Adaylıkta finişe doğru

ATATÜRK ONU SEVMİŞTİ

Akdeniz Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile Antalya Il Müftülüğü, Cuma günü ‘Ali Himmet Berkî Sempozyumu’ düzenliyor.

Birkaç gün önce, Ali Himmet Berki’nin ailesi adına Ömer Berki aradı, sempozyumu haber verdi ve davet etti.

Sempozyumda, 10’u aşkın profesör, bir o kadar doçent ve bir o kadar da araştırma görevlisi, 1882-1976 yılları arasında yaşamış, kadılık, hakimlik, avukatlık yapmış Ali Himmet Berkî’nin hayatını, yaptığı işleri anlatacaklarmış…

Ömer Berki arayana kadar adına sempozyum düzenlenen bu şahıs kimdir, necidir bir bilgim yoktu.

Kısa bir araştırmadan sonra şöyle bir not buldum ve sizinle paylaşmak istedim.

Cumhuriyetin ilk yıllarıdır…

Anadolu’nun şirin kasabalarından İnebolu’da bir vatandaş, arazi ihtilafı yüzünden devlete ters düşer. Mahkemeye başvurur. Haklı çıkar.

Mahkeme hakimi, vatandaşın uğradığı haksızlığın giderilmesi yönünde karar verir.

Ama aradan günler, aylar geçmesine rağmen vatandaş, devletten alacağını, bir türlü tahsil edemez.

O günün Mal Müdürlüğü, bugünün defterdarlığı ödeme yapmak için nazlanır. Bugün git, yarın gel felsefesi uygulanır.

Vatandaş artık bıkar. Mahkeme kararını alıp, hakimin huzuruna çıkar ve “Hakim bey al bu kararının sıkıp suyunu iç. Sen benim haklı olduğuma karar verdin ama mal müdürü bu kararı hiçe saydı. Ödeme yapmıyor” diye sitemde bulunur.

Hakim şöyle bir vatandaşa bakar. Ve hemen “katip”e, “daktiloya bir boş kağıt tak” der.

Vatandaşın ağzından şikayet dilekçesini yazdırır, altını imzalatır, arkasından da hakim olarak kararını alır.

Sonra da yanına icra memurunu alıp, Mal Müdürlüğü’ne, mahkeme kararı gereği “haciz uygular” ve kapıya “kilit” vurdurur.

Ertesi sabah Mal Müdürlüğü elemanları gelip bakarlar ki, kapıda “haciz” mührü vardır.

Hayret ve şaşkınlık yaratacak bir durum.

Devletin mahkemesi, devletin Mal Müdürlüğü’ne “haciz” uygulamış. Kararın sonunda da şöyle denmiş: “Devlet haciz edilemez, ama devlet varsa.”

İnebolu’nun genç hakimi, adaletini kullanmış ve ilk görevi vatandaşı korumak olan devleti haczetmiş.Cumhuriyet’in ilk yıllarında böyle bir karar alma cesaretini göstermiş.

Sonrası mı, elbette olay Ankara’ya ulaşır. Bir hukuk tartışması başlar. Daha doğrusu “yorum” kargaşası yaşanır.

Konu Atatürk’e kadar gider. Ve Ulu Önder, ünlü “akşam sofra’larından birisinde olayı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkut’a açar. Düşüncesini almak ister. Bozkurt, “Efendim olay genç bir hakimin acemice kararı, gereğini yapıyoruz”der.

Bunun üzerine büyük Atatürk, en ince detayına kadar incelediği dosyayı bildiğinden, “Esat, ben senin yerinde olsam, o genç hakimi Ankara’ya alıp, Üst Mahkeme’nin başına getirirdim. Doğru bir karar vermiş. Kendisini ödüllendirmemiz gerekir” diye düşüncesini belirtir. Dediği de yapılır. İnebolu Hakimi’nin kim olduğuna gelince; göreviyle birlikte yükselen ve ünü uluslararası alana yayılan Ali Himmet Berki’den başkası değildir.

