Başbakan Erdoğan, 3 Haziran'da çıktığı Fas, Cezayir ve Tunus gezisinden yurda döndü.
Erdoğan'ı karşılamak için çok sayıda vatandaş, bakan ve milletvekili Atatürk Havalimanı'na geldi.
Basın toplantısı yapmayacağı açıklanan Erdoğan, havalimanına getirilen seçim otobüsünden kendisini karşılamaya gelen vatandaşlara seslendi.
Erdoğan'ın saat 02.40'ta başladığı konuşması yoğun katılım nedeniyle miting havasında geçti.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının gündeminde Gezi Parkı protestoları vardı.
Aşırı güç kullanımıyla ilgili gerekenin yapılacağını söyleyen Erdoğan, "polis sokaklardan çekilsin" talaplerine olumsuz yanıt verdi, "Polisi çekin'. Ne olacak? Burası yol geçen hanı değil! Bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir ve kamu kurumlarına varıncaya kadar, kamu araç gereçlerine varıncaya kadar, sivil vatandaşlarımızın araçlarına varıncaya kadar herkese saldıranlara karşı polisimiz görevini yapmıştır" dedi.
Erdoğan, 'faiz lobisi'ni suçladı, "Bu faiz lobisi borsada spekülasyonlarla bizi tehdit edeceklerini zannediyorlar. Şunu iyi bilmek lazım. Bu milletin alın terini onlara yedirmeyeceğiz" diye konuştu.
Erdoğan'ın hedefinde tencere-tava protestosu yapanlar da vardı. 'Ağırbaşlılık ve aklıselimden taviz vermeyeceklerini' söyleyen Erdoğan, "Siz sokaklarda tencere-tavayla dolaşanlardan değilsiniz. Bu gençlik elinde bilgisayarla dolaşanlardan olacak" ifadelerini kullandı.
Erdoğan konuşmasında şunları söyledi:
"Sevgili İstanbullular, çok değerli yol arkadaşlarım, ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarım, hepinizi hasretle ve muhabbetle selamlıyorum.
Bu güzel İstanbul gecesinde muhteşem bir coşkuyu, sarsılmaz kararlığı ve heyecanı bizlere yaşattığınız için sizlere teşekkür ediyorum.
Bu gece sadece sizleri değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin her köyünde, her şehrinde nefes alıp veren canları, can kardeşlerimi selamlıyorum.
Diz çökmüş, rabbimin huzurunda dua eden annelerimizi, ninelerimi, bacılarımı selamlıyorum. Alın terini ekmeğine katık etmiş çiftçi, köylü, tüm işçi, tüm emekçi kardeşlerimi selamlıyorum. Türkiye kadar büyük, Türkiye kadar vakur, Türkiye kadar ağırbaşlı genç kardeşlerimi selamlıyorum.
Şu anda İstanbul'dan, İstanbul'un kardeşi Saraybosna'yı, Bakü'yü, Beyrut'u, Kahire'yi, Üsküp'ü, Bağdat'ı, Şam'ı, Gazze'yi, Ramallah'ı, Mekke ve Medine'yi selamlıyorum. Elbette İstanbul'u tekrar tekrar selamlıyorum, her semti ile her mahallesi ile her sokağı ile İstanbul'u yürekten selamlıyorum.
Bugün sizlere uzaktan selamlar getirdim. Uzak diyarlardaki kardeşlerimden selamlar getirdim.
Sizlere Fas'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Cezayir'deki kardeşlerimin selamlarını getirdim, sizlere Tunus'taki kardeşlerimin selamlarını getirdim. Değerli kardeşlerim, Allah kardeşliğimizi daim etsin inşallah.
Rabbim birliğimizi, dayanışmamızı, muhabbetimizi daim etsin inşallah. Oradaki kardeşlerimiz, oradaki yöneticilerimiz hep şunu söylediler; 'Bunların hepsi geçer' dediler. 'Çünkü biz size inanıyoruz' dediler.
'VANDALLIKLA İŞİMİZ OLMAZ'
Biz hiçbir zaman gönüller yıkmanın, gönüller kırmanın tarafında değil, gönüller yapmanın tarafında olduk. Ama dik durduk, dikleşmedik. Bizim kavga ile çatışma ile işimiz olmaz, bizim vandallıkla, vurup kırmayla, yakıp yıkmakla, kırıp dökmekle işimiz olmaz.
'FAİZ LOBİSİ BİZİ TEHDİT EDEMEZ'
Kardeşlerim, biz yapmayı biliriz ve bugüne kadar da yaparak, üreterek, inşa ederek, Türkiye’yi büyüterek bugünlere geldik. Şimdi altını çiziyorum; faiz lobisine rağmen buralara geldik. Bu faiz lobisi şu anda borsada spekülasyonlara girmek suretiyle bizi tehdit edeceğini zannediyor.
