Silivri’deki 196 sanıklı Balyoz davasında 163 sanık hakkında tutuklanma kararı verilmesi üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Üstünlerin hukuku oluşturuluyor . Güçlülerin hukuku oluşturuluyor . Aileler perişan ediliyor şu anda. Dolayısıyla bizim, yargılama süreci objektif olduğu sürece buna saygımız var. Ama yargılama süreci siyasallaştığı sürece de bundan kaygımız var” dedi.
Bu sabah İstanbul’dan Adana’ya giden Kemal Kılıçdaroğlu hareketinden önce Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin bu konudaki sorularını cevaplandırdı ve şöyle konuştu :
“Referandum süreci içerisinde, anayasa oylamaları sırasında, yargının siyasallaşmasının doğurabileceği tehlikeleri bütün ayrıntılarıyla anlatmaya çalışmıştım. Ve kararın çoğu kez siyasal mekanizmalar tarafından alınacağını yargının da alınan bu kararları yargı kararı imiş gibi onaylayacağını ve ortaya çıkacak böyle bir durumun da Türkiye’de demokrasi ve özgürlükler açısından son derece büyük risk oluşturacağını ifade etmiştim. Yaptığım başka değerlendirmelerde de aynı sonuca yine ulaşmıştık.
İşin gerçeği şu: Yargı siyasallaştığı ölçüde Türkiye bedel ödeyecektir. İnsanlar bedel ödeyecektir. Biz isteriz ki yargı siyasallaşmasın insanlar oraya kendileri geldiler. Deliller toplandıysa tutuklanmalarına gerek yok ama deliller toplanmadığı ve gerçekten ciddi bulgular varsa o zaman bu konuda kamuoyunu tatmin edici açıklama yapmaları gerekiyor. Yargının siyasallaşmasından duyduğumuz endişe şu değerli arkadaşlar:
Bu davanın siyasallaştığı ta başından beri belliydi. Sayın başbakan bu davanın savcısı olduğunu defalarca ifade etmişti. Bakınız bir ‘Deniz Feneri’ davası var. Daha dava bile açılmadı. Deniz Feneri olayı var. İki yıldan fazla süre geçti ne oldu bu Deniz Feneri’ne hala sorarız. Sonuçlandı mı, sonuçlanmadı mı, ne oldu? Almanya’da yargılandılar Almanya’da mahkum oldular. Faillerin Türkiye’de olduğu söylendi. Ama hiç kimse bir şey yapmıyor. Herkes yine elini kolunu sallayarak geziyor. O nedenle davanın siyasallaşması, yargının siyasallaşması Türkiye’de demokrasinin önüne çıkacak en büyük engel olarak kendisini gösteriyor. Düşüncelerim bu.”
Kemal Kılıçdaroğlu, ilk kez kuvvet komutanları tutuklanıyor ne düşünüyorsunuz şeklideki bir soruya ise şu cevabı verdi:
“Önemli bir süreç. Herkes olayı büyük bir dikkatle izlemeye çalışıyor. Biz de hem dikkatle hem kaygıyla izliyoruz. Kuşkusuz ortada nelerin olup olmadığını bilmiyoruz. Ama medyaya yansıdığı kadarıyla tutarsız bazı delillerin olduğu belli kişilerin toplantıyla katıldığı iddia edilen tarihte yurtdışında görevde oldukları söylendi yazıldı çizildi. Kişilerin bu konudaki açıklamalarını savcılara verdiği söylendi. Tabi işin ilginç tarafı şu. Bir davada kendinizin beklentilerine uygun olarak karar verecek yargıçları atamaya kalkarsanız, kamuoyuna böyle bir imaj verirseniz çıkan karar ne olursa olsun her zaman tartışmalı olur. Yargıçların değiştirilmesi gerçekten kamuoyunu tatmin etmiş değil, en azından bizi tatmin etmiş değil. Hangi gerekçeyle niçin yargıçları değiştiriyorsunuz? Bu konuda kaygılarımız var onu ifade edeyim arkadaşlar.”
Kemal Kılıçdaroğlu bundan sonra sürecin nasıl işleyeceği konusunda ise şunları söyledi:
“Yargı süreci işleyecektir. Bizler de takip edeceğiz. Haksızlık, hukuksuzluk var mıdır, yok mudur? Zaten onları yakından takip ediyoruz. Arkadaşlarımız gidiyorlar. Bakıyorlar, nerede bir insan hakları ihlalleri varsa o ihlallere ilgi gösteriyorlar. Onları kamuoyu ile paylaşmaya çalışıyoruz. Bunu yapacağız. Tabi bu bizim görevlerimizden birisi. Çünkü biz sonuçta bu ülkede demokrasi istiyoruz. Bu ülkede özgürlükleri istiyoruz. Bu ülkede hukukun üstünlüğünü istiyoruz biz. Hukukun üstünlüğünü halka götürüp biz hukukun üstünlüğünü sağlayacağız diye meydanlarda bağıracaksınız. Sonra kendi hukukunuzu oluşturacaksınız. Bu olmaz. Üstünlerin hukuku oluşturuluyor şu anda. Güçlülerin hukuku oluşturuluyor şu anda. Aileler perişan ediliyor şu anda. Dolayısıyla biz yargılama süreci objektif olduğu sürece buna saygımız var. Ama yargılama süreci siyasallaştığı sürece de bundan kaygımız var.