Oray Eğin, bugün Sözcü Gazetesi’nde Menderes Türel’i konu eden bir yazı kaleme almış.
Yazının her tarafından iğrençlik akıyor.
Menderes Türel’i batıracağım derken, yerin dibine batan aslında kendisi ama farkında bile değil…
Burada Türel hakkında ne yazdığından hiç bahsetmeyeceğim. Çünkü, her bir kelimesi hakaret… Her cümlesi aşağılayıcı… Yazının tamamı ise cahilliğin, çirkefliğin daniskası…
Seni Antalya’da bir kere görme ve birlikte bir bara gitme mecburiyetinde kalmıştım.
Türel’e laf söyleyen Oray Eğin’in kış ayında giydiği kısacık şort ve şıpıdık terlikleri ile kalçasını bir o yana, bir bu yana sallayarak yürümesi inanın beni utandırmıştı.
Ortak arkadaşlarımızın hatırına yaşadığım o geceyi, anı defterimden silmiştim.
Neyse…
İşte, bu zat-ı muhterem, kendi haline bakmayıp Menderes Türel’i diline dolamış.
Yazdıklarının elle tutulur bir yeri olsa eyvallah…
Eline sağlık derim.
Ama yazının neredeyse tamamı hakaret, belden aşağı imalı giydirmeler, ev ve aile kutsiyetini ayaklar altına almalar, mahremi ortaya dökmeler, karamalar…
Türel’i, Recep Tayyip Erdoğan’a şikayet ederek ispiyoncu yönünü de kullanmayı ihmal etmemiş Oray Eğin…
Benim aslında burada yazmak istediğim; muhalefet partilerini, bu yazıyı bir şekilde kullanarak siyasi prim elde etme gafletine düşmemeleri konusunda uyarmak…
İnanın ters teper…
Bir dönem Deniz Baykal’ı belden aşağı vuranlara biz nasıl kızıyorsak, buna da o yönüyle bakmamız lazım.
Siyasette belden aşağı vurmak, acizlikten başka bir şey değil…
Bir rakibi sindirmenin, alt etmenin en adi, en basit yolu…
Menderes Türel’i beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ama, halkın oylarıyla bir dönem milletvekili, iki dönem belediye başkanı seçilmiş bir siyasidir.
Gidecekse de, bu tür çirkefliklerle değil, halkın iradesiyle gider.
Demokrasinin gereği de budur.
Belden aşağı vurarak siyasi rakipten kurtulmanın yolunu Deniz Baykal ile açıp MHP’lilerle sürdürenlerin yolundan gitmek istiyorsanız buyurun…
Ama bunun sonu yok bilin…
Unutmayın, gün gelir sizin de mahrem kapınız açılır.