AKDENİZ Kan Hastalıkları Vakfı (AKHAV) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Duran Canatan, talasemiye karşı alınan önlemler sayesinde, hastalığın artış hızının yüzde 88'den yüzde 22'ye düştüğünü belirtti.
8 Mayıs Dünya Talasemi Günü nedeniyle Antalya'da faaliyet gösteren dernek temsilcileri ve basın mensuplarıyla bir araya gelen Ulusal Talasemi Konseyi Kurucu Başkanı ve AKHAV Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Duran Canatan, Uygulama Oteli'nde hastalıkla ilgili bilgi verdi. Talaseminin kandaki alyuvar hastalığı olduğunu belirten Prof. Dr. Canatan, bunun önemli nedenlerinden birinin demir eksikliği olduğunu söyledi.
KAHVALTIDA PORTAKAL SUYU
Prof. Dr. Duran Canatan, kansızlık ve demir eksikliğinin talasemiyi tetiklediğini belirtti. Prof. Dr. Canatan, "Yoksulluğun olduğu bölgelerde et ve balık yiyemeyenlerde görülen kansızlık ve demir eksikliği, besinleri yanlış tüketenlerde de görülmektedir. Örneğin demir zengini gıdalar alınırken yoğurt veya ayran hatta çay içilmemesi gerekir. Bakın sabah kahvaltısında içtiğiniz çay nedeniyle vücudunuzun demir emilimi yüzde 0.1 iken, portakal suyu ile bu değer yüzde 0.4'e çıkıyor" dedi.
KATKI MADDELERİ VE AKRABA EVLİLİĞİ
Prof. Dr. Canatan, hastalık artışında akraba evlilikleri ve çevre faktörünün önemli etkisi olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Canatan, "Bozuk genler, bozuk DNA yapısından kaynaklanıyor. DNA bozukluğu ile hastalıklar ortaya çıkıyor. DNA'yı etkileyen faktörler arasında elektromanyetik dalgalar, baz istasyonları, katkı maddesi içeren besinler ve stres yer alıyor. Ayrıca önemli nedenler arasına akraba evliliği giriyor. 3'üncü derece akraba evliliğinden doğan çocuklarda ve onların çocuklarında hastalık ihtimali hızla büyüyor" diye konuştu.
BİR HASTANIN YILLIK MASRAFI 300 KİŞİYİ KURTARIYOR
Türkiye'de son 10 yılda yapılan çalışmalar sayesinde hastalık artışının yüzde 66 düştüğünü belirten Prof. Dr. Duran Canatan, şöyle dedi:
"Pahalı ama önlenmesi kolay bir hastalık. Kişiye yıllık maliyeti 10- 15 bin lira civarında. Şu an evlenecek bir çifte yapılan 50 liralık testle, hastalığın olup olmadığı, doğacak çocuklarının sağlığı güvenceye alınıyor. Düşünün, bir hastanın yıllık maliyeti ile 300 hasta kontrol ediliyor. 2003'te 4 bin 500 olan hasta sayısı şu an 8 bin 500 olması gerekirken, bu sayı 5 bin 500'de kaldı. Bu da evlilik öncesi testler, doğum öncesi tanı testleri ve tüp bebek merkezleri sayesinde risk olmaktan çıkan hasta çocuk doğumlarının azalması sayesinde gerçekleştirildi."
Akif ARICI/ANTALYA, (DHA)-