Ben Ali Himmet Berki’nin bu tavrını sevdim, gerisini bilmem. İlgi duyanlar 23 Kasım 2018 Cuma günü saat 10.00’da Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda sempozyuma gidebilir.

***          ***       ***

DEVRİM KÖK ESKİDEN ÜLKÜCÜ MÜYDÜ?

CHP eski Milletvekili, eski il başkanı, eski gençlik kolları başkanı Devrim Kök’ün Ak Parti ile flört ettiği dedikodusunu Gün Haber’den okuyan amcası Necati Kök beni aradı;

“Ya doğru mu bu?.. Ak Parti’den aday mı olmak istiyormuş?” diye sordu.

Daha, ‘Bu kulis haber, kesin diye birey yok’ demeden yeğenine saydırdı da saydırdı. Necati Kök’ü tanıyanlar onun iyi bir solcu, iyi CHP’li olduğunu bilir.Tabi Devrim Kök ile ilgili ne dediğinin hepsini buradan yazacak değilim. “Bip”li yerleri ayıklayıp konuşmasından geri kalanlar olarak şunları aktarabilirim.

“Ben tahmin etmiştim zaten bunun bu noktaya geleceğini de ilişiğimi kesmiştim uzun zaman süre önce… Artık kimse bana, ‘Bak yeğenin AKP ile flört ediyormuş’ diye yakınamaz. Yahu ‘Devrim’ ismini de ben koymuştum. Koyduğuma da bin pişmanım… Bu gençken arabasında kaç kere 3 hilalli parti bayrağını bulmuştum. Ben olmasam ülkücü olacaktı.”

Anlaşılan Devrim Kök eğer Ak Parti’den aday gösterilirse, Cumhur İttifakı’na da aykırı durmayacak. Amcasının dediğine göre, CHP’li olmadan çok önce MHP’ye gönül vermiş. Ak Parti’ye de kaydını yaptırırsa ittifak adaylığı şablonuna ‘Cuk’ diye oturur mübarek…

***          ***       ***

DÖŞEMEALTI’NDA SİYASET…

Döşemealtı'nda oturuyorum...

Ben taşındığımda belediye Ak Partili’ydi… Nurettin Tursun oturuyordu koltukta… Sonra siyasi dengeler değişti, Döşemealtı’ndaki yerel mal, mülk, güç sahipleri onu istemedi, CHP’li Turgay Genç’e destek çıktılar.

Neyse, ben de oturduğum bölgedir, kimler adaydır, kimler değildir merak edip havayı şöyle bir kokladım.

Önce Konyaaltı için yoklama çeken Turgay Genç için şimdiler de Döşemealtı’na razı oldu diyorlar. Ama, genel merkez bu yeni duruma razı olacak mı bilen yok.

CHP’de onun önünde çıkan isim de yok…

Tabi her şey yine o yerel para pul, mal, mülk, güç ve toprak ağalarının eline kalmış.

Her an, ‘Turgay’ değil de, ‘Şu’ diyebilirler.

MHP’nin şansı var mı?..

Yok…

İyi Parti?..

Sanmam…

Saadet Partisi aday adayları bir araya gelmiş poz vermişler ama şansları sıfır…

Geriye kalıyor Ak Parti…

8-9 aday var diyorlar…

Tümünün ismini bir arada söyleyeni duymadım ama Nurettin Tursun bilinen bir isim olduğundan aklımda o kalmış.

Tursun, belediye bakanlığının ardından kapanana kadar da koordinasyon merkezinin de başındaydı…

Tanınırlık, tecrübe, bilgi, birikim açısından bana göre diğer isimlerden bir adım önde görünüyor.

Ak Parti’nin yaptırdığı yoklamada da en yakın rakibine de yüzde 30 fark atmış olabileceği söyleniyor.

Tüm bunlara bakıp, ben aday Nurettin Tursun olabilir diyorum.

Ama Ak Parti bu…

Son anda ters köşe yapabilir.