Ülkemizde her yıl tercihler nedeniyle mağdurlar ordusuyla karşılaşıyoruz. Geçen yıl bu rakamın 30 binin üzerinde olduğunu biliyoruz. 33000 kişi okullardaki boş kontenjanlardan yararlanamadı. Anadolu liselerine girmek için düzenli çalışan öğrencilerden 30 binden fazlası tercih yönetmenliğinin kurbanı olmuştur. Anadolu Liseleri yerine meslek liseleri yada İmam Hatip Liselerine gitmek zorunda kalmışlardır. 1.2.3. tercihlerin her birinde sürekli okul değiştirmeleri yaşanmakta, bu da sürekli boş yer açılması anlamına gelmektedir. Oysa bakanlığın puanları hesapladıktan sonra okul türleri ve geçmiş yıllardaki tercih edilme kriterlerine göre 1. Yerleştirme yapıldıktan sonra, sadece bir üst tercih için yeniden yerleştirme yapılabileceğini kamuoyuna açıklaması doğru olacaktır.
26. tercih olarak öğrenciyi bakanlık evine yakın istediği bir okula yerleştirilebilir şeklinde bir tercih sunmaktadır. Bu,öğrencileri devlet memuru gibi okula atamak demektir. Oysa, 4+4+4 teki 2. Dördün amaçlarından biri de çocukları yetenekleri ve ilgileri doğrultusunda yönlendirileceğini bir üst okula yerleştirmede kullanılacağı belirtilmişti. Nerede ilgi alanları, nerede yeteneklerinin ölçülmesi ?
Görülüyor ki her zaman mağdur edilen öğrenciler olmakta, her bakan bir şeyler yapmış olmak, kendini tatmin edip göstermek için sistemle oynamayı alışkanlık haline getirmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı, yaz-boz bakanlığı olmaktan bir an önce çıkarılmalı, tabanın sesine kulak verilmelidir. Bürokrat ve akademisyenler tabanın sesini yansıtmaktan uzaklar. Dershanelerin kapatılması olayında, dershanelerden en çok mağdur oldukları söylenen öğrencilerin görüşleri alınmamıştır. Dershanelerden en çok yararlanan çocukların velileri olan esnaf ve memur kesiminin görüşleri yerine, akademisyenlerin görüşleri alınmıştır. PİSA sonuçları itibariyle Türkiye’deki eğitimi değerlendiren Columbia Üniversitesi profesörlerinden Dr. Frascisco L. Rivera – Batiz’e göre “Eğitim sisteminin merkeziyetçiliğinden, veli ve öğretmenlerin karar mekanizmasında yer almamasından” dolayı eğitimde istenilen yere gelinmediğini bu nedenle “Türkiye’de eğitim ateşi yakmalıyız” diyor.
Yani eğitimde seferberlik öneriyor. Parça parça düzeltmeler yerine köklü bir reform yapılmalıdır. Ancak acilen okullarda bir daha boş kontenjanların olmaması için tedbirler alınmalı ve kamuoyuna duyurulmalıdır.
Geç kalmak mazeretimiz olmamalı…
Vahap ERDOĞDU