Antalya'da 'Kapalı Yol' olarak bilinen Kazım Özalp Caddesi'nde, Saat Kulesi yakınında 200 yıllık tarihe sahip Zincirli Han'da 4 metrekarelik ahşap kulübedeki 'berber', küçüklüğüyle, duvarına asılı aynası ve koltuğuyla dikkati çekiyor. İki tarafı han duvarından oluşan etrafı tahta pencerelerle çevrili begonvil çiçekleri arasındaki ahşap kulübe, 45 yıldır berber Vedat Çakıl'ın ekmek teknesi oldu. Antalya'nın en yaşlı berberleri arasında yer alan 70 yaşındaki Çakıl, kulübesindeki tek koltukta müşterilerini yıllardır tıraş ederek hem zanaatını yapıyor hem de geçimini sağlıyor.
ESKİMEYEN AYNA KARŞISINDA SİNEK KAYDI TIRAŞ
Ahilik kültürünün egemen olduğu Zincirli Han'da bir restoranın yanında yer alan dükkanına her sabah erken saatte gelerek, berberin içerisini temizleyen Çakıl, duvarda asılı takvimden geçen günün yaprağını koparıp çekmecesine koyduktan sonra mesaisine başlıyor. Tarihi handaki 'berber'de 45 yıl önce açıldığı gün kullanımına başlanan koltuğa oturup, eskimeyen aynanın karşısında geçmişteki dostlukların yeniden hatırlandığı sohbetle geçen tıraşların ardından Çakıl, gün sonunda evine huzurla gitmenin gururunu yaşıyor.
'GENÇLER SAÇ TASARIMCISI, BEN BERBER KALDIM'
Geçmişte tarihi hana konaklama ya da alışveriş için gelenlerin uğrak yeri olan berber dükkanı, zamanında tüccarından, amelesine, Yeşilçam'ın sinema yıldızlarından, kentin önemli iş insanlarına her yaştan kesimin uğrak yeri olma özelliğini günümüzde de nostaljik görünümüyle sürdürüyor. Genellikle uzun yıllardır müşterisi olan kişilerin saç ve sakal kesimini yapan Çakıl'a hanı ziyarete gelen turistler de ilgi gösteriyor. Çocukluğunda ustasından öğrendiği zanaatıyla 4 metrekarelik kulübesindeki tek koltuklu berberde geçimini sağlayıp, evlenen, iki çocuğunu üniversitede okutan, emekli olduktan sonra da mesleğine devam eden Çakıl, "Ben klasik tıraş yapıyorum. Klasik tıraşa önem verenler geliyor. Gençlerin yeni modasına ben ayak uyduramadım. Berber olarak kaldım. Gençler artık kuaförlüğü de aşıp, saç tasarımcısı olarak adlandırılıyor. Biz de artık gençlere bıraktık. Genellikle yaşıtlarımı tıraş ediyorum" sözleriyle geçen onca yılını özetledi.
'ELİM, AYAĞIM TUTTUKÇA DEVAM EDECEĞİM'
Penceresinde küçük 'berber' yazısı bulunan kulübesine zanaatına adadığı yaşamını anlatan Çakıl, şunları söyledi:
"1975'te 4 metrekarelik berber haneyi açtım. O zaman işlerim çok iyiydi, müşteri kuyruk oluşturur sırada beklerdi. Kazandıklarımla çocuklarımı okutup evlendirdim, şu anda torunlarımı seviyorum. Eskiden her kesimden müşterilerim vardı. Herkes birbirini tanırdı. Şimdi şehir büyüdü, eskisi gibi olmasa da müşterilerim var. Antalya'ya gelince ziyaretime gelen eski müşterilerim de oluyor. Berber haneyi bırakamıyorum. Uzun yıllardır müşterilerim var. Şimdi emekliyim ama boş duramıyorum. Elim, ayağım tuttukça zanaatıma devam edeceğim. Evde boş oturamam. Pandemi sürecinde berber kapalı olduğu 3 ay evde sıkıntıdan patladım. Burası hem meşguliyet hem ticaret hem ziyaret gibi. İşimizi az da olsa yapıyoruz."
UNUTULAN GELENEK, HEDİYELİK KESİM
Geçmişte 'hediyelik' olarak adlandırılan çocukların ilk saçı, sünnet saçı, asker ve damat tıraşı ile hacı kesimlerinin yapıldığını anlatan Çakıl, berberlerdeki bu geleneğin zamanla unutulup, mazide kaldığını dile getirdi. Hediyelik olarak adlandırılan tıraşlarda, iki kişilik ücret ödendiğini ve tıraş yaptıranların gömlek gibi bazı hediyeler verdiklerini aktaran Çakıl, bu gelenekten günümüzde zaman zaman damat tıraşında hatırlandığını söyledi.
Tolga YILDIRIM- Semih ERSÖZLER/ANTALYA, (DHA)
|
|
Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır. Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım. |