Şunu bir defa çok iyi bilmeleri lazım; bu milletin alın terini onlara yedirtmeyeceğiz. Bu vandalizmi organize edenlerin yanında olduğunu söylüyorsa bunlar karşısında bizi bulacaklardır. Bizim karşımıza geldikleri zaman 'Sizin zamanınızda 5 kat daha zengin olduk' diyenler, işte bugünlerde bizle uğraşmaya başladılar. Biz buralara insanımızı yücelterek geldik. Artık dünya Türkiye'yi, Türk insanını konuşuyor.
Böyle bir dönemde nereden çıktı bu işler Biz bugünlere 'ya sabır' diyerek, 'sabreden zafere ulaşır' diyerek geldik. Herkes şunu bilsin, biz Türkiye’yi kardeşlik üzerine inşa ederek, kardeşlikle büyüterek, kardeşliği yücelterek bugünlere geldik.
76 milyonun hiçbir ferdini ayırt etmedik. Birileri diyor ki, 'Başbakan yüzde 50’nin başbakanı olduğunu söylüyor'. Elinize, dilinize dursun. Biz bugüne kadar 76 milyonun hizmetkarı olduğumuzu söyledik. Türkiye’nin en batısından en doğusuna kadar ayırt etmeden hizmet götürdük.
10 yıl önce Hakkari'de havaalanı açılacak dense kim inanırdı, Şırnak'ta havaalanı açılacak dense kim inanırdı? Geldik 26 ilde havaalanı vardı, şimdi 50'ye ulaştı.
Bizim karşımıza dikilenler, bu hizmetler için değil, bu hizmeti kimler yapıyor, onun için dikildiler.
Kim yapıyor 'AK Parti yapıyor. AK Parti iktidarı yapıyor. Öyleyse biz bir yerden bir şeyler yapıp, sandıkta başaramadığımızı sandık dışı yollarla yapacağız' dediler. Kimsenin etnik kökeni, kimsenin inancı, kimsenin mezhebi, ideolojisi, düşüncesi bizim nezdimizde ötelenmiş değildir.
Çünkü biz, bu milletin -dikkat edin 50 milyonun demiyorum veya yüzde 50'nin demiyorum, 76 milyonun efendisi değil, hizmetkarıyız. Biz birlikte Türkiye'yiz. Biz biriz, beraberiz, kardeşiz. Türkiye'de yaşanan hadiseleri, bütün tarafsızlığımızla - bizim anlayışımız bu- okuruz, analiz ederiz, değerlendiririz, ondan sonra da adımımızı atarız.
AK Parti iktidarının başarısı gerginlik, çatışma kutuplaşma asla değildir.
Biz nasıl demokrasiye, seçime, milli iradeye saygılıysak, herkesten ama herkesten çok haklı olarak bize de saygılı olmalarını istiyoruz. Biz, yola çıkarken bir şey söyledik, 'Hedef, ileri demokrasi' dedik. Bunu başaracağız.
'SANDIK DIŞINDA KİMSE EL UZATAMAZ'
Kardeşlerim; emaneti veren millettir. Emaneti alacak olan da sadece millettir. Millet dışında hiç kimse bu emanete el uzatamaz. Sandık dışında hiç kimse bu emanete kast edemez. 10.5 yıl geçti. 10.5 yıl boyunca bu emaneti kutsal bildik, canımız gibi koruduk bundan sonra da canımız gibi korumaya devam edeceğiz.
'VANDALLIĞA İZİN VERMEYİZ'
Hiç kimsenin, ama hiç kimsenin bu ülkede hukuksuzluk yapmasına, demokrasiye kast etmesine, vandallıkla yakıp yıkmasına, şehirlere, kamu mallarına, insanımıza zarar vermesine göz yumamayız.
'15 AĞAÇ İÇİN 3 KİŞİ ÖLDÜ'
Şimdi, Gezi Parkı'nda sayısı 15'e bile varmayan ağaç için yapıldığı söylenen gösteriler bugün arkasında 3 kayıp bıraktı. 2 gencimiz hayatını kaybetti, bir başkomiserimiz şehit oldu. Şimdi ben buradan bir şey söyüyorum. Kardeşlerim; bu gençlerin ölümü ne kadar önemliyse benim polisimin ölümü, şehadeti de en az onlar kadar önemlidir. Bu polis kimin polisi, neyin görevini yapıyor Bu ülkede can güvenliğimizi sağlamak için görev yapıyor.
