Geçmişte yapılan araştırmalar, Güneş Sistemi’nin içinde yer aldığı Samanyolu'nda 10 milyar Dünya benzeri gegezen olabileceğini ortaya koymuştu.
Samanyolu Galaksisi yaşama olanak veren 100 milyar gezegene ev sahipliği yapıyor olabilir. Yeni Zelanda’nın Auckland Üniversitesi’nde yapılan araştırmada, gökbilimciler Dünya benzeri gezegenleri tespit etmek için yeni bir yöntem öne sürdü.
Japon ve Yeni Zelandalı gökbilimciler, MOA (Astrofizikte Hassas Mercek Gözlemleri) adını verdikleri ortak projelerinde, yerçekimsel hassas mercekleme (mikro mercekleme) yöntemi kullanarak Samanyolu'nda 100 milyar gezegen bulunabileceğini ortaya koydu.
Yeni Zelanda’nın Mount John Gözlemevinde yapılan ve Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde yayımlanacak olan araştırmada, ‘Yıldızıyla arasındaki mesafe, Güneş ile Dünya arasındaki mesafenin iki katı civarında olam gezegen sayısı’ tespit edilmeye çalışılıyor.
Araştırma ekibinin başındaki isim Dr. Phil Yock, hassas mercekleme yöntemiyle elde edilen verilere NASA’nın ‘gezegen avcısı’ Kepler Teleskopu’nun verilerini eklediklerini belirtti. Kepler’in verileri, Samanyolu Galaksisi’nde Dünya büyüklüğünde 17 milyar gezegen olabileceğini öne sürmüştü. Bu gezegenlerin Dünya’dan genelde daha sıcak olduğu, ancak Kırmızı Cüce gibi soğuk bir yıldızın yörüngesinde bulunmaları halinde yaşam imkanı sunma ihtimalinin daha yüksek olabileceği ifade edildi.
Genişliği 100-120 bin ışık yılı olduğu düşünülen Samanyolu Galaksisi'nde, 200-400 milyar gezegenin yer aldığı tahmin ediliyor.
KÜRESEL TELESKOP AĞI
Yock, “Araştırmamız, Dünya ile benzer kütleye sahip olan ve yıldızları arasındaki arasındaki mesafe Güneş-Dünya arasındaki mesafenin iki katı civarında olan gezegenleri tespit etmek. Böylece aradığımız gezegenler Dünya’dan daha soğuk olacak. Kepler ve MOA sonuçlarını bir araya getirerek, Samanyolu'ndaki Dünya benzeri gezegen sayısına ait bir tahminde bulunabileceğiz. Bu sayının 100 milyar civarında olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Araştırmalarının hiç de kolay olmadığını belirten Yock, ilk Güneş benzeri yıldızın 1955 yılında bulunduğuna dikkat çekti. Çok uzak mesafelerdeki gök cisimlerinin ışığını tespit etmenin çok zor olduğunu ifade eden Yock, yıldızların parlaklıklarıyla yörüngelerindeki gezegenlerin ışığını da örtebildiğini söyledi.
Gökbilimciler, dünyanın dört bir yanına dağılmış teleskop ağıyla hassas mercekleme yöntemini daha etkin kullanarak yeni keşiflerde bulunmak istiyor. Şili, Güney Afrika, Avustralya, Kanarya Adaları ve ABD’nin Texas ve Hawaii eyaletlerinde bulunan ve büyüklükleri 1-2 metre arasında olan teleskoplarla yürütülecek gözlemler, MOA projesine katkıda bulunmak için kullanılacak.
Projeye destek veren kurumlar arasında Las Cumbres Gözlemevi Küresel Teleskop Ağı (LCOGT), İskoç Üniversiteleri Fizik Birliği (SUPA), John Moores Üniversitesi yer alıyor.
(ntvmsnbc.com)