İŞTE FATİH ALTAYLI'NIN O YAZISI
BERRAK Tüzünataç’ın, evinin balkonunda Şahan Gökbakar’la öpüşürken çekilen fotoğraflarını Anayasa Mahkemesi’ne taşımasını çok saygıdeğer bir tutum olarak buldum.
Gerçi AYM, balkonda öpüşmeyi “özel alan” saymayarak Tüzünataç’ı hayal kırıklığına uğrattı ama hak aramak iyi bir tutum.
Peki balkon özel alan mı değil mi?
Konu tartışmalı.
Sibel Can’ın balkonda çıplak fotoğrafları çekildiğinde yargıya gidip gitmediğini bilmiyorum ama balkon, bahçe gibi dışarıdan görülebilir alanların özel alan olup olmadığı her yerde tartışılıyor.
Türkiye’de bilinen bir diğer örnek Tansu Çiller’in evinin havuzunda mayoyla güneşlenirken çekilen fotoğrafı.
O fotoğrafta bile yargı Hürriyet’i haksız bulmamıştı.
Özel hayat sınırı tartışmalı.
Teknenin görünebilen yerinde çekilen fotoğraf özel mi değil mi?
Böyle bir fotoğraf yüzünden Beşiktaş Başkanı Fikret Orman eşinden ayrıldı.
Daha yakın zamanda ise yine teknede çekilen bir fotoğraf yüzünden Murat Başoğlu’nun başına gelenler ortada.
Durum dünyada da farklı değil.
Jet sosyetenin uğrak yerlerinden birine, Monako’ya veya St. Tropez’ye tekneyle yaklaşırken, teknenin yanına hemen küçük bir helikopter gelir ve paparazziler onlarca fotoğrafınızı çeker.
Ünlüyseniz gazeteye gider fotoğraflar. Ünlü değilseniz çöpe.
Ancak Avrupa yargısının konuya bakışı, Türk yargısıyla her zaman aynı değil.
Örnek için geçelim yandaki yazıya.
CAROLİNE’İN BAHÇESİ, BERRAK’IN BALKONU
2000 yılında Monako Prensesi Caroline, evinin bahçesinde ailesiyle birlikte vakit geçirirken paparazziler tarafından fotoğraflanmıştı.
Bu fotoğrafları Alman Bunte Dergisi satın aldı ve kullandı.
Caroline, dergiyi hemen dava etti.
“Evimin bahçesindeydim. Bahçe dışarıdan görülebilse bile özel alandır ve burada benim özel hayatıma müdahale edilmiştir” diyerek dava açtı.
Alman yargısı, Bunte Dergisi’ni haklı buldu ve “Ünlü kişilerin özel hayatları yayınlanabilir” dedi.
Caroline’in avukatları bu kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.
Sonuç?
Almanya davayı kaybetti.
Dahası AİHM, Caroline’in özel hayatını korumadığı gerekçesiyle sadece yayıncıları değil, Alman yargısını “hatalı” ve “suçlu” buldu.
Berrak Tüzünataç da eğer üşenmezse Anayasa Mahkemesi kararını AİHM’ye götürebilir.
Muhtemelen kazanacaktır.
(Gazeteciler.com)