CHP:
Kim ne derse desin CHP’nin Antalya’da ikinci parti konumuna düşmesinin faturası genel başkan tarafından ilk olarak İl Başkanı Özer Ülken’e kesilecek. Çünkü, Ülken belediye başkanlarıyla iyi diyalog kuramadı. Başkanlar arasındaki buzları eritemedi. Bu da seçmeni partiden soğuttu. Teşkilatları çalıştıramadı. Bazı ilçe örgütleri, belediye başkanları milletvekili listesini beğenmediği için seçime asılmadı, bunlarla ilgili bir yaptırımda bulunamadı. Deniz Baykal’ın hazırladığı listede 6 ve 7’nci sırada bulunan Sevgi Doğan ve Alican Deveci Kepez’de beklenen heyecanı yaratmadı. Referandumdaki başarının salt CHP oylarıyla olmadığı ortaya çıktı. Muratpaşa ve Konyaaltı’nda beklenen oy gelmedi. CHP’de Aksu’da 3’ncü parti konumuna düştü. 5’nci sıradaki Arif Bulut’un sağ tandanslı olduğu izlenimi silinemedi. CHP’li seçmene kendisini ısındıramadı. Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen ve Muratpaşa İlçe Başkanı Ercan Erkan seçime gereği gibi asılması konusunda motive edilmedi. Yıldıray Sapan’ın listede olması her ikisinin motivasyonunu bozdu. Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek için de aynı durum geçerli. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ise AKP tarafından hedef tahtası yapıldı, yıpratılmak istenen isim oldu. AKP sürekli Akaydın üzerine oynadı, partisi ve Ülken yeteri kadar belediye başkanını sahiplenmedi. Sonuçta, Antalya’da AKP başarılı olmadı, CHP başarısız oldu.
Şimdi ne yapılmalı: İl Başkanı Özer Ülken gitmeli. Yerine daha dinamik, geçmişle takıntılı değil, gelecekle ilgilenen, vizyon sahibi biri il başkanı olmalı. Tüm teşkilatlarla barışık, dinamik bir yönetim oluşturacak il başkanı gelmeli. Tüm CHP’li belediye başkanları elele vermeli, birlik ve beraberlik tablosu çizmeli. Hedef: önümüzdeki yerel seçimler olarak belirlenmeli.
AKP:
İl Başkanı Mustafa Köse, genç biri olmasına rağmen, teşkilatta benimsendi, sevildi. Çok iyi bir kampanya götürdü. Bir bakan, bir parlamento başkanı ve eski bir büyükşehir belediye başkanı aday listesinde olmasına rağmen onların altında ezilmedi, ön plana çıkmayı başardı.
Teşkilattan iki ismin (Hüseyin Samani ve Gökçen Enç) listede olması avantajdı.
Menderes Türel gibi bir isim sürükleyici oldu, laik, demokratik kesime sempatik görünmek
açısından isabetli bir seçimdi. Büyükşehiri kaybetmenin mağduriyetini çok iyi kullandı. Akaydın üzerinden iyi prim topladı. İyi bir sırada olmasına rağmen, son sıradaki aday gibi çalıştı. Yerinde durmadı, sabah kahvaltıları, öğle yemekleri ve akşam dahil tüm gününü propagandaya ayırdı. Mevlüt Çavuşoğlu Avrupa Konseyi Parlamentosu Başkanlığı sıfatını iyi değerlendirdi. Üst düzey çalıştı. Patronlar düzeyinde kulisler yürüttü. Siyaseti iyi bilmesi ise avantajıydı.
Şimdi ne yapmalı: Bu il başkanı ile devam etmeli. Önümüzdeki yerel seçimlere hazırlanmalı. Muratpaşa ve Konyaaltı’nda hala ikinci parti durumunda olduğu için bu ilçelere yüklenmeli. Aksi halde merkezde bugün aldığı birinci parti konumunu kaybedebilir.
MHP:
İl Başkanı Adnan Kaya, bu seçimde pek varlık gösteremedi. Tunca Toskay, üçüncü dönemdir aday olmasına rağmen hep ithal aday olarak görüldü. Kaset olayına kadar örgüt ve küskünler çalışmadı. Kaset olayından sonra MHP kenetlendi ancak geçen seçim kadar oy alabildi. AKP’den istifa edip MHP’ye transfer olan üçüncü sıra adayı Yusuf Ziya İrbeç parti örgütünde sevilmedi. Örgüt, adaylara değil partiye ve misyonuna oy verdi. Antalya’da ağırlık olarak yaşayan Süleymancılar’ın MHP’ye destek vermesi ile geçen seçimdeki milletvekilliği sayısına ulaşabildi.
Şimdi ne yapmalı: Antalya’daki küskünleri bir araya getirmeli, parti teşkilatını birlik ve dirlik içinde göstermeli. Tunca Toskay, seçildikten sonra gittiği Ankara’da ‘Antalya’ demeli ve bu kenti sadece TBMM’ye giden köprü gibi görmemeli. Yusuf Ziya İrbeç, AKP görüşünden uzaklaştığına dair sert mesajlar vermeli, MHP’nin sadece tavanına değil tabanına da kendisini sevdirmeli.