Türkiye 50 yıldır bölücü terörle, yüksek enflasyonla, IMF dayatması acı reçetelerle, siyaset duayeni liderlerin hegemonyası ile sıkı yönetim uygulamaları, muhtıra ve darbelerle öylesine içli dışlı oldu ki, hemen her konuda en ağır yaptırımlara bağışıklık kazandı.
Türk halkı çok ağır darbeler yedi, hor görüldü, incindi. Çok travmalar geçirdi, direndi, ayakta dik kaldı. Her seferinde bir badireden daha güçlü çıkmasını bildi.
Soğanın kilosu 30 lirayken sandığa giden seçmenin tercihiyle bugünleri yaşıyoruz.
DÜNYA BİZİ KISKANIYOR
2021 yılının Eylül ayında faiz yüzde 18'den işlem görürken, doların fiyatı 8 lira 50 kuruştu. 22 ay sonra faiz yüzde 17,5 olurken, dolar 27 lirada. Dış güçler bir film çeviriyor olmalı.
Sokakta satılan simitin fiyatı 10 lira oldu. Havalimanında simit yemek isterseniz 200 lira veriyorsunuz. Cam şişede su içmeye kalkarsanız 2 bardağı 80 lira. Dünya bizi kıskanıyor, çünkü onlar bizim kadar bonkör değil.
Benzine, mazota her gün fiyat ayarlaması oluyor. 27 Temmuz'da birileri kontak kapama ve korna çalma eylemi yapacak. Hiç etkili olacağını sanmıyorum. Herkes zamları kanıksamış gibi davranıyor. Son bir ayda benzinin fiyatı yüzde 50 arttı tepki gösteren olmadı.
HALKIN SESİ ÇIKMIYOR
Emekli maaşlarına sözde zam yapıldı, gerçekte zam olmadı. 7 bin 500 lira alan emekliler yüzde 25 artış sözüne rağmen, yine aynı parayı alıyor. En ufak bir tepki, yakınma yok. Bir ay boyunca 3 öğün çayla simide talim etseler, o para yetmez. Bu durumda yapılacak bir şeyleri de yok.
Türkiye Odalar Borsalar Birliği velilerine göre son 6 ayda 10 bin şirket kapanırken, işsiz ordusu attı. Devletin elindeki 120 bin makam aracını kısıtlayan yok. Pasaport, ehliyet, nüfus kartları zamlanıyor, her türlü vergi artıyor, vatandaşın sesi çıkmıyor.
TOPLUMDAN BEKLENEN
Türkiye'de 32 milyon 150 bin kişi yoksulluk sınırı altında bulunuyor. 51 milyon 600 bin kişi açlık sınırının altında yaşıyor. Borçlarını ödemeyen 3 milyon 840 bin kişi bankaların kara listesinde yer alıyor. 38 milyon 565 bin kişinin bankalara kredi borcu bulunuyor.
Muhalefet partileri ortada yok. Sivil toplum kuruluşları ne yapıyor, bilinmiyor. Medya baskılanmış susuyor. İktidar kimi kovit salgını bahanesiyle. kimi yıkımdan 6 ay sonra aklına gelen depremi gerekçe gösteriyor, boş bulduğu meydanda istediği gibi at oynatıyor. Gabar'da bulunan petrol, Karadeniz'den çıkan doğalgaz yetersiz kalıyor.
Böylesine ezilen, köle pozisyonuna getirilen bir toplumdan ne beklenir ki? Alan razı, veren razı.
.........
Okurlarıma not:
Sağlık sorunlarım nedeniyle, uzun süren tedavim sürecinde gösterdiğiniz ilgiye çok teşekkür ediyorum.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |