Bu yazıyı okurken Eray Demirci’nin yerine kendinizi koymanızı rica ediyorum…
İnşaat ustası babanız Mehmet Demirci 2015 yılında 60 yaşındayken Antalya Araştırma Hastanesi’nde açık kalp ameliyatı oluyor.
Sonra memleketi Zonguldak’a gidiyor.
65 yaşındayken, yani ameliyattan 5 yıl sonra işine giderken fenalaşıyor.
Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi'ne kaldırılıyor. Bir damardan kan sızıntısı olduğu anlaşılıyor. Vücudu açıyorlar. Aort damarının arkasında bir önceki ameliyattan kalma yarım metre uzunluğunda gazlı bez bulunuyor.
Gazlı bezin zamanla aort damarını çürüttüğü ortaya çıkıyor. Mehmet Demirci yoğun bakımda yaşamını yitiriyor.
Evet, şimdi size soruyorum.
Bu talihsiz adamın oğlunun yerinde olsanız ne yaparsınız?..
Hemen Antalya’da ilk ameliyatı yapan doktorlar ve hastane hakkında şikayetçi olursunuz değil mi?..
Olursunuz ki, o gazlı bezi unutan sorumlu kimse cezalandırılsın, birileri de bundan ders alsın da bir daha bu hata başka hastalarda tekrarlanmasın… Hak hukuk yerini bulunca da ölen Mehmet Demirci’de mezarında rahat uyusun…
Eray Demirci da öyle yapıyor, bir avukat tutup cumhuriyet savcılığına başvuruyor, sorumluların bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyor.
Sonra ne oluyor biliyor musunuz?..
Antalya Valiliği, 3 Temmuz 2019'da bir karar alıp sorumlu doktor ve sağlık personeli hakkında soruşturma izni vermiyor.
Kanlı gazlı bezi damarın kenarında unutanlar, unuttuklarıyla kalsın istiyor.
Bu nasıl iştir?..
Eray Demirci sanki babasına küfreden, iğne batırırken canını acıtan, kanatan bir doktordan, kendileriyle ilgilenmeyen bir sağlık çalışanından eften füften bir meseleden şikayetçi oluyor?..
Ortada yitip giden bir can, sönen bir hayat, geride kalan acılı bir aile var beyler…
Ortada 30 santim değil, 40 santim değil, yarım metre kanlı bir bez duruyor…
Ortada katil gazlı bezin aort damarını çürüttüğüne ilişkin bir iddia var.
Ortada, Zonguldak’taki devlet üniversitenin doktorlarının bezin temas ettiği aort damarının dikiş tutmadığına ilişkin söylemi var.
Ortada vicdan var, insaf var, hak, hukuk adalet arayan bir oğul var, hatalı bir ameliyat yüzünden yitip gitmiş bir can var.
Bunlara rağmen, valilik olarak siz tutun, ‘Soruşturmaya gerek yok’ raporu verin.
Vatandaş, hakkını hukuku aramak için kime sığınacak?..
Adaleti nerede arayacak?..
Valilik, ortada kanlı delil dururken, ‘Hayır, soruşturma açtırmam’ nasıl diyebilir?..
Vatandaşa, “Masumun, garip gurebanın, hak gasbına uğrayanın sığınması gereken devlet bu mu?” nasıl dedirttirirsiniz…
Bir can göçüp gitmiş…
‘Soruşturma açtırmam’ diyerek sorumlular adaletin önüne neden çıkarılmak istenmez anlamak mümkün değil?..
Neyse ki, bu memlekette işleyen bir adalet mekanizması hala var… Konya Bölge İdare Mahkemesi, Eray Demirci’nin başvurusu üzerine Antalya Valiliği’nin 'Soruşturma izni verilmemesi' kararını kaldırıyor da, soruşturma başlıyor.
Aslında Antalya Valiliği’nin de kendi iç bünyesinde bir soruşturma yapması gerekiyor. Kanlı bez parçasının aldığı bir canın hakkını arayanların önünü kesen valilikteki o şahıs kimdir bilelim…
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|