Çok sevgili gazeteci dostum Nurettin Kurt , Ankara’dan bir haber yapmış. Haber şu; Diyanet Vakfı, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e 1 milyon TL değerinde ultra lüks bir makam aracı aldı…
Markası da Mercedes S500…
Haberde başka iddialar da var.
Vakıf ayrıca, genel müdürler ve teşkilat için de 14 Toyota marka makam aracı ve 16 adet ticari minibüs satın aldı.
Bir başka iddia ise Diyanet TV ve Diyanet Radyosu’nda çalışan 100 personelin maaşlarının da vakıf tarafından ödendiği yolunda…
Nereden baksanız, devletin bütçesinden aslan payını alan Diyanet’e yakışmayacak bir olay…
Diyanet Vakfı’nın sitesine girdiğiniz zaman, ‘Misyonumuz’ diye bir bölüm var. Diyor ki; ‘Yer yüzünde iyiliğin egemen olması için insanlara ve bu yolda çaba sarfeden kurumlara maddi ve manevi destek olmak’…
Bu vakfın mütevelli heyeti başkanı aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanı… İzin almadan yardım toplayan bir vakıf…
Topladığı paraları hayır işlerine, eğitime harcaması gerekirken, yapılanlar hoş değil.
Neyse…
Diyanet İşleri Başkanlığı işte bu haber üzerine bir açıklama yaptı.
Makam aracının vakfın parası ile değil, genel bütçeden ayrılan parayla alındığını duyurdu. Diğer iddialarla ilgili ise tek satır laf etmedi.
Yahu arkadaş…
Bu millet afedersiniz salak mı?..
Sen mütedeyyin vatandaşın hayır için bağışladıkları paralarla tut makam araçları al, minibüsler al, genel bütçeden aldığın onca para yetmiyormuş gibi personelin parasını da oradan öde…
Peki, vakfın ödemesine itiraz ediyor, devletin parasıyla alındığını söylüyorsun. Vakfın parası mütedeyyin halkın parası diye bu konuda hassasiyet gösteriyorsun da, devletin parası kimin parası?..
Yazık…
Papa’yı örnek alın…
Türkiye’de geldi ve Renault’un Symbol marka orta sınıf bir araç istedi. Onunla gezdi. Siz ise arkasından Mercedeslerle onu takip ettiniz.
Sizin için dünya nimetleri bu kadar mı önemli?..
Aleviler, Diyanet İşleri bütçesinden para isterken ‘yok’ diyorsunuz ama trilyonluk araçlara kurulup gezmesini biliyorsunuz.
Bu ne dine, ne imana, ne insafa sığar…