Gümrük operasyonları sırasında rüşvetten bıkan İstanbullu bir işadamının Bakan Hayati Yazıcı'ya haber gönderip 'Bu yıl 3 milyon lira tasarruf ettim' diye teşekkür ettiği ortaya çıktı. Yazıcı, 'İsmini açıklamam ama çağırıp rüşveti kime, neden verecekti onu öğreneceğim. Aslında sadece rüşveti alan değil veren de suçludur' dedi.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ocak 2011'de İstanbul gümrüklerine düzenlenen rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının ardından, İstanbullu bir işadamının, 'Bakan sayesinde yılda 3 milyon lira rüşvetten kurtuldum' dediğini açıkladı.
AKŞAM Ankara Bürosu'nu ziyaret eden Bakan Yazıcı, Ankara Temsilcisi Çiğdem Toker, Haber Müdürü Ersin Bal ve Parlamento Muhabiri Ebru Toktar Çekiç'in sorularını yanıtladı. Rüşvete sıfır toleransla yaklaştığını, kimseyi affetmeyeceğini, bunu tüm birimlere bildirdiğini vurgulayan Yazıcı, 'Rüşvet ya da suiistimal varsa, orada en tepedeki görevli, ya buna ortaktır ya da kontrolünü kaybetmiştir. İki halde de suçludur' dedi.
Yazıcı, 'rüşvetle mücadele, cari açığa karşı alınacak önlemler, bazı firmaların gümrüklerde az vergi vermek için uyguladığı menşei saptırması, kaçak akaryakıtla mücadele ve bezdiren bürokrasiyi azaltma çalışmaları' konularında önemli açıklamalar yaptı. Ocak 2011'de İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Lütfi Ekinci'nin de aralarında bulunduğu 33 kişinin gözaltına alındığı rüşvet soruşturmasını anımsatan Yazıcı şunları söyledi:
KİMSE MAAŞINDAN FAZLASINI ALAMAZ
Türkiye'nin dış ticaret varlığı 300 milyar lira. Bu varlığın hareket alanı da gümrükler. Bu alanda bazı suiistimaller olabilir. Göreve başladığım 2007'den beri arkadaşlara söylediğim şey şu: 'Kamu görevlisinin yaptığı iş karşılığı devletten beklentisi, bordrosunda kendisi için öngörülen miktardan ibarettir. Hiç kimse yaptığı iş, 'yoğun, zor, çok çalışıyorum' diyerek, bordrosunda ya-
zılandan yukarısını alamaz. Bu konularda toleransım sıfır.' Kim kural ihlal ederse ona sıfır toleransla yaklaşırım. Diyelim ki bir bölge müdürlüğünde etik ihlal var, suiistimal var. Oradaki tepedeki görevli ya bu işte ortaktır ya kontrolü kaybetmiştir. Kontrolünü kaybedebilirsin, herkesin kapasitesi kontrol edebilecek boyutta olmayabilir. Ama otoritesini kaybederse onu değiştiririz.
O İŞADAMINI ÇAĞIRACAĞIM
Geçenlerde İstanbullu bir işadamı, bir tanıdığıma gümrük operasyonunu kastederek, 'Sayın Bakan'a çok teşekkür ederim, operasyon sayesinde yılda 3 milyon TL kar ettim' demiş. Yani para veriyormuş demek ki! İlginç... Niye veriyorsun kardeşim? Diyelim ki gümrükteki malını çıkartamıyor, bana ulaşsın, bana ulaşamazsa bakanlığın ihbar hattına ulaşsın. Bu işadamının ismini açıklamam. Ama kendisini, yakınım aracılığıyla çağırtacağım. Rüşveti kime, niye vermiş soracağım. Rüşveti almak da vermek de suç. Rüşveti almak için, verenin olması lazım. Mübalağa da etmiş olabilir. Ama anlaşılan sirkülasyon büyük.
RÜŞVETE SIFIR TOLERANS
Rüşvetle mücadele eğitimle, kültür ve seviyeyle, işini sevmekle alakalıdır. Bana göre gümrükte bu işi yapanların sayısı azdır. Diğer arkadaşlarımın da yardımcı olması suretiyle bu alanda kirliliği sürdürenler varsa, onları tasfiye edeceğiz. Bizim bilmediğimiz bu tür işlemler varsa, bunu bilenler, bunu duyanlar bakanlığımıza bildirsin. Bu birlikte mücadele ile kazanılabilecek bir savaş. Bir de teknolojik imkanları yaygınlaştırmak, gümrüklerdeki insan ilişkilerini asgariye indirmek gerekiyor. Çünkü gümrüklerdeki çalışanların inisiyatif marjı yüksektir. Bu alanda toleransımızın sıfır olduğu yaklaşımını sürdüreceğiz.
