Bahaddin Güney, Cuma günü (Bugün) ikindi namazına müteakip Seydişehir Muallimhane Camisi’nde kılınacak cenaze namazı sonrası Akyol Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Bahaddin Güney Kimdir?
Türk hukukçu (Seydişehir 1937). Orta öğrenimini tamamladıktan sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni (1960) ve Ankara Hukuk Fakültesi’ni (1964) bitirdi. Çeşitli yöneticilik görevlerinde bulundu; avukatlık yaptı. Antalya valisi oldu (1984-1988). 1988’de Eskişehir Valiliği’ne atandı. Türkiye’nin çeşitli yörelerinin tarih, kültür ve folklor değerlerinin tanıtılması için çalıştı. 1991’in “Dünya Yunus Emre Sevgi Yılı” ilan edilmesini UNESCO’ya önerdi ve kabul ettirdi. Çalışmalarıyla Avrupa Konseyi, Belçika, Arnavutluk ve Çin Halk Cumhuriyeti hükümetleri tarafından “üstün hizmet” nişanıyla ödüllendirildi. 1987’de TC Başbakanlık “takdirnamesi” verildi.
DEMİREL’İ ANTALYA’YA SOKMAYAN VALİ
1977’de AP milletvekili olan Recep Özel o dönemi şöyle anlatmıştı:
Yasaklı dönemde, Referandum Kanunu çıktıktan sonra Antalya’ya ilk miting olacaktı. Sayın Demirel’in büyük mitinglerinden birisiydi Antalya mitingiydi. Antalya’yı Demirel çok severdi. “Antalya’nın bu işe sahip çıkması lâzım, Antalya bu işin göstergesi olacaktır” derdi. Bana “Recep, partinin Genel İdare Kurulu’ndan iki kişiyi al ve Antalya mitingini tertip et!” dedi. Abdullah Nişancı ve Mahmut Nedim Bilgiç’le beraber Antalya’da 28 gün miting hazırlığı yaptık.
Hükümet bu mitingi engellemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Dönemin Başbakanı Özal, zamanın Emniyet Genel Müdürüne, “Demirel Antalya Meydanı’na girmemeli” diye tâlimat veriyor. Önceden bütün ilçelere iki defa gittik. Mitinge vatandaşın teveccüh edeceği anlaşılınca valilik, Aksav’a “uluslar arası festival yapılacak” diye dilekçe verdiriyor. Bizim bu işten haberimiz olduğunu fark etmiyor. “Aksav, Doğru Yol Partisi’nden önce müracaat etmiştir, dolayısıyla size veremeyiz” diyor. Daha önceki dilekçelerin fotokopisi falan hepsi elimizde, Noter kanalıyla valiliğe protesto çektik. Valilik buna rağmen Cumhuriyet Meydanı’nı Sayın Demirel’e vermeyip Antalya’nın dışında bir yeri verdi ki bir gövde gösterisi olmasın.
Vatandaşı el ilânlarıyla mitinge dâvet ettik. Antalya’da her yaptığımız toplantıyı siyasî şube iziyor. İlçe kaymakamları, belediye hoparlörlerinden “26 Ekim’deki Antalya mitingine katılmayın, çatışma çıkacak, bomba patlayacak!” diye anonslar yaptırıyorlar…
Bir gün sabah saat 05.30 civarında odamdan çıktım, otelin kapısından çıkarken sivil bir şahıs yanıma yaklaştı, “Siz Recep Özel misiniz?” diye sordu. “Evet” deyince kendini tanıttı, siyasî şubeden bir polis; dedi ki “Ben Demokrat - Adalet Partili bir âilenin çocuğuyum, ama geldiğiniz günden beri sizi tâkiple görevlendirildik. Sizin her hareketinizi dinliyoruz, tâkip ediyoruz. Geçenlerde Vali, Emniyet Müdürü ve İl Jandarma Komutanı toplantı yaptılar, ‘Demirel’i Antalya’ya sokmayacağız, Demirel’e miting yaptırmayacağız’ diye karar aldılar.”
Bu sırada Sayın Demirel telefonla “Ankara’ya gel” dedi. Ankara’ya geldim, hadiseleri Sayın Demirel’e arz ettim. Demirel, “Oraya gideriz, devlet bizi sokar ya da sokmaz. Eğer Antalya bize sahip çıkarsa kimse buna mani olamaz” kararlılığını gösterdi. Antalya’ya döndüm. Mitingden bir gün önce sabah namazından sonra hava almak için otelden dışarı çıktığımda gördüklerime inanamadım. Bütün köşe başlarına ve kavşaklara tanklar konulmuştu. Ben bu son durumu Sayın Demirel’e izâh ettim. Vali Bahattin Güney’le görüşüyoruz, topu İl Emniyet Müdürüne atıyor. “Vali Bey, aklımızla alay etmeyin, biz devlet bürokrasisinde görev yaptık, milletvekilliği yaptık, emniyet müdürü, valinin emrindedir” dedim…
ANTALYA MİTİNGİ DARBECİLERİ KORKUTTU
Miting günü Sayın Demirel, kalabalık bir grupla birlikte Antalya’ya geldi. Ve Antalya’da vatandaşlar tarafından 50 metre uzunluğunda, 3 metre genişliğinde kırmızı halıyla karşılandı.
Vatandaş Demirel’e “devlet protokolü” uyguladı. Havaalanından Antalya içine 6 saatte gelebildi. Antalyalılar Demirel’i “Kurtar bizi Baba’ pankartlarıyla karşıladılar. Polis Demirel’in kortejinin önünü kesti. Polis müdürü, “Buradan ancak aracın geçişine müsaade ederiz” deyince Demirel, “Ben devletin gücüne bir şey demiyorum. Bu çocuklar emir kuludur” dedi. Orada otobüsün üzerine çıkarak bir konuşma yaptı. Tarihî bir konuşmaydı.
Bir kadın, “Korteji yarıp geçelim, kimse bize müdahale edemez” deyince, Demirel “Hanımefendi, ben devlet idaresinden geliyorum. Bu hareket bana yakışmaz. Eğer devlet benim geçmeme müsaade etmezse ben buradan geçmem” diye teskin etti.
Konuşmadan sonra Cumhuriyet Meydanına doğru ilerledik. Şarampol Meydanına vardığımızda bu defa polisler şiddet kullandılar. Dokunulmazlığı olan milletvekilleri müdahale edince polisler milletvekillerinin üzerine yürüdüler. Bu defa da halk polislerin üzerine hücum etti. Sayın Demirel vatandaşlara, “Eğer Allah’ınızı seviyorsanız polislere müdahale etmeyin” diye halkı sükûnete çağırıp ortalığı yatıştırdı. “Ben buradan kalacağım otele gidiyorum, herkes rahat olsun” dedi…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |