CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Mart Yerel Seçimleri öncesi ortaya koyduğu performansı yeniden sergilemeye başladı. Kılıçdaroğlu, bir yandan milletvekili adaylarını belirlemeye çalışırken, bir yandan da yurt gezilerini sürdürüyor. Cumartesi gününü Antalya’ya ayıran CHP genel başkanı, pazar gününü ise İstanbul’da geçirdi. Kılıçdaroğlu’nun Antalya gezisine katılarak, biz de “seçim sezonu”nu açmış olduk. Önümüzdeki günlerde tüm partilerin etkinliklerine katılarak izlenimlerimi sizinle paylaşacağım.
Kılıçdaroğlu’nun Antalya programında dikkat çeken temel nokta, CHP genel başkanına yönelik ilginin artmış olmasıydı. Her ne kadar CHP İl Örgütü ile CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi arasında anlamsız bir gerilim olsa da halkın ve seçmenin bu iki kurumdan daha “ileri” bir noktada oldukları görülüyor. CHP tabanı ‘’yurt çapında iktidar olma”ya odaklanmışken, İl Örgütü ile Belediye sanki iki ay sonra bir seçim yokmuş gibi davranmakta ısrar ediyor. Antalya’da oyların bir buçuk puan düşmesinin temel sebebi de böylece ortaya çıkmış oluyor. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın Antalya’ya yönelik bir vizyon ortaya koyamaması, İl Örgütü’nün ise belediye ile bağının tamamen kopması, bütün yükü genel merkezin üstlenmesine sebep oluyor.
Ancak buna rağmen, sohbet ettiğim esnaflar, seçmenler, CHP’liler, taksi şoförleri, otel görevlileri 12 Haziran seçimlerinden umutlu. 40 yıldır Antalya’da yaşadığını söyleyen taksi şoförü Metin Kalaycı, “CHP bu sene en az yedi milletvekili çıkarır” diyor. Antalya halkının Kılıçdaroğlu’nu çok sevdiğini ve benimsediğini söyleyen Kalaycı, “Deniz Bey’in (Baykal) yeniden sahaya inmesi de çok güzel oldu. Antalya hareketlendi” tespitini yapıyor.
Öte yandan, Antalya’da ortaya çıkacak milletvekili listesini genel merkezin mi, Deniz Baykal’ın mı, yoksa her ikisinin birlikte mi hazırlayacağı henüz net değil. Bu da Antalya’daki aday adaylarını zor durumda bırakıyor. Milletvekili aday adayları bir genel merkeze, bir Deniz Baykal’a yöneliyor. Baykal ise yakın çevresiyle yaptığı sohbetlerde, “Listeyi benim yapacağıma ilişkin net bir bilgi yok” diyor.
Bu tablo önümüzdeki birkaç gün içinde netleşecek. Ancak genel merkezdeki hava, listede Deniz Baykal’ın “etkisi olacağı” yönünde. CHP Genel Merkezi’ne Antalya’dan ulaştırılan bilgiler ise, her iki tarafın da işinin zor olduğunu gösteriyor. Baykal, “mevcut yol arkadaşları”yla devam etmek isterken, taban artık “değişim” istediğini söylüyor. Sohbet ettiğim CHP’liler, “Hep aynı isimleri görmekten yorulduk” diyor. Bazı CHP’liler ise, “Listeyi Baykal hazırlar ve yine aynı isimlerle yürümek isterse hata yapar” fikrinde birleşiyor.
Kuşkusuz tabanın sesi çok önemli. Zira; bu yazıyı yazabilmek ve Antalya’daki CHP’lilerin görüşlerinin yurt genelinde nasıl yankılanacağını görebilmek için pazartesi gününü bekledim. Çünkü; pazar günü Türkiye’nin 29 ilinde CHP’liler sandık başına gidecek ve “ön seçim”e katılacaktı. Ön seçim sonuçlarına ulaşır ulaşmaz yaptığım analiz, Antalya’daki CHP’lilerin görüşlerinin, 29 ilde de karşılık bulduğunu gösterdi. CHP’nin milletvekili olan bazı illerde yaptığı ön seçimde, sadece Sivas Milletvekili Malik Ejder Özdemir listenin birinci sırasında kendisine yer bulabildi. Manisa Milletvekili Şahin Mengü ile Muğla Milletvekili Ali Arslan’ın ön seçimde “beşinci” olması, tabanın genel merkeze verdiği net mesajın en açık göstergesiydi. Tekirdağ, Kırklareli, Muğla ve diğer illerin seçmenleri de CHP Genel Merkezi’ne “değişim istiyoruz” mesajını verdi. Milletvekillerinin kendi seçim bölgelerinde listenin en alt sıralarında yer bulması, aslında bir bakıma Kılıçdaroğlu’nun elini de güçlendirdi. Kılıçdaroğlu, önümüzdeki günlerde yapacağı milletvekili listesinde “daha cesur” davranma olanağına kavuştu.
Çünkü; CHP Milletvekilleri’nin önemli bir kısmının sahada hiçbir karşılıklarının olmadığı görüldü. Bunu sadece ön seçim sonuçlarına bakarak söylemiyorum. “Eğilim Yoklaması” için Türkiye’yi dolaşan Parti Meclisi üyeleri ile milletvekilleri, raporlarını bugün (pazartesi) genel merkez yöneticilerine teslim ediyor. Eğilim Yoklaması’na katılan CHP yöneticileriyle yaptığımız sohbette ortaya net bir fotoğraf çıkıyor. CHP tabanı, mevcut milletvekillerinin bir çoğunun artık “dinlenmesi” gerektiğini söylüyor. Taban, 3 – 4 – 5 ve 6 kez parlamentoya girmiş milletvekillerine vize vermeyeceğini ifade ediyor.
Demek ki; birkaç gün önce İzmir’de, cumartesi Antalya’da, pazar günü ise İstanbul’da sohbet ettiğim CHP’liler arasında “kolektif bir düşünce” oluşmuş. Bunu Deniz Baykal’ın da genel merkezin de anlaması gerekiyor. “Değişim”e karşı direnenin tarihin tozlu sayfalarına gitmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu Kılıçdaroğlu için de geçerli, Gürsel Tekin ve Baykal için de…
Sanırım yukarıda özetlediğimiz tablo, CHP tabanının genel bir fotoğrafını yansıtmak açısından yeterli. CHP’nin tavanında başlayan değişimin şimdi “taban’’a yayılması ve tamamlanması gerekiyor. CHP tabanı, 12 Haziran Milletvekilliği Seçimleri’ni bu bağlamda bir fırsat olarak görüyor. Kılıçdaroğlu’na açılan ‘’sınırsız kredi’’nin temelini de bu oluşturuyor. Artık eski yüzler ve eski seslerden bıkan taban, “Yetki de güç de elinizde, gerekeni yapın” diyor.
Aylar önce katıldığım bir TV programında, CHP’nin medyatik bazı isimlerinin “ön seçim olsa sandıktan çıkamayacakları”nı söylediğimde, bazı okurlarım “Biraz iddialı olmadı mı sözleriniz?” diye sormuştu. Pazar günü yapılan ön seçim, haklılığımı kanıtladı. Kılıçdaroğlu, bu yüzden listeleri yaparