CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Antalya gezisinde, deyim yerindeyse, ortaya el bombasının pimini çekti, bıraktı ve gitti…
Neydi o bomba?..
Ve neyi amaçlıyordu?..
Kimlere ne mesaj veriyordu?..
Onu yazacağım.
Size, önce Kılıçdaroğlu’nun iki günlük gezisinden bazı notlar aktarıp, bunların kimler için ne anlama geldiğini de yorumlamaya çalışacağım.
Öncelikle; Kılıçdaroğlu’nun Antalya’dan mutlu ayrıldığını söyleyebilirim.
Bunun mimarı hiç şüphesiz CHP İl Başkanı Devrim Kök ve ekibidir.
Kök, gündeme gelen 2B konusunu iyi yakaladı, bölgede iyi işledi, pası genel başkanına verdi ve golü attırdı.
Kılıçdaroğlu’nun gittiği her yerde, bugüne kadar görülmedik kalabalık vardı.
Bu doğru?..
Coşku da vardı?..
Bu da doğru…
Ancak, bunun ne kadar oranda sandığa yansıyacağını kestirmek zordu.
Çünkü, 2B’den canı yanan köylü, sorununu dillendiren Kılıçdaroğlu’na kucak açmıştı.
O kalabalıkların içerisinde sadece CHP’liler değil, MHP’liler ve AKP dışında diğer tüm partilere oy vermiş olanlar da vardı.
Bu durumda aklımıza şu soru geliyor; AKP, bu fahiş fiyat hatasından döndüğünde, o kalabalığın gönlü, CHP’den yine iktidar partisine kayar mı?..
İşte o muamma…
* * *
Yazının başında bir bombadan bahsettim.
Kılıçdaroğlu’nun Kumluca’da cebinden çıkarıp gösterdiği, Ankara’ya dönüş öncesi katıldığı Erzincanlılar gecesinde pimini çekip ortaya bıraktığı bombaydı bu…
Kılıçdaroğlu, Kumluca’da, birkaç ay önce geldiği doğu gezisinde yapmadığı bir şeyi yaptı. Otobüsün üzerinden milletvekillerini, belediye başkanlarını, parti yöneticilerini indirip yanında bir tek, Devrim Kök ve Akaydın’ı bıraktırdı.
Oysa, doğu gezisinde, Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek dahil, geziye katılan tüm partililer konuşma yaparken arkasında sıralanmıştı.
Bu kez durum farklıydı…
Ve, bu durum bir şeyin işaretiydi…
Sonunda ne olduğu anlaşıldı…
Kılıçdaroğlu, Kumluca’da Akaydın’ın elinden tuttu, “Sizlere Anakent Belediye Başkanını tanıştırmak istiyorum. Biliyorsunuz Antalya anakent oluyor. Hoca da sizlere hizmet edecek” dedi.
Bu resmen, bir erken aday açıklamasıydı…
Tüm CHP’liler birbirinin yüzüne baktı, Kılıçdaroğlu’nun önceden planlamadığı, ağzından o an için öylesine dökülen bir söz olarak algıladı…
Ancak, Erzincanlılar gecesinde bu adaylık tescillendi. Bakın Kılıçdaroğlu orada ne dedi;
“Büyükşehir Belediye Başkanımıza sahip çıkmanızı istiyorum. Sahip çıkın derken sadece gelip oy vermek yetmez. Komşularınızı yakınlarınızı, akrabalarınızı ikna edeceksiniz. Antalya Türkiye’nin çağdaş yüzüdür. Çağdaş bir kenttir. Antalya gibi çağdaş ve uygar bir kenti yarattık ve bunu sürdüreceğiz, devam ettireceğiz. O nedenle Belediye Başkanımızın size, oylarınıza ihtiyacı var. Ona destek olun.”
Demirel’in söylediği gibi, siyasette 24 saat çok önemlidir. Seçime daha bir yıl var. Bu köprünün altından daha çok sular akar. Ama Kılıçdaroğlu bu hamlesiyle iki mesaj verdi.
Büyükşehir adaylığı düşünen Süleyman Evcilmen ve Muhittin Böcek’e kapıları kapattı.
‘Belediye başkanlarını Deniz Baykal belirleyecek’ diyenlere, ‘Yok böyle bir şey’ göndermesi yaptı.
CHP Genel Başkanı’nın pimini çekip Antalya’da bıraktığı işte bu el bombası, uçağının Ankara için havalandığı 20.45’de patladı…
Telefonlar susmadı, herkes ne olduğunu anlamaya çalıştı.
* * *
Kılıçdaroğlu’nun bu gezisine, Deniz Baykal tarafında saf tutan CHP Milletvekilleri Osman Kaptan, Yıldıray Sapan ve Arif Bulut’ta katıldı.
Üç milletvekilinin, Baykal için ‘Büyük ağabey’ dediğinden dolayı Akaydın’a, Baykal’ın resimlerinin indirilmesi olayı ve, ‘Karşılamaya gelmem’ açıklaması yaptığı için de Devrim Kök’e karşı tavrı biliniyordu. O nedenle, üç vekilin, Akaydın ve Kök ile
aynı otobüsün üzerinde birlikte görünmeleri partinin birlik ve beraberlik tablosu çizmesi açısından önemliydi.
Arif Bulut’a, “Güzel bir görüntü. Buzlar erimiş” dediğimde aldığım şu cevapla aslında değişen bir şey olmadığını anladım.
“Sayın genel başkanımıza ve partimize olan saygımızdan dolayı bugün bu gezideyiz. Akaydın ve Devrim Kök ile duygularımız değişmedi ve mesafeyi koruyoruz.”
Not: Dursun Gündoğdu’nun bu yazısı Akşam Akdeniz’de de yayınlanmıştır