Türk çimento sektörünün 2011 ile birlikte 100’ncü yılını kutladığını belirten Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili, 1911 yılında üretim kapasitesi sadece 20 bin ton olan çimento sektörünün 100’ncü yılında 66 milyon tonun üzerine çıkarak üretim ve ihracatta Avrupa liderliğine konumuna geldiğini,dünyada ise üretimde Çin, Hindistan ve ABD’den sonra 4’ncü sıraya yükseldiğini, ihracatta da 3’ncü sıraya yerleştiğini söyledi.
Türk çimento sektörünün 2011 ile birlikte 100’ncü yılını kutladığını belirten Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili, 1911 yılında üretim kapasitesi sadece 20 bin ton olan çimento sektörünün 100’ncü yılında 66 milyon tonun üzerine çıkarak üretim ve ihracatta Avrupa liderliğine konumuna geldiğini, dünyada ise üretimde Çin, Hindistan ve ABD’den sonra 4’ncü sıraya yükseldiğini, ihracatta da 3’ncü sıraya yerleştiğini söyledi.
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği(TÇMB), düzenlenen basın toplantısında çimento sektörünün 100 yılık değerlendirmesini yaparak, gelecek 100 yılın hedefleri konusunda açıklamalarda bulundu. TÇMB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan İğnebekçili, 1911 yılında üretim kapasitesi sadece 20 bin ton olan çimento sektörünün 100’üncü yılında 66 milyon tonun üzerinde üretim hacmine ulaşarak, Türkiye’nin lokomotif sektörleri arasında yer aldığını vurguladı. Sektörün ulaştığı büyüklüğün, sektör temsilcileri için gurur verici bir noktada olduğunu ifade eden İğnebekçili, yeni yüzyıla dünyaya örnek olacakları yeni vizyon ve hedeflerle girmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. İğnebekçili şöyle konuştu:
“2010 yılında Türk çimento sektörü, yaklaşık 4,5 milyar dolar cirosu, 1 milyar dolar tutarındaki ihracatı ve doğrudan 15.000 kişiye yarattığı istihdam ile Türkiye ekonomisi içinde önemli yere sahip bir sanayi dalı haline geldi. Önümüzdeki 10 yılın sonunda sektörümüzün yüzde 60’lar seviyesinde büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bu nedenle iç pazarla yetinmiyor, yaklaşık 90 ülkeye ihracat gerçekleştirmemize rağmen, yeni pazarlar geliştirmeyi önceliğimiz olarak görüyoruz”.
-“BATI AFRİKA KRİZ SONRASI POTANSİYEL PAZAR OLDU”-
2008 krizinden sonra önem kazan pazarlar arasında Afrika, özellikle de Batı Afrika’nın Türk çimento sektörü için potansiyel pazarları haline geldiğini ifade eden İğnebekçili; şunları kaydetti:
“Yeni yüzyıla rekabette bizi ayrıştıracak çok güçlü giriyoruz. Bugün Türkiye’nin altyapı sorunlarının çözümünde yerli kaynakları kullanan çözüm ortağıyız. Kurumsallaşmış, kayıt içi, şeffaf ve sorumluluklarımızın bilincinde bir sektörüz. Eğitimli işgücüne sahibiz ve iş güvenliğine maksimum ölçüde önem veren bir yönetim anlayışı ile hareket ediyoruz. Ürün kalitesi, çevre ve iş güvenliği konularında Avrupa standartları doğrultusunda çalışarak, çevre güvenliğini önceliği olarak gören bir otokontrol sistemine sahibiz. Tüm bunların ışığında Türkiye’de üretilen çimento, kalite bazında global pazarda rekabetçi konumda. Güney Asya ülkelerine kıyasla ihraç pazarlarına yakın ve ihracı gerçekleştirilen ürünler CE standardı taşıyor.”
Sektörün, ekonomik büyüme devam ederken, çevresel sorumluluk bilinci ile sürdürülebilir büyümenin yaygınlaştırmasında öncü rolünü üstlendiğini de vurgulayan İğnebekçili, 100 yılın birikimiyle elde ettikleri know-how’u sektörü daha da ileri noktalara taşımak için Ar-Ge’ye büyük önem verdiklerini söyledi. İğnebekçili, bu gelişmelerin ışığında sektörün 2011’de yaklaşık yüzde 6-8 arasında büyüyeceğini öngördüklerini açıkladı.
-ÇİMENTO SEKTÖRÜ ÇEVREYE ODAKLANACAK-
TÇMB’nin, ikinci yüzyılda odaklanacağı en önemli konuların başında çevre konusunun geldiğini belirten İğnebekçili, çimento sektörünün bugün, en başta baca gazı emisyonları olmak üzere, atık su deşarjları, toprak kirliliğinin önlenmesi ile atıkların azaltılması ve bertarafı gibi çevresel bileşenlere ilişkin tüm ulusal kanun ve yönetmeliklere uygun olarak üretim yaptığının altını çizdi. İğnebekçili, sektörün tüm çevresel ölçümlerinin bağımsız akredite laboratuarlar tarafından yapıldığını ve toz emisyonlarının baca gazı toz tutma sistemleri ile önlendiğine dikkat çekerken, çimento sektörünün ikinci yüzyılında odaklanacağı hedefi ise şöyle özetledi:
“Sürdürülebilir kalkınma, 100’üncü yılında Türk çimento sektörünün temel politikası olacak. İkinci yüzyılımızda çevreye saygı ve kalkınmada etkin rol oynamaya devam ederken, estetiğe önem veren ürünlerimizle ön planda olacak ve yaşam kalitesini yükseltmeyi öncelikli hedefimiz olarak göreceğiz.”
-İKİNCİ YÜZYIL BEKLENTİLERİ-
İğnebekçili, sektörün ikinci yüzyılında daha etkin ve rekabetçi olması için TÇMB olarak bazı istekleri de beklentileri de şöyle sıraladı:
Öncelikle AB’ye uyum için mali kaynak ve zamana ihtiyaç var. Kamu kurumlarının çalışmasına göre endüstriden kaynaklı kirlilik önleme direktifine uyum için 12,6 milyar Euro yatırım gerekeceği öngörülüyor. Bunun için de çimento sektörünün en az 2 milyar Euro pay alması gerekir.
Kyoto sonrası yapılan 2012 yılı ve ilerisi döneme dair müzakerelerde, ülkemizin kalkınma önceliği ilk hareket noktası olmalı.
Sera gazı azaltımında, özellikle enerji ve ulaşım olmak üzere tüm sektörlere eşit görevler ve sınırlamalar verilmeli, sadece belirli sektörlere uygulanacak haksız ve ağır yaptırımlar engellenmeli.
Yıllardır asfalt yollara alternatif olarak dile getirilen “beton yollar“ yapımının yaygınlaştırılması da ülke kaynaklarının verimli kullanılması açısından son derece önemlidir.
AB ülkelerinde çimento üretiminde yaygın olarak kullanılan atık yağlar ve eski araç lastikleri başta olmak üzere diğer sanayi ve kentsel atıkların, çimento sanayinde atık yakıt olarak kullanımı mutlaka sağlanmalıdır.