSTİKBALİ İÇİN MÜCADELE VERDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Burada, TÜRGEV ve Ensar Vakfı’nın müştereken oluşturdukları Turken Foundation adlı bu vakıfla da şu anda Amerika’da attıkları adım gerçekten bizleri çok çok mutlu eden orada mastır ve doktora öğrencileri için şu anda inşa edilecek olan bu yurtla birlikte inanıyorum ki, çok çok farklı bir gelişme başlamış oluyor. Bundan dolayı da bu oluşuma destek veren tüm hayırseverlerimizi tekrar kutluyorum, tebrik ediyorum. TÜRGEV olarak ülkemizde sadece yurt binaları açmıyoruz; aynı zamanda ecdadımızın bize bıraktığı emanete, medeniyetimizin önemli bir mirasına da sahip çıkıyoruz. 28 Şubat geliyor, yâd edeceğiz, ama bu defa farklı yâd edeceğiz. Nerelerden nerelere, kudret, kuvvet sahibi olan Allah’tır. Bugünleri gördük. Şimdi 17-25 Aralık 2013’te köklerinden sarsılmak, köklerinden kopartılmak istenen bu mirasa sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Zahirde farklı gözükse de aslında her iki teşebbüs de aynı amaca yönelikti. Amaç, bu milletle kadim tarihi, kadim medeniyeti arasındaki bağları koparmaktı. Böylece milletimiz amorf, istikametsiz, hedefsiz bir topluluk haline dönüştürülecekti. İşte o zaman bu milletin, ne kendisi, ne yakın coğrafyasındaki kardeşleri, ne de diğer tüm mazlum halklar için dünyada seslendirebileceği hiçbir iddiası, hiçbir itirazı kalmayacaktı. Biz, buna izin vermedik. Biz kendi geleceğimiz için değil, milletimizin ve tüm kardeşlerimizin istikbali için bu mücadeleyi verdik, veriyoruz"diye konuştu.
"VARSIN ONLAR, 'İNADINA DEKOLTE, İNADINA MİNİ ETEK' DİYE FEVERAN ETSİNLER"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meseleyi, "Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesiö gibi göstermeye çalışanların, aslında bu yapının kendilerine de düşman olduğunu gayet iyi bildiklerini belirtti. Bunların, Düşmanımın düşmanı dostumdurö gibi basit bir mantıkla yanında yer aldıkları yapının, darbe teşebbüsünde eğer başarılı olabilseydi, hepsini esir alacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Şantajla esir alacaktı. Kasetle-montajla, dinlemeyle esir alacaktı. Biz aslında, Türkiye’yle birlikte, milletimizle birlikte, onları da bu büyük tehditten kurtardık. Bu çok önemli. Ama gittiler, kendi ayaklarıyla o yapıya teslim oldular. Sen kendi ayağınla gidersen, o da seni hem kullanır, hem de şantajını yapar. İşte, günlerdir gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor. Görüyorsunuz yaşanan rezilliği… Biri diğerine montajlı-dublajlı kasetler veriyor, öteki ona biatını bildiriyor. Arada birbirlerini tehdit etmekten, hakaret etmekten, alaya almaktan da geri durmuyorlar. Bu nasıl hastalıklı bir ilişkidir? Bu nasıl çarpık bir ilişkidir? Bunu 30 Mart’ta gördük mü, gördük. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gördük mü, gördük. Şimdi hedef 7 Haziran. Ama her iki tarafa da yakışır. Çünkü cibilliyetlerinin gereği bu. Varsın onlar, kendilerine icazetli şakirtler yetiştirsinler. Varsın onlar, 'inadına dekolte, inadına mini etek' diye feveran etsinler. Biz, TÜRGEV’le, diğer vakıflarımızla, derneklerimizle birlikte, inancına, tarihine, kültürüne bağlı nesiller, düşünen, tartışan, üreten gençler yetiştirmek için, çalışmaya, çabalamaya devam edeceğiz."