GÜMRÜKLERİ ANKARA'DAN 24 SAAT İZLEYECEĞİM
Yazıcı gümrükleri izlemek için Ankara'da bir kumanda merkezi oluşturulacağını belirterek, 'Tüm gümrük kapılarını 24 saat izleyebileceğim, eşzamanlı görebileceğiz. Bu sistemi kurmak, birkaç yılımızı alır. Ama bütçeye fazla yük getirmez, çünkü altyapısı var' dedi.
'MENŞEİ' SAHTEKARLIĞINI MERCEK ALTINA ALDIK
Uzakdoğu'dan, Çin'den gelen ürünlere karşı yüksek gümrük vergisi uyguluyoruz. Ama bazı firmalar bundan kurtulmak için menşei saptırması yapıyor. Mesela Çin'den gelen ürününü AB üyesi ülkeye götürüyor, oradan Türkiye'ye getiriyor. Bu süreçleri izliyoruz. 'Benim eşyam niye gümrükte bekletiliyor' diye soruyor. Çünkü fatura, menşei sorgulaması yapıyoruz. Geçen sene bir klima operasyonu yaptık. Çin'den getirilecek binlerce klima var. İthalatçı firma, Çin'den gelen ürünlere uygulanan yüksek vergi oranını ödememek için, menşeini değiştirip Pakistan üzerinden getirtmiş. Soruşturduk, bu ithalatçılara 40 milyon TL civarında ceza kestik. '
Nerede 'Ucuz mazot' yazıyorsa anında denetim
Türkİye'nİn cari açığını artıran en önemli kalemlerin akaryakıt ve enerji olduğunu vurgulayan Yazıcı, 'Ne kadar akaryakıt ithal ediyoruz, bunun ne kadarını kullanıyoruz, bunu araştırıyoruz. Çünkü aradaki fark kaçaktır' dedi ve şöyle devam etti:
'Kaçak akaryakıta karşı mobil ekipler oluşturmayı tasarlıyorum. Diyelim ki Konya yolunda 'ucuz akaryakıt' satan bir yer var. Mobil denetim ekibimiz, buraya gidip akaryakıtın niye ucuz olduğunu, nereden, nasıl temin ettiğini soracak. Nerede 'ucuz mazot' yazıyorsa orada anında denetim yapılacak. Bu şekilde önemli sonuçlar alabiliriz.'
MAZOT KAÇAKÇILIĞINA PONZA TAŞINDAN KILIF
Yazıcı, akaryakıt kaçakçılığında çeşitli yöntemlere başvurulduğunu ifade ederken şaşırtan bir yöntemi şöyle anlattı:
'Bir milletvekili arkadaşım aradı, 15 gün önce. Bölgesindeki bir arkadaşının ponza taşı ihraç edemediğini, gümrüklerde yaşadığı bu sıkıntı nedeniyle taahhüdünü yerine getiremediğini söyledi, 'Bu niye engelleniyor?' dedi. Ben de kendi kendime sordum 'niye engelleniyor' diye. Konuyu araştırınca gördük. Ekonomi Bakanlığı çok sıcak bakmıyormuş bu meseleye. Çünkü taşın kıymeti çok düşük. Taşımaya bile değmez. Bu yüzden ponza taşını, akaryakıt almak için kılıf olarak kullanıyorlarmış. Aynı ürün Irak'ta da var, ama şirketler ısrarla Türkiye'den götürmek istiyor. Nakliye ve diğer giderler ürünün maliyetini aşıyor. Meğer ponza taşı götüren kamyonlar, geri dönüşte bir kaç bin lira değerinde akaryakıt getiriyorlarmış. Otobüslerde de durum farklı değil. Üstelik otobüslerin ne kadar akaryakıt getirebileceği konusunda bir sınır yok. Buna sınır getirebiliriz. Diğer araçlarda 550 litre sınırı var.'
Ebru TOKTAR ÇEKİÇ / Akşam