Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim (Sarı Selim) döneminde verdiği fetvalar hakkındaki tartışmalar hala süren din bilgini ve Osmanlı dönemi yöneticisi Şeyhü’l-İslam Ebussuud Efendi adına “Eğitim, Bilim ve Hukuk Araştırmaları Enstitüsü Vakfı” kuruldu.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün Resmi Gazete’de yayınlanan ilanına göre vakıf, Recep Duman, İdris Hacıoğlu, Bilal Kırış, Hasan Faik Tunalı, Murat Demirdiş, Mehmet Ünal, Haydar Kargın tarafından vakfedildi.
İstanbul’da ikamet edecek vakfın amacı, “Ülkemizin dâhilinde ve haricinde ilmin yayılmasını teşvik etmek, ekonomik, bilimsel kalkınmasına katkıda bulunmak ve işbu resmi senette madde 4’de belirtilen faaliyetleri yapmaktır” diye açıklandı. 77 bin TL nakit malvarlığı bulunan vakıf sona ermesi halinde Türkiye Eğitim Kültür Derneği Küçükçekmece Şubesi’ne devredilecek.
EBUSSUUD EFENDİ KİM?
Fatih Sultan Mehmet döneminden sonra doğan 1490-1574 yılları arasında yaşayan Ebussuud Efendi, 1545’te şeyhülislamlığa yükseltildi ve vefat edinceye kadar bu görevde kaldı. Ebussuud Efendi’nin İskilip ve İstanbul’da yaptırdığı çok sayıda cami, medrese, okul, çeşme gibi dönemi için önemli yapı bulunuyor. Kanuni Sultan Süleyman tarafından takdir edilen Ebussuud Efendi II. Selim zamanında da önemini kaybetmedi. Devlet idaresinde her türlü aşırı akıma karşı sert bir tavır gösteren, Kanuni’nin Budin seferine katılıp kalenin alınmasında bulunan Ebussuud Efendi’nin kabri, Eyüp’te kendi yaptırdığı bir okulun bahçesinde bulunuyor.
Adı Türkçe’deki çok dindar kişileri anlatmak için kullanılan “Ebussuud Efendi’nin gelini (torunu)” deyiminde de yer alan din adamı üzerindeki tartışmalar, Anadolu’da çıkan isyanların bastırılması konusunda verdiği fetvalar nedeniyle bugün de devam ediyor.
“KIZILBAŞLARIN CANLARI HELALDİR”
Kanuni döneminde, Osmanlı yasalarına yaptığı katkılara rağmen Ebussuud Efendi, Anadolu’da Kızılbaş olarak nitelendirilen Türkmen Alevileri için verdiği acımasız fetvalarıyla bilinir. Verdiği fetvalar arasında “Kızılbaşların canları, malları helâldir, onlarla savaşırken ölmek şehitliğin en yücesidir” ve “Kızılbaşların kestiği hayvanın eti mundardır, yenmez” gibi, günümüzde de bilinen fetvaları yer alır. (Sözcü)