"MİLLET, PARALEL YAPIYA BU ÜLKENİN KADERİNİ ASLA TESLİM ETMEZ"
Dün yok etmek için üzerine saldırdıkları TÜRGEV’in, hizmetleriyle, çalışmalarıyla dimdik ayakta olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onların ise Pensilvanya’dan başka sığınacak yerleri, kendilerini kabul edecek kapıları kalmadı. Buyurun, şu anda Pensilvanya’nın ikinci yakalama emri çıktı. Beraber, kontak kurdukları kişilerin yakalama emirleri çıkıyor, nereye gidiyor bu iş. Şimdi 17-25 Aralık’ın sırları ortaya çıkmaya başladı, görüyoruz. Türkiye’de kendilerine payandalık yapan, yol arkadaşlığı yapanlardan da boşuna medet ummasınlar. Millet, asla onlara bu ülkenin kaderini teslim etmez, bu ülkenin yönetimini teslim etmez” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de çok farklı bir hedefi oluşturmanın, gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olduklarını, tarihten aldıkları ilhamla geleceği inşa etmeyi, kökü mazide olan ati anlayışının gereğini yerine getirmeyi hedeflediklerini belirtti.
"EŞREF-İ MAHLÛKAT OLAN İNSANA YAKIŞANI YAPMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ"
Kendilerinin, tam anlamıyla eşref-i mahlûkat olan insana yakışanı yapmanın gayreti içerisinde olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu, bir dürüstlük ilkesidir. Bu, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkarma hedefidir. Bize düşen sorumluluklarımızın bilincinde olmak, bunun gereğini yerine getirmek. Bunun için de bizim zaman kaybına tahammülümüz yok, onun için çok çalışacağız. Onun için şu anda TÜRGEV’in tüm bu vilayetlerde attığı adımlar bunun en güzel göstergesidir. Ülkemizdeki tüm gariplere el uzatma sorumluluğumuz var. Ekmeği olmayana ekmek, yakacağı olmayana yakacak, evi olmayana barınak, okula gidemeyene eğitim imkânı sağlamak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.
TOKİ, 630 bin civarında konutu yaparak, sahiplerine teslim ettiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeterli mi? Değil. Bunun daha da artarak devamı gerekiyor. Özel sektörün yaptıkları ayrı. Dar gelirli, orta gelir grubu, bunlara yönelik bu çalışma bir taraftan devam etmeli. Bugün tek bir kız evladımız dahi ailesi onu gönül huzuruyla, güvenle, gözü arkada kalmadan bırakabileceği bir yurt bulamadığı için eğitim imkânından mahrum kalmışsa, bunda Kredi Yurtlar Kurumu’nun sorumluluğu olduğu gibi, TÜRGEV’in de, diğer benzer vakıf anlayışının da sorumluluğu var. Daha çok çalışacağız, daha çok yurt açacağız, böyle bir durumun yaşanmasına mümkün olduğunca müsaade etmeyeceğiz. Ve bu yavrularımızı buralarda gayet iyi yetiştireceğiz, bu konuda belli kabiliyetlerle bezeyeceğiz” dedi.
"TEK BİR AİLEMİZ BİLE SICAK YUVADAN MAHRUMSA BUNDA BAŞTA ŞAHSIM OLMAK ÜZERE HEPİMİZİN SORUMLULUĞU VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin neresinde olursa olsun tek bir vatandaşımız dahi akşam karnı aç şekilde yastığına başını koymuşsa, bunda devletle birlikte bu alanda çalışan tüm vakıfların, derneklerin de sorumluluğu bulunduğunu belirterek, “İşte şu kışta-kıyamette tek bir kardeşimiz, tek bir ailemiz bile sıcak yuvadan mahrumsa bunda aynı şekilde başta şahsım olmak üzere hepimizin sorumluluğu vardırö dedi. Bugün bulunduğumuz coğrafya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında zulüm altında, baskı altında inleyen Suriye’de, Filistin’de, Irak’ta, Mısır’da, Libya’da, Türkistan’da, Myanmar’da, Kırgızistan’da kardeşlerimiz bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu insanların her birine el uzatmak, gücümüz-imkânlarımız nispetinde yardımcı olmak mecburiyetinde olduğumuzu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "İşte Suriye’den ve Irak’tan gelen 2 milyon kardeşimize ev sahipliği yapıyor olmamız elbette önemli, ama buna bakarak, ‘tamam’ diyemeyiz, vicdanımızı tatil edemeyiz. Ülkemizin geçtiğimiz yıl yaptığı uluslararası yardımların miktarı 12 yıl önce 45 milyon dolar iken, geçtiğimiz yıl bu rakam, evet buraya dikkat edelim, 4,5 milyar dolara ulaştı. Keşke daha fazla imkânımız olsa da bunu 14,5 yapsak, 24,5 yapsak, daha da artsa, inşallah o günler de gelecek. Biz biliyoruz ki, veren el, alan elden üstündür."
