"YEMEK YEMEK ACIMI HAFİFLETİYORDU"
Evlendikten sonra kilo almaya başlayan Cantürk, hamile kalınca doğal olarak kilosu arttı. Ancak daha sonra acı bir olay yaşayan, bebeğini kaybeden Mine Cantürk hayatında hiç görmediği bir kiloya çıkmıştı. 44 bedene kadar çıkan ve 160 cm boyunda olan Cantürk, diyet yapması gerektiğine nasıl karar verdiğini, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Annem ve babam kilolu olmasına rağmen çelimsiz diye tabir edilen çocukluk dönemim oldu. Aslında yemek yemeyen biri değildim. Hatta hayatım boyunca her türlü sevinci ve üzüntüyü yemek yemekle karşılayan biri oldum. Yemek yemek mutluluğumu katlayan, acımı hafifleten bir etmendi. Evlenene kadar kilo sıkıntısı nedir bilmiyordum. 2010 yılında evlendiğimde düzenli anne yemeği yerine, canımın istediği her şeyi tüketiyordum. Hatta karbonhidrat aşığı bir insandım diyebilirim. Hamur işi olmadan gün geçiremiyordum. Yemek düzenimin değişmesinin yanı sıra uyku düzenimin değişmesi, uzayan mesai saatleri, ev işleri derken tartı 70 kiloyu gösteriyordu. 2012 yılında gebelik dönemi ile birlikte 80 kiloya kadar çıktım. 2013 yılında bebeğimi kaybetmemle psikolojik etmenler baş gösterdi ve ben kendimi tabaklar dolusu yemeğe verdim. Yemek yedikçe rahatladığımı düşünüp kendimi kandırıyordum. Zaten yavaş yavaş doyma duygusunu yitirdim. Kendi başıma diyet denemelerim hep sonuçsuz kaldı."
80 KİLODAN 50 KİLOYA DÜŞTÜ
Daha sonra diyetisyen arayışına maruz kalan Mine Cantürk yaşadığı süreci anlattı: "İnternette diyetisyen Serkan Tutar'a rastladım. Elimdeki son dilim pizza ile telefon açıp randevu aldığımı hatırlıyorum. Daha sonrasında ise Serkan Bey beni dahiliye uzmanına yönlendirdi ki kilo vermemi yavaşlatan veya kilo almama neden olan tetkikleri incelemek için. Hiçbir sıkıntım yoktu. Çünkü aldığım kilonun temel sebebi psikolojik etmenlerdi. Düzenli olarak diyet takibi sürecimde zorluklarla da karşılaşmadım değil. İnsanız ve canınız elbet bazı şeyleri istiyor. Bu dönemde istediğim besinlerden ne kadar tüketmem gerektiğini ve ertesi günü neler yapmam gerektiğini öğrendim. Son zamanlarda ara öğün yapmayın diye medyada uzmanlar uyarsa da ben ara öğün yapmadığımda bir sonraki öğünde daha çok besin tüketiyordum. Bu nedenle ara öğünlerimi hiç ihmal etmedim. Ayrıca dönemsel mağazalara gidip kıyafet denedim. Hattaki en büyük hazlardan birisi de bir bayanın istediği kıyafeti almasıdır. Hatta mağaza çalışanının 'o beden size olmaz bir beden küçüğünü getireyim' demesinin beni bu kadar mutlu edeceğini düşünmemiştim. Sonuç olarak 80 kilo başladığım bu yolculuk 50 kilo olarak bitti. Ve ben artık 34 beden kıyafet giyiyorum."
"BİRÇOK İNSANIN KİLO ALMA NEDENİ PSİKOLOJİK"
Kilo vermede en önemli sürecin psikolojik olduğunu belirten beslenme uzmanı ve diyetisyen Serkan Tutar da şöyle konuştu:
"Birçok insanın kilo almasının temelinde bir dönem yaşanan psikolojik etmenler yatıyor. Daha sonrasında ise kilonuz ve bedeniniz ile ilgili kendinize olan güven kaybınız, denemelerinizin başarısız olması sizi iyice uçuruma itiyor. İlk olarak kendinizin bu işi yapacağına inanmalı ve bu yolda önünüzde aksaklıkların çıkacağını unutmamalısınız. Günümüzde birçok insan kilo konusunda sıkıntısı olmasına karşın artık çabalamaktan bıkmış durumda. Defalarca alınıp verilen kilolar tekrar tekrar denemeler sonucu başarısızlıklar sizde de kilonu kabullenme sürecine getirdi ise bu işi yapılması gereken bir proje gibi görmeden yaşam tarzına döndürmeniz gereklidir. Bu beslenme tarzını yaşam tarzı olarak benimsediğinizde kilonuzu rahatlıkla korursunuz. Ayrıca istediğiniz bir besini tükettiğinde bunu nasıl toparlaması gerektiğini de bilmektedir. Zaten asıl edinilmesi gereken alışkanlıkta budur."
Buse ÖZEL/İSTANBUL, (DHA)