Wuppertal Emniyet Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aleksander Kresta olayda bir kundaklama ihtimalinin bulunmadığını söyledi.
Almanya'da işçi olarak çalışan Eyüp Gür'ün eşi ve iki çocuğuyla Wuppertal'da iki yıldır oturdukları 4 katlı binanın üçüncü katındaki dairelerinde, sabah saatlerinde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yüz yıldan daha eski olduğu belirtilen, tabanları tahta ve gazla ısınan binadaki yangınla alevler kısa sürede tüm daireyi kapladı. Ailenin feryatlarına uyanan komşularının tüm çabaları evi saran alevler nedeniyle sonuçsuz kaldı. Eyüp Gür güçlükle daireden çıkabilirken, eşi çocukları ise alevler arasında kaldı. Ağır yaralı Eyüp Gür helikopterle Dortmund'da özel bir yanık kliniğine götürüldü. Eyüp Gür'ün sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.
Olay yerine gelen itfaiye ekipleri alevlere müdahale ederken, yanan dairenin üstünde oturan yaşlı çift ise itfaiye merdivenleriyle kurtarıldı. Yangın söndürüldükten sonra Hatice Gür ile kızları Elif ve Esma"nın kömürleşmiş cesetleri bulundu.
Wuppertal Emniyet Müdürlüğü Basın Sözcüsü Aleksander Kresta yaptığı açıklamada, olayda bir kundaklama ihtimalinin bulunmadığını söyledi. Sözcü, itfaiyenin olay yerine intikal ettiğinde çocukların kömürleşmiş vaziyetteki cesetleriyle karşılaştıklarını belirterek, “Uzmanlar araştırmalarını sürdürüyorlar. Spekülasyona meydan vermemek için detaylı bir araştırma yapıyoruz. Kundaklama ihtimali görünmüyor. Ama asıl neden henüz belirlenemedi" diye konuştu.
BAŞKONSOLOS OLAY YERİNE GELDİ
Yangın haberini aldıktan sonra olay yerine gelen Düsseldorf Başkonsolosu Fırat Sunel, Wuppertal Anakent Belediye Başkanı Peter Jung ile birlikte olayda yakınlarını kaybedenlerin toplandığı binaya geçti. Burada Gür ailesinin akrabalarına taziyede bulunan Sunel, itfaiye ve polis yetkililerinde de yangınla ilgili bilgi aldı. Sunel yaptığı açıklamada, "Olaydan dolayı son derece üzgünüz. Araştırmalar yapılıyor. Yetkililer ilgileniyorlar. Şu anda bir şey söylemek için çok erken" dedi.
YARDIMA KOŞTU AMA KURTARAMADI
Yanan binanın karşısındaki apartmanda oturan İsmail Ayyıldız aileye yardıma koştuğunu belirterek, dehşet anlarını şöyle anlattı:
"Aile Gedizli, hemşehrimdi. Dün gece geç yattım. Sabah, Türkçe imdat sesleri ve çığlıklar duydum. Rüya gördüğümü sandım. Dışarıya baktım, bu sırada dumanları gördüm. Komşumuz Hatice Gür bağırıyordu. Sakin olmasını ve yardım çağıracağımı söyledim. Bunun üzerine sustu. Bu sırada kadının saçları tutuştu. Çocukların ellerini gördüm. Hemen binaya koştum. Bir Alman da yardıma koştu. Zillere bastım, kapıyı komşular açtı. Onların durumdan haber yoktu. Üst kata koştuk. Daire kapısında Eyüp'ü gördüm. Feci şekilde yanmıştı. Şok halinde bağırıyordu. Yangın duvarları ve kapıları kaplamıştı. Kadın ve çocuklar içeride odadaydı. İçeriye girmek mümkün değildi. Denedik ama olmadı. Bir boşluk görsek içeri dalacaktık. Fakat yangın tüm daireyi sarmıştı. Hiçbir şey yapamadık. Hala olayın şokundayım. Çok acı bir olay. Bir kadın ve çocukların çığlıklarını duyarak, göz göre ölmeleri beni derinden etkiledi. Dehşeti hala yaşıyorum. Sesleri hala kulaklarımda" dedi.