İşte, Hıncal Uluç’un “Açıkta alkol!..” başlıklı yazısı;
ANTALYA'DA deniz kenarında bira içen iki gence polisin kestiği ceza gene ortalığı karıştırdı. Dün polisler hakkında soruşturma açıldığını da okudum..
Yanlış..
Açıkta, herkesin serbestçe gezip dolaştığı yerlerde alkollü içki göstere göstere içilmez.
Amerika'da da içilmez.. İngiltere'de de içilmez..
Demokrasinin, insan haklarının, laikliğin kalesi değil mi bu ülkeler..
Gidin de deneyin bakalım..
Bırak içmeyi, karşıdaki bakkaldan şişeyi alıp, açıkta evine götüremezsin. İlle bir kese kağıdına koyman lazım.. İçeceksen de kese kağıdını dikersin kafana, şişeyi değil..
Gittim.. Yaşadım.. Gördüm..
Bizim ülke terslikler ülkesi..
Televizyonda film seyretme zevkini kaybettik. Sigarayı göstermemek için zırt pırt ekrana gelen buzlanmalardan. Neymiş?. Çocuklar görür imrenirmiş..
Peki sigara yasağı yasasının getirdiği uygulama ne?. Herkes sokakta fosur fosur sigara içiyor.. Öğretmenler okul bahçesinde, teneffüste.. Çünkü, kapalı yerde gizli içmek yasak, artık!.
Bütün sokaklar kül tablası oldu. Her yer izmarit dolu. Görüntü de leş, izmaritin yaydığı koku da.. Canlısı serbest. Hatta yasa gereği. Ama filmi yasak.. Buyrun burdan yakın..
Yok canım, sigarayı değil, kafayı..