Yıllarca evlat sahibi olmak istemelerine karşın çeşitli nedenlerle bu özlemlerine kavuşamayan çiftlere, anne baba olma şansı veren tüp bebek yönteminin başarılı uygulamalarının bir örneği de Beyza, Huriye ve Burakcan Aydoğan oldu. Ev kadını 40 yaşındaki Kezban Aydoğan ile gıda toptancılığı yapan 45 yaşındaki Hamza Aydoğan 10 yıllık evlilikleri süresince bebek sahibi olamayınca, çareyi doktora başvurmakta buldu.
Tedaviyi üstlenen Opr. Dr. İsrael Aruh, Aydoğan çiftine tüp bebek yöntemini önerdi. Tüpte elde edilen üç embriyo transfer edilip üçüz gebelik gelişen Kezban Aydoğan, anne olma yolunda önce hamileliğin keyfini çıkardı. 7 Aralık 1999 tarihinde de tüp üçüzleri Huriye (2 kilo 800 gram), Burakcan (2 kilo 700 gram) ve Beyza'yı (2 kilo 100 gram) dünyaya getirerek, anneliği tattı.
22 gün erken ve düşük kiloda doğmalarına karşın gelişimlerini tamamladıkları için kuvöze konmaya gerek görülmeyen tüp üçüzler, ilk andan itibaren kendilerini annelerinin kucağında bulurken, sağlıklı bir bebeklik, çocukluk geçirdiler. Bir özel ilköğretim okulunda 6'ıncı sınıf öğrencisi olan, birinci sınıftan beri hep ayrı sınıflarda okuyan Beyza, Huriye ve Burakcan, 12'nci yaşa girmenin heyecanını yaşarken, ilk kutlamayı dünyaya gelmelerini sağlayan tüp bebek yöntemini uygulayan Opr. Dr. Aruh'la yaptı.
Opr.Dr. İsrael Aruh'u, görev yaptığı İzmir Kent Hastanesi'nde ziyaret edip, birlikte doğum günü pastası kesen tüp üçüzler, gençliğe ilk adımı alkışlar arasında attı. 7 Aralık'ta arkadaşlarıyla doğumgünü kutlayacakları için öncesinde doktorlarıyla birlikte bir erken kutlama yaptıklarını belirten üçüzler, 'tüp üçüz' olmanın ayrıcalığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gitarist olmayı isteyen Burakcan, iki kız arasında kalmaktan yakınırken, anne karnında iki kardeşinin kendisinden çok beslenip daha kilolu doğduğunu söyleyen Beyza, "Annemin karnındayken benim hakkımı yediler. Şimdi ben onları geçtim" dedi. Huriye, üçüz olmanın, dışarıya çıkarken ve ödevleri unuttuklarında avantaj olduğunu belirtirken, "Yalnızlık diye bir derdimiz yok, olamıyor" diye konuştu.
Tüp üçüz olduklarını Fen Bilgisi dersinde konu işlenirken dile getirdiğini belirten Huriye, "Öğretmenimiz tüp bebek yöntemini anlatıyordu. Söz aldım ve ben ve kardeşlerimizin tüp üçüz olduğumuzu söyledim. Kendimizi örnek gösterdim. Teneffüse çıktığımda ise arkadaşlarım daha detaylı soru sordular. Bizim için dünyaya hangi yöntemle geldiğimiz önemli değil. Dünyaya gelmek, yaşamak önemli ve güzel" diye konuştu.
ÜÇÜZ BÜYÜTMEK KOLAY DEĞİL
Bebekken bakımlarının daha kolay olduğunu, ergenliğe giren tüp üçüzlerinin sağlıkla büyüdüklerini belirten anne Kezban Aydoğan ise şöyle konuştu:
"Üçüz bebek büyütmek kolay değil. Şimdi büyüdüler, dertleri de büyüdü. Bebeklikleri daha kolaymış. Onlara sizi leylekler getirdi, gibi şeyler söylemedik ama etraflarında ikiz görüyorlar da üçüz görmedikleri için merak ediyorlardı. Onlara doktor tedavisiyle, tüp bebek yöntemiyle dünyaya geldiklerini söyledik. Önceden bilmiyorlardı, küçüktüler. Şimdi öğrendiler ama tepki filan yok, kaale bile almıyorlar. Onlar dünyaya geldikleri için mutlular. Hepimiz çok mutluyuz."
SON ÜÇÜZLER
Öte yandan İzmir Kent Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Opr. Dr. İsrael Aruh, yıllar önce tüp bebek uygulamalarıyla dünyaya gelen bebekleri bugün büyümüş, birer yetişkin adayı olarak karşılarında görmenin kendilerine büyük mutluluk yaşattığını söyledi.
Mart 2010'da çıkan son yönetmelikle embriyo transfer sayısında kısıtlama olduğunu hatırlatan Opr. Dr. Aruh, "35 yaş altında bir embriyo, 35 yaş üstünde ise iki embriyo transferine izin var. Bu nedenle artık tüp bebek yöntemiyle üçüz sahibi olmak mümkün görünmüyor. Bunlar son üçüzlerden" dedi.