“CHP Genel Merkezi’ne polis baskını… Özel Yetkili Savcı’nın talimatıyla, bu sabaha karşı polis CHP Genel Merkezi’nde arama yaptı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, yardımcısı Gürsel Tekin ve tüm parti yöneticilerinin odaları didik didik arandı.
Bilgisayarların harddisklerine el konulurken, çuvallar dolusu evrak emniyete götürüldü.
Polis, savcının talimatıyla, Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin, eski Genel Sekreter Önder Sav ve çok sayıda parti yöneticinin evine eş zamanlı baskın düzenledi. Polisin evlerde yaptığı aramalar sürüyor.
Kılıçdaroğlu, Tekin ve partinin üst düzey yetkilileri milletvekili dokunulmazlığı olduğu için gözaltına alınmadılar.
Emniyet yetkilileri, ‘Kaset Çetesi-1’ adı verilen operasyonun Deniz Baykal’ın kaset komplosuyla ilgisi olduğunu açıkladı”
Yukarıda tırnak içinde yazdığım bir senaryo, hayali bir haber… Kısaca; asparagas… Veya, en iyi ihtimal, erken kaleme alınmış bir yazı… Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “CHP’de operasyon yapılacak” açıklaması üzerine, olası bir operasyonda ertesi gün gazetelerin neler yazacağının öngörüsü…
Tabi, dileğim böyle bir operasyonun hiç olmaması…
Ancaaak, durum Kılıçdaroğlu’nun beklentisini boşa çıkarmayacak kadar vahim…
Başsavcılığın, “Bu olay, CHP’nin yeniden dizayn edilmesi amacıyla yapılmış, arkasında yasa- dışı örgüt olması muhtemel bir operasyondur” şeklinde değerlendirmesi yapması yabana atılacak bir iddia değil.
Bu iddianın altı doluysa, CHP kesinlikle bölünmeye gider.
Partili, tüzük kurultayından çok bu konuya kilitlenmiş durumda.
Herkes birbirine şu soruları soruyor, cevaplarını arıyor.
1- “Deniz Baykal’ı ekarte etmek için parti içinden kimler bu kaset
komplosunu düzenledi?”.
2- “Başsavcı bu komplonun arkasında yasa-dışı örgüt olabileceğini düşünüyorsa, parti içinden kimler bu örgütle işbirliği yapmış olabilir?”
3- “Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan uzaklaşmasından kimler nemalandı?”
4-“Kılıçdaroğlu, kaset olayı patlak verdikten sonra grup başkan vekili olmasına rağmen, Baykal’ı neden arayıp, ‘Geçmiş olsun’ bile demedi?”
5- “Gürsel Tekin, kaset olayından birkaç ay önce, ‘CHP’de çok şey değişecek’ dedi mi, demedi mi?”
6- “Baykal’ın avukatı ve aynı zamanda CHP milletvekili olan Şahin Mengü neden bu olayı, ‘Özel hayata müdahale’ olarak değerlendirip çete işine bağlamadı?”
7- “Baykal, yakın çevresine ısrarla bu komplonun ‘Hükümet’ tarafından organize edildiğini söylemesine rağmen, niçin Erdoğan’ı eşiyle birlikte ziyaret etti, geçmiş olsuna gitti?”
8- “Baykal, bu ziyarete gittiğine göre, hükümetin bu işte devre dışında olduğunu mu anladı? Veya, hükümete yakın birileri, Baykal’ın kulağına komplonun kimler tarafından yapıldığını mı fısıldadı?”
9- “Kılıçdaroğlu, ‘Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP’yle ilgili bir dosya çıkaracaktır. Ortalık birbirine girecektir. Bu böyle olacak. Hayali isimler, gizli tanıklar koyup bir şeyler yapacaktır herhalde’ dedi. Böyle diyeceğine, neden, ‘Buyursunlar gelsinler, gerçek neyse ortaya çıkarsınlar’ demedi?..
10-Başbakan, Baykal’ın gerçekten bir komploya kurban gittiğine inanıp daha önce sarfettiği sözlerden dolayı pişman mı?.. Baykal’a yardım edip komplonun ortaya çıkmasını gerçekten istiyor mu?
Bu soruların cevabı gerçekten önemli… Cevap bulunmadığı taktirde CHP’de sular durulmayacak.
Hatta ve hatta, parti bölünmeye kadar gidecek.