Mustafa Murat Ayhan, 16 Temmuz'da Konyaaltı'nda kafeye gittiğini, kafede servis elemanı olan Azra ile tanıştığını söyledi. Genç kıza iş teklif ettiğini belirten Ayhan, karşılıklı telefonlarını aldıklarını aktardı. Azra'nın korona hastası olduğunu öğrenince mesaj yazdığını kaydeden Ayhan, genç kızın 'Bakanım yok, beş gün oldu bir şey yemedim, ilaçlarımı alamadım, ölmek istiyorum. Her yerim çok ağrıyor' dediğini ileri sürdü. Azra'yı evden aldığını ve lokantaya gittiklerini belirten Ayhan, kızın ilacını alıp eve dönmek üzere yola çıktıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Azra, arkadaşına telefon açtı. Arkadaşı cevap vermedi. 'Uyumuş, telefonu duymuyor' dedi. 'Evine bırakayım mı?' diye sordum. 'Ablam ile kalmak istemiyorum' demesi üzerine 'Bende kalabilirsin' dedim. Azra, ablası aradığında 'Eve dönmeyeceğim, sana bahsettiğim arkadaşımda kalacağım, beni merak etme' dedi."
'NABZININ ATMADIĞINI FARK EDİNCE ÖLDÜĞÜNÜ ANLADIM'
Saat 01.30'da eve geldiklerini kaydeden Ayhan, Azra salonda uyurken, kendisinin odaya geçtiğini ifade etti. Alkol ve uyuşturucu hap aldığını anlatan Ayhan, odadan çıktığında Azra'nın üzeri açık halde uyuyor olduğunu öne sürerek, şöyle devam etti:
“Üzerini örttüğüm sırada elim kalçasına değdi. Panikle uyanıp 'Ne yapıyorsun' diyerek, bağırıp yüzümün sol tarafını tırmaladı. Panikledim ve 'Sus ne bağırıyorsun' diyerek, iki elimle Azra'nın boğazını hareketsiz kaldığı ana kadar sıktım. Nefes almadığını, nabzının atmadığını fark edince öldüğünü anladım."
BAŞINI UÇURUMDAN ATMIŞ
Azra'nın telefonu ve terliğini el valizine doldurup evden çıktığını anlatan Ayhan, cep telefonunu Boğaçay'a, terliği çöpe attığını söyledi. Sitede kamera olduğu için Azra'nın cesedini parçalayarak çıkarmaya karar verdiğini belirten Ayhan, dönüşte marketten ağaç testeresi aldığını söyledi. Ayhan, cesedi banyoya taşıdığını, et bıçağı ile başını gövdesinden ayırdığını, başını poşete, poşeti spor çantasına koyarak evden çıktığını anlattı. Sonrasında Seyir Terası mevkisindeki ormana girdiğini kaydeden Ayhan, Azra'nın başını uçurumdan attığını söyledi.
Eve döndüğünü, gece alkol alıp ne yapacağını düşündüğünü anlatan Ayhan, sızdığını, ertesi gün hava aydınlanırken uyandığını ifade etti. Küvetteki cesedin kol ve bacaklarını parçalara ayırıp çöp poşetlerine koyduğunu, poşetleri spor çantaya koyup boynuna asarak aracına taşıdığını ifade eden Ayhan, Kirişçiler köyüne yakın ormanlık alana giderek, her parçayı bir çalının içine attığını söyledi.
Ayhan, eve dönünce Azra'nın gövdesini iki parçaya ayırdığını, bu parçaları da Kirişçiler'deki ormanda çalılara koyduğunu söyledi.
AZRA'NIN BAŞI BULUNAMADI
Ayhan, kanı temizlemek için banyoda kova içerisinde çamaşır suyuna bastığı Azra'nın eşyaları ile bıçak ve testereyi spor çantaya doldurduğunu söyledi. Bıçak ve testereyi Boğaçay'a attığını anlatan Ayhan, eşyaları çöpe bıraktığını kaydetti. Azra'ya cinsel saldırıda bulunmadığını savunan Ayhan, “Bağırıp yüzümü tırmalaması üzerine paniğe kapıldım. Polise şikayet eder korkusu ile boğazını sıktım ve öldürdüm" dedi. Ayhan, savcılıkta, Azra'nın başını attığı noktayı hatırlayamadığını anlatarak, şunları söyledi:
“Başını attığım yer uçurumdur. Yabani hayvanların bulunduğu yerdir. Herhangi bir hayvanın götürme ihtimali vardır. Azra'nın baş kısmını saklamadım."
Ayhan, Antalya 6. Sulh Ceza Hakimliği'nde ise “Çok pişmanım. Böyle bir şeyin yaşanmasını istemezdim. Olayı planlamadım" dedi.
POLİS, BEDEN PARÇALARINI ARIYOR
Azra Gülendam Haytaoğlu'nun vücudunun kayıp parçaları, katilinin ifadesinde 'Kafasını uçurumdan attım' dediği bölgede Özel Harekat ve Cinayet Bürosu ekipleri tarafından aranıyor.