Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin konuya ilişkin kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Karara göre, Koray Karacan adlı bir kredi kartı sahibi, 2006 yılında aldığı kredi kartı için 2007 yılında hesabından kesilen 40 liralık üyelik ücretine karşı 2010 yılında Altındağ Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurdu. Hakem heyeti, kesintinin davalıya iadesine karar verdi.
Banka, Karacan'ın talebinin yasal dayanaktan yoksun, sözleşmeye aykırı ve talep hakkının bir yıllık zaman aşımına uğradığı iddiasıyla, hakem heyeti kararının iptali istemiyle dava açtı. Davayı karara bağlayan Ankara 2. Tüketici Mahkemesi, Karacan'ın talebinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu ve hesabından kesinti yapıldığını öğrendiği tarihten itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresinde dava açması gerektiği gerekçesiyle bankanın talebini yerinde buldu ve hakem heyetinin kararını iptal etti.
10 YILA KADAR İTİRAZ HAKKI
Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yerel mahkemenin kararını, kanun yararına bozulması için temyiz etti.
Temyiz istemini görüşen Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, taraflar arasındaki uyuşmazlığın zaman aşımı süresiyle ilgili olduğu tespitinde bulundu.
Yüksek mahkemenin kararında, Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre uygulanması gereken zaman aşımı süresinin 10 yıl olduğuna hükmedildi.
Yerel mahkemenin 1 yıllık zaman aşımı süresini dikkate alarak itirazı kabul ederek, Hakem Heyeti kararının iptaline karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna işaret eden Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz istemini yerinde buldu ve Tüketici Mahkemesi kararını oybirliğiyle bozdu.
Yargıtay, daha önce de bankaların kredi kartı sahiplerinden yıllık kullanım ücreti almasına karşı açılan davalarda tüketicileri haklı bulmuş ve bu ücretin alınamayacağına dair emsal kararlar vermişti.
Yargıtay'ın bu son kararı da kredi kartı sahiplerine, yıllık kullanım ücretine karşı 10 yıl içinde yargıya başvurma imkanı tanımış oldu.
BİR GÜZEL HABER DE DÖVİZZEDELERE
Yargıtay kararının ardından yerel bir mahkemece verilen karar, 50 bin kişiye umut verdi.
Yargıtay'ın bir bankanın sözleşmesini tek taraflı bularak mağdur lehine aldığı karardan sonra Denizli'de yerel mahkemenin almış olduğu karar, dövize endeksli kredi çekerek 2008 sonrası kur artışından mağdur olan 50 bin dövizzedeye umut ışığı oldu.
Geçtiğimiz aylarda Yargıtay'ın, yabancı paranın kurundaki artışların banka lehine işletilmesine karşın kurdaki düşüklükten tüketicinin yararlanmamasını haksız kazanç olarak görerek tüketici lehine bir karara imza atmasının ardından bir emsal karar da Denizli Mahkemesi'nden geldi.
Denizli’de bir bankadan 17.08.2008 tarihinde 7.400.000,OO JPY (Japon Yeni) tutarında 87.320,00TL limitli 84 ay vadeli konut kredisi kullanan tüketicinin aylık ödemesi 1,250,00 TL iken dava tarihi itibariyle 1,820,00 TL’ye ulaştı. Davacının kullandığı toplam 7,400,000 Japon yeni kredinin TL karşılığı ise 140,600,00 TL’ye yükseldi.
Denizli Yerel Mahkemesi, davacının ödemelerinin taksit tarihi olan 17.10.2008 tarihindeki TL karşılığına çekilmesi ve bu miktarda sabitlenerek uyarlanması talebini kabul ederek emsal niteliğinde bir karara imza attı.
Kredinin geri ödeme miktarında yaklaşık 50.000 TL tutarında artış olduğunu bildiren davacı, kredi sözleşmesindeki imzasının bu denli güç koşullar getireceğini önceden kestirilmesinin mümkün olmadığını, koşulların bir tarafa aşırı yarar sağlarken, diğer tarafı güç duruma soktuğunu, riskin bankalar tarafından da karşılanması gerektiğini savundu.
Kararda, yaşanan ekonomik kriz ve döviz kurlarındaki artış nedeniyle davacının 2 yıldan fazla ödeme yapmasına rağmen henüz anapara ödemesine geçmediği, Japon yeninin uzun süre sabit seyrine rağmen davacının kredi kullandıktan sonra kurun aşırı oranda arttığı, bu durumun kredi kullanan davacı için beklenmeyen bir durum oluşturduğu belirtildi. Davacının aylık 1,406,21 TL aylık sabit taksitlerle toplam 51 taksitte borcunu ödemesine karar verildi.
'YAKIN TARİHTE İLK KEZ KAZANILAN UYARLAMA DAVASI'
Bu kararın, Türkiye'de Japon yeni ve İsviçre Frangı üzerinden borçlanan 45-50 bin kişi için emsal teşkil ettiği belirtildi. Dövizzedeler, davanın, yakın tarihte ilk kez kazanılan uyarlama davası olduğunu ve 50 bin kişi için büyük önem teşkil ettiğini dile getirdiler.
Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun böyle bir uyarlamadan bankanın da zarar etmeyeceğini gösterdiği kaydedilirken banka savunmasına dikkat çekildi. Banka savunmasında daha önceki yargıtay kararlarının emsal gösterilmesine rağmen, hakimin kararını tüketiciden yana kullanarak, dövizzedelerin yargıya olan güvenlerini tazelediği kaydedildi.
Bankaların savunmalarında, yargıtayın 1997 - 1999 yıllarındaki kararlarını emsal gösterdikleri ancak, o günkü enflasyon değerleri ile bugünkü enflasyon değerleri eşit olmadığına değinildi. O yıllarda yüzde 100 e yakın enflasyon karşın son 5 yılda yüzde 20-25 i geçmeyen bir enflasyon oranın olduğu, bunun yanı sıra yüzde 100, yüzde 115’e yakın artan kur değerlerinin olduğuna değinildi. O günlerdeki krizlerin ülkenin ekonomik yapısından kaynaklanırken, bugün halen etkisi devam eden 2008 krizinin global bir kriz olduğu ve bu nedenle geçmiş yıllardaki davalar hakkında alınan Yargıtay kararlarının bugün geçerliliğini yitirdiği belirtildi.
'YARGITAY, HAKİMLER ARASINDAKİ YORUM FARKLILIKLARINI GİDERMELİ'
Kayseri ve Samsun’da yerel mahkemelerde tedbir kararları alabilen mağdur kişi sayısının 50’yi bulduğu, öte yandan İstanbul’da davası red olan mağdurların bulunduğunu kaydeden dövizzedeler, bu konuda Yargıtay’ın biran önce hakimler arasındaki yorum farklılıklarını giderecek net bir karara varmasını bekliyorlar.