GÖRMEZLER, GÖREMEZLER
Her şeyi, herkesten iyi bilenler, (!) AKP iktidarını öve öve inandırıcılıklarını yitiriyorlar. Geçenlerde bunlardan biri AKP’nin icraatlarını eleştirenleri aşağılayarak, iktidarın başarılarını sıralıyordu.
“Gazetecilik muhalif olmaktır” denir ya bunlar sadece AKP karşıtlarına muhaliftir. Bunların köşelerinde sadece, “Bizimkiler neylerse, güzel eyler” mantığı egemendir. Onların hırsızı da, evrakta sahtecilik yapanı da, görevi kötüye kullananı da, çete oluşturanı da yoktur. İnanırsan kendileri de dahil hepsi dürüstlük abidesi, hiç yamukları yok.
Çok övündükleri sağlıkta yaptıkları reformların iyi yanlarını gösteriyorlar. Geçenlerde yaşadığım iki olayla yanıtlamak istiyorum.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne iş kazasıyla kolu kesilen bir işçi saat 16:00’da acil servise götürülüyor. Doktor müdahalesi olmadan gece saat 22:30’a kadar acil serviste bekletiliyor. Beni aradılar, ‘tanıdığınız varsa, devreye girsin’ diye.
Üniversiteden yardımcı olmak isteyen yetkili, gece 23:00’te, üç doktorun üçünün de ameliyatta olduğunu, ne zaman çıkacaklarının belli olmadığını, ameliyat sonrası hastaya bakılıp, bakılmayacağını da bilmediğini söyledi. 7 saat kolu kesik halde, neden müdahale edilmediğini bilmeden bekleyen hasta yakınlarına hastayı başka bir yere götürmelerini söyleyebildim ancak.
Her şeyi, herkesten iyi bilenler bunu yazmazlar, yazamalar.
Yine bürodan bir arkadaşımız midesinden rahatsızdı. Bu mesleğin eskileri teşhisi koymuştu: Gastrit. Ama yine de bir 'özel hastane'ye gitti. Muayene ücreti 12 TL verdi. Çok iyi. Sonra…
Sonrası gelsin ultrason, gitsin kan ve idrar tahlilleri. Ek ödeme 150 TL.
İşte sağlık hizmeti. Varsa paran, hizmet var. Yoksa…
Onu, yazamazlar.
Sormak gerek, Devlet Planlama Teşkilatı ve Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine göre 1.4 milyonu işçi statüsünde olan 3.7 milyon Türk yurt dışında yaşıyor. Tamamına yakını Avrupa ülkeleri olmak üzere, 1.5 milyon Türk başka ülke vatandaşlığına geçmiş durumda.
Gururlarından dolayı mı geçtiler başka ülke vatandaşlığına.
Her şeyi bilenler yazmazlar, yazamazlar.
Türk-İş tarafından 24 yıldan bu yana her ay düzenli olarak yapılan, çalışanların geçim koşullarının araştırıldığı, ‘AÇLIK VE YOKSULLUK SINIRI ARAŞTIRMASI’nın eylül sonuçlarına göre; 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 902 lira 41 kuruş, yoksulluk sınırı da 2 bin 939 lira 45 kuruştur.
Her şeyi bilen bu baylar, kuruş hesabı yapamazlar, bunları yazamazlar…
Onlar “Kişi başı milli gelir 2001’de 2 bin 500 dolardı, 2010’da 10 bin 79 dolara çıktı” diye yazıyorlar.
Ama;
- İcradaki dosya sayısı 10 milyon adetten, 17 milyon adete çıktı.
- 1 kilogram dana etinin fiyatı 9 liradan, 26 liraya yükseldi.
- Cumhuriyet tarihinde ilk kez kurbanlık hayvan ithalatı da bu dönemde yapıldı.
- Hayvancılık sektörü 1980’den sonra en büyük çöküşü son iki yılda yaşadı.
- Türkiye son 8 yılda, dünyanın en büyük pamuk ithalatçısı oldu.
Her şeyi bilen bu baylar bunları göremez, yazamazlar.
Muhalefetin belediyelerini topa tutmayı bilirler de, AKP’li belediye başkanı hakkında yazı yazan Nevşehir’deki bir gazeteci ‘MESLEKTEN MEN’ cezasına çarptırılırken, her şeyi bilen bu baylar üç maymunu oynarlar.
Türban eylemi için sayfalarını, köşelerini poligona çevirenler, harçların yüksekliğini protesto eden pankart taşıdıkları için 1.5 yıldır tutuklu olan gençleri,
her şeyi bilen bu baylar görmezler, göremezler.
İyi bir hafta geçirmeniz dileğiyle…