"ÖZGECAN KIZIMIZLA İLGİLİ YAŞANAN YENİLİR YUTULUR DEĞİL; TOPLUMUMUZUN GENLERİNDE BUNLAR YOK"
Son günlerde özellikle kadına şiddet konusunda gelinen noktanın gerçekten çok üzüntü verici olduğuna da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda şunları söyledi: "İşte Özgecan kızımızla ilgili yaşanan yenilir yutulur değil. Arka arkaya 3, 4, 5 kızımızla, bayanla ilgili olanlar yenilir yutulur değil. Bu toplumun genlerinde aslında bu yoktur, nasıl oldu da biz bu hale geldik? Bu konuda özellikle bu vakıflarımızın, özellikle STK’larımızın müşterek çalışmaları çok önemli. Tabii bu bir vahşet ve bunların da yargıda karşılığının en kısa sürede hem de en yüksek derecede verilmesi gerekiyor. Birçok şey tartışılıyor, tabii mevcut Anayasamızın kuralları içerisinde daha ileri bir ifade kullanmadan ben şunu söylüyorum: ‘Adaletin terazisi yerini milim şaşmadan bulmalıdır’ diyorum, bunun olması şart. Üstat ne diyor; ‘İnsandır sanıyordum mukaddes yükü hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var, ne de mal.’ Şimdi bizim üzerimizde böyle bir mukaddes yük var, bunun gereğini yerine getirmemiz lazım. Daha Özgecan’lar görmememiz lazım, bu olayları yaşamamamız lazım. Ama bu vesileyle bir şeyi yaşadık, işte Mehmet Bey’in o irfan dersi gerçekten unutulacak bir ders değildi. Baba, bütün bu acılar içerisinde tüm insanlığa bir irfan dersi verdi, bir insanlık dersi verdi. İşte burada hepimizin ortak almamız gereken dersler de var ayrıca, bu da çok manidar. Ben kendilerine, anneye-babaya bu noktada da Allah razı olsun diyorum. Onlar tahrik unsuru olmadılar, tam aksine hem teenni unsuru oldular, hem de bu ülkede bak, ‘böyle babalar da varmış, böyle anneler de varmış’ dedirttiler; bu bakımdan çok önemli."
Rütbe beklemeden, mal beklemeden, hiçbir şey beklemeden tehditlere, saldırılara, sıkıntılara göğüs gererek bu yolda yürüyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu milletin bir defa sorumluluğunu üstlenmiş insanlar olarak üzerimize düşeni yapacağız. Bize bu milletin duası yeter. Bize samimi bir gülümseme, samimi bir teşekkür yeter. Biliyoruz ki şöyle kalpten sökülüp gelen bir Allah razı olsun sözü hedefini bulmada oktan etkili, kurşundan hızlı bir duadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRGEV’de görev yapanların da bu anlayışla, bu hassasiyetle görevini yürüttüğüne, yürüteceğine inandığın kaydederek sözlerini şöyle tamamladı: "Hakikaten İstanbul Silivrikapı yurdunu gezdim-gördüm biliyorum. Aynı şekilde Kartal Anadolu İmam Hatip’in yanındaki yurdu, gezdim, gördüm biliyorum. Gerçekten insanımıza, kızlarımıza insanca yaşayabilecekleri, geleceğini hazırlayabilecekleri bu yurtları kurdukları için kendilerine çok teşekkür ediyorum. Kadıköy’ü bilirim, Fatih’i bilirim, Belediye Başkanlığım döneminde yine oraları bizler hazırlamıştık, oraların durumunu bilirim. Ama şimdi TÜRGEV çok çok daha ileri bir seviyeye geldi. Ve şimdi yeni açtıkları yurtlarla hamdolsun hakikaten kızlarımıza adeta farklı bir onur, farklı bir özgüven kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Bu duygularla açılışını yaptığımız 8 yurdumuzun bir kez daha ülkemize, evlatlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu yurtlarda kalarak eğitim hayatlarını sürdüren tüm öğrencilerimize başarılar temenni ediyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun diyerek hepinize sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda açılışı gerçekleştirilen yurtlara canlı bağlantı yoluyla bağlandı; daha sonra kurdeleyi keserek TÜRGEV yurtlarının toplu açılışını gerçekleştirdi.
Toplu açılış törenine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da katıldı.