Kimse fark etmedi. Bir illüzyon gibi geldi geçti. En gözü açıklar bile olan biteni kaçırdı. Geçen hafta İstanbul Maltepe'de yapılan "hak, hukuk, adalet" mitingi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk işaret fişeğidir.
CHP İstanbul il başkanı hakkında Yargıtay'ın verdiği mahkumiyet kararına, kitlelerin tepkisi seçim atmosferine ilk adımdır. CHP öncülüğünde hazırlanan miting alanı ile sahne ve kürsüde, ne partinin amblemi, ne adı, ne görseli vardı. Çok görkemli boyutta, bir o kadar sade ve iki renk yapılan sahne düzeninde Kemal Kılıçdaroğlu'nun kollarını açmış(seçmeni kucaklayan görüntü) bir portresi, 'milletin sesi' yazısı ve Kılıçdaroğlu imzası vardı. 6 partinin katıldığı millet ittifakının adayı aslında o gün orada açıklandı. Kimse fark etmedi, anlamadı, duymadı, görmedi. Halkın, özellikle CHP dışındaki seçmenlerin gözünde bir lider sahneye çıktı. Evet, CHP örgütlerinden otobüslerle, minibüslerle, deniz motorları ile topluca gelenler oldu. İlginç olan CHP flaması yoktu. CHP'nin parti programında yer alan sloganlar yoktu. İnsanların ellerinde sadece bayraklar vardı.
BİR MANİFESTO AÇIKLADI
Kılıçdaroğlu konuşmasında, bir anlamda 'Manifesto' açıkladı. Türkiye'nin genel durumundan söz etti. Bu durumdan kurtuluş için yapılması gerekenleri anlattı. Partinin geçmişteki hatalarını kabul etti. Seçmene ılımlı olduğu kadar, rakibine, AK Parti'ye, onun liderine karşı çok sert söylemler dile getirdi.
"Bize katılın" çağrısı yaptığında, toplumun her kesimindeki tepkilerin bir anlamda sesi oldu. Parti rozeti ile değil, genel başkan sıfatıyla değil(konuşmasında bir vatandaş olarak dedi) partideki sözleriyle değil, ılımlı, nazik, kibar bir lider görüntüsü çizdi. Kavgacı bir dil kullanmadı. İktidardan, çetelerden, mafyadan, taraflı yargıdan, yandaş kamu görevlilerinden hesap soracağını üstüne basarak anlatırken sert bir lider olduğunu gösterdi.
ALEVİ SOYUNDAN GELİYOR
Kılıçdaroğlu kürsüde toplumdaki tüm muhalif grupların söylemlerine yer verdi. Birlik olmaya, güçleri toplamaya, safları sıkılaştırmaya davet etti. Partili olanları da kararsızları da yanına çağırdı.
Ne demedi? "Ben Cumhurbaşkanı adayıyım" demedi. Bu güne kadar güvenilir insan portresi çizen Kılıçdaroğlu'nun karşı taraf için olumsuz notu Alevi olmasıdır. Nasıl bir Alevi soyundan geldiğini, yüzyıllar boyu dedelerinin "ocak"tan Türkmen/ Alevi kültürü ile yetiştiğini, Sünni seçmenlere çok iyi anlatması gerekir.
Bana göre, Kılıçdaroğlu "milletin sesi" olarak adaydır. Bu kararını resmen açıklamasa da sürpriz yaparak bir adım öne geçti. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi isimlerin dile getirildiği Meral Akşener'in Başbakanlık koltuğuna talip olduğu bir ortamda Kılıçdaroğlu'nun milletin sesi olması yadırganacaktır. Türk toplumunun ve çoğunluğu genç seçmenin önceliği bugün şikayet ettiği yöneticilerden kurtulmaktır.
GELİYOR GELMEKTE OLAN
Devlet tecrübesi, CHP'nin son seçimlerde özellikle Büyükşehir Belediyelerini kazanmasındaki başarısı, Ankara- İstanbul yürüyüşü ve beş partinin liderini bir ittifakta buluşturması Kılıçdaroğlu'nu milletin sesi kürsüsünde aday konumuna getirdi. Bu noktadan sonra geri adım atamaz. Resmen adaylığını açıklamasa da yola çıktı.
Türkiye için büyük bir yürüyüşün ayak seslerini duyduk. "Geliyor gelmekte olan" dedi. Bu söz bir slogan gibi dile dolandı. Kılıçdaroğlu bu kez yürümüyor, başkanlığa koşuyor. Uzun zamanda önüne çok engeller çıkacaktır, çıkarılacaktır. Bu zorlu süreçte yorgun, aç, işsiz, yoksul halkın tam desteği çok önemlidir.
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|