Bulaç, muhalefet
partilerini teker teker analiz etti ve AK
Parti'nin
yeni
seçimde de en
güçlü iktidar
partisi olduğuna dikkat çekiyor. Bulaç,
Zaman gazetesinde yer alan yazısında iktidar
partisinin kendisini toparlayıp yanlış yalo sapması halinde
güçlenecek
partiyi de açıkladı. Ali Bulaç, iktidarın 5 hatasını sıraladı:
"1) İktidarda olmanın rehaveti yorgunluğa, bir tür bezginliğe dönüşmüştür. Merkezi elinde tutan küçük bir zümre,
partinin toplumsal ve politik aklı ile toplum ve kendi sahici seçmeni arasında duvarlar örmekte, bu da
partiyi bir tür nevrotik tutumlara sevk etmektedir. Erdoğan'ın tüzük değişikliği yapmayacağını söylemesi yerinde bir karardır, çünkü oluşmuş 'siyasi derebeylikleri' sona erdirip
gençlerin ve
yeni simaların başka şekilde önü açılamaz.
2) Her gün su akar, ışığımız yanar. Bu suyun hep akacağı, ışığın yanacağı yanılgısına
yol açar. Bu Aristocu-Meşşai -ve aynı
zamanda modern- yanılgıdan kurtulmanın
yolu, Eş'ari bakış açısına dönüp günün birinde su idaresinde ve elektrik santrallerinde arıza olursa, su akmayacağını, ışığın yanmayacağını unutmamaktır. Her
seçimi
kazanan AK
Partililer bunun 50 sene böyle süreceğini zannedip belli bir istiğna ve kibre kapılıyor, siyasî davranışları refleksif alışkanlıklara dönüşüyor. Bilmeliler ki alışkanlık olan davranışta bilinç yoktur. Bilinç kaybolunca akıl da kaybolur, nefis saldırganlaşır, otoriter eğilimler öne çıkar. AK
Parti'nin medya ve çeşitli kesimlerle giriştiği mücadele bunun göstergesidir.
3) Kürt sorunu can yakmaya devam ediyor. 14 ayda 700 PKK'lı öldürüldü, sonsuza kadar PKK'lı öldürüp sorun çözülemez. 30 bin PKK'lı öldürülmüşse PKK 6 kez imha edilmiş demektir, arkası gelmeye devam ediyor. Çünkü sorunun kaynaklarına inip çözülmüyor.
4) Ortadoğu ve Suriye konusunda temel bir yanlış yapıldığı kabul edilip bir an önce yeni stratejiler izlenmeli. Mısır'ın teklifi gayet gerçekçi ve makul.
5) Kürt meselesinde ve cumhurbaşkanlığına hazırlık babında AK Parti'nin daha çok "milliyetçi ve devletçi" dil benimsemesinin iki sonucu olabilir: a) Kürtlerin büyük bir bölümü dindar Türklerden, muhafazakâr ve İslami camialardan ümitlerini kesip "Kürtlük" üzerine kapanmaları, duygusal olarak sistemden kopmaları; yani sahiden Türklerin ve Kürtlerin 'kavim' temelinde bölünmeleri; b) Bu milliyetçi ve devletçi dil ve retoriğin seçimlerde bir anda MHP'ye oy seli olarak akma ihtimalinin yüksek oluşu. Çünkü milliyetçi ve devletçi politikaların doğru adresi AK Parti değil, MHP'dir." (Rotahaber)