New York’ta Union Square pazarı kaldığımız yere yakın. New York’a gittiğimde ilk işim Union Square pazarını dolaşmak, alış-veriş yapmak olur. Geçtiğimiz gün pazardan taze taze kırmızıturp, organik bebek ıspanak, bebek roka satın aldım. Turpun demeti 1.5 dolar idi. Ispanağı, rokayı tartarak satıyorlar.
New York’ta şimdilerde 28 mahallede pazar kuruluyor. Bunların en büyüğü haftanın 4 günü pazartesi, çarşamba, cuma ve cumartesi günleri kurulan Union Square pazarı.
Bu pazarlar New York Belediyesi’nin himayesinde, üreticilerin üyesi bulunduğu “Greenmarket-Farmers Market” diye bilinen bir kuruluşun denetiminde kuruluyor. Bu tür uygulama ABD’nin başka şehirlerinde de varmış.
Pazarlarda sadece üreticiler, kendi ürünlerini satabiliyor. Başkalarından ürün alanların, esnafın satış yapmalarına izin verilmiyor. Her satıcının üretici belgesi var. Şimdilerde organik ürün modası yayıldığı için ayrıca organik üretici belgesi de gerekiyor.
Araziler betonlaşmasın
Bu pazarların amacı şehirlerin yakınındaki tarım alanlarında üretimin sürdürülmesi. Tarım alanlarının başka amaçlarla kullanılmaması. Şehir çevresindeki küçük üretici bu tür pazarlarda satış yapamaz ise üretimini sürdüremiyor. Çünkü küçük üreticinin aracı-toptancı bulması, malını hallerde satması imkansız.
New York semt pazarlarında, şehir yakınındaki küçük arazilerde yetiştirilen her türlü yaş meyve ve sebze, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, ev ekmeği, unlu ürünler, yumurta, peynir, kesme çiçek ve saksılı bitki satılıyor. El işlerini satanlar da var. Buna benzer çok başarılı bir örnek bizde Beypazarı’nda var. Belediye Beypazarı’nda üretilmeyen ürünlerin pazarda satışına izin vermiyor.
New York modeli/örneği İstanbul için de Türkiye’nin diğer şehirleri için de geçerli. Belediyeler pazarlarda sadece mahalli üreticinin, kendi ürettiği malları satmasına izin verirse, şehirlerin çevresindeki tarım arazilerinde üretim devam eder.
Bizde pazarları dejenere eden, pazarların çıfıt çarşısına dönüşmesidir. Esnafın, aracıların, ayakçıların sağdan soldan aldıkları malları pazarlarda satmasıdır.
Öldürmeyelim yaşatalım
Belediyelerimiz, pazarları yasaklayacak yerde, üretici pazarı olarak yaşatmaya mecburdur.
Gene İstanbul’u örnek alalım. İstanbul’un çevresinde Anadolu ve Avrupa yakasında çok sayıda köy var. Bu köylerde üretim yapanlar ürünlerini bir yerlerde satabilmeli. Bu hem onlar için hem İstanbullular için önemlidir.
Kaldı ki, Organik Tarım Kanunu, organik ürünleri Hal Kanunu dışına çıkardığından, üreticilerin ürünlerini hallerden geçirmeden doğrudan tüketiciye satmaları imkânı var. Ekolojik, organik ürünlere özel pazar yeri açılması şimdilerde her ülkede yaygın bir uygulama.
Denetlenen, sadece üreticilerin kendi ürünlerini satmalarına izin verilen üretici pazarları, tüketici için emniyettir. Tarım arazileri betonlaşmaz. Çiftçi yok olmaz. Şehirlerin çevresi yeşil kalır. Doğal hayat korunur. Bölgesel ve ekolojik ürün sağlıklı yaşamın temel şartlarındandır. Üreticinin doğrudan tüketiciye ulaşması hem üreticinin hem tüketicinin kazanmasına imkân verir.