'POLİS GÖREVİNİ YAPTI'
Yeri geliyor teröristin karşısına dikiliyor, yeri geliyor anarşistin, vandalizmin karşısına dikiliyor. Birilerinin işine tabii ki bu gelmeyecek. Ne diyorlar; 'Polisi çekin'. Ne olacak Burası yol geçen hanı değil, bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Kamu kurumlarına, kamu araçlarına, sivil vatandaşlarımızın araçlarına varıncaya kadar, insana varıncaya kadar herkese saldıranlara karşı polisimiz görevini yapmıştır.
'AŞIRI GÜÇ İÇİN TALİMAT'
Yeri gelmiş, aşırı güç kullanmış olabilir. Onlarla ilgili talimatımızı verdiğimizi söylemiştim. Başbakan vekilim de bunu söyledi. Konuyla ilgili İçişleri Bakanım gereğini yapıyor. Takipçisidir. Fakat kimsenin bunlar üzerinden bize saldırmaya da hakkı yoktur. Kardeşlerim, başkomiserimizin daha doğmamış bebeği anne karnında yetim bırakıldı. Çoğu polis, bine yakın vatandaşımız yaralandı. Şehirler yağmalandı, dükkanlar yağmalandı, esnafa zarar verildi. Bunlar Türk bayrağını yakacak kadar azgınlaştılar ve utanmadan, sıkılmadan Türk bayrağını gezdirenler bunlara ne yazık ki oyuncak oldu.
'EYLEMLER VANDALLIĞA DÖNÜŞTÜ'
Sokaklarda kağıt toplayarak hayatını idame ettirmeye çalışan gencimiz, ona da kast ettiler. Kardeşlerim; gazeteciyim diyerek, sanatçıyım diyerek, siyasetçiyim diyerek son derece sorumsuz bir şekilde nefretin, ayrımcılığın, hukuksuzluğun, kışkırtmanın alasını yaptılar. Demokratik gösteri hüviyetini kaybeden, artık vandallığa, artık tam anlamıyla hukuksuzluğa dönüşen bu eylemler derhal son bulmalıdır. Samimi hissiyatlarla çıkıp, terör örgütlerinin aracı olan vatandaşlarımız, asıl oyunu görüp bu hukuksuzluktan uzak durmalıdır. Benim masum vatandaşlarım bu kirli oyundan, bu siyaset mühendisliğinden, demokrasiye yönelik bu hukuksuz gösterilerden kendilerini ayırmalıdır. Her ne yapacaksak demokrasi içinde yapacağız, her ne yaparsak hukukla yapacağız. Bunun dışındaki her yolu, 76 milyon hep birlikte gayri meşru görecek, 76 milyon hep birlikte bunun karşısına dikileceğiz.
İTİDAL ÇAĞRISI
Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez. Sevgili kardeşlerim, siz 10 gün boyunca, vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselimden taviz vermediniz. Şimdi buradan evlerimize dağılacağız; vakardan, ağırbaşlılıktan, aklıselim ve sağduyudan asla taviz vermeyeceğiz. Sizin elinizde tencere tava yok değil mi İşte bu çok önemli.
'TENCERE-TAVAYLA DOLAŞANLARDAN DEĞİLSİNİZ'
Siz sokaklarda tencere tavayla dolaşanlardan değil, bu gençlik, elinde bilgisayarıyla dolaşanlardan bir gençlik olacak. Büyük Türkiye'nin büyük gençleri olarak, büyük Türkiye ülkesi için mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Gençler, kardeşlerim, siz, mazlumların umudusunuz. Siz, Ortadoğu'nun, Balkanların, Afrika'nın örnek gençlerisiniz. Siz büyük düşüneceksiniz. Siz büyük adımlar atacak, büyük hedeflere koşacaksınız. Siz oyuna gelmeyecek, aldanmayacak, aldatmayacaksınız.
Gençler, her birinize teşekkür ediyorum. Sizlerin şahsında Türkiye'nin bütün gençliğini kucaklıyorum. Anadolu'daki, Trakya'daki Türk kardeşlerimi, yeryüzündeki tüm dost ve kardeşlerimi gönülden selamlıyorum. Sevgili İstanbullular, emin olun Türkiye'nin yükselişini Allah'tan başka hiçbir güç engelleyemez. Şehit başkomiserimizi, hayatını kaybeden 2 gencimizi rahmetle yad ediyor, yakınlarına başsağlığı diliyorum."
Başbakan Erdoğan konuşmasının ardından Üsküdar Kısıklı'daki evine geçti. Burada da kalablık bir grup tarafından karşılanan Erdoğan, bir kez daha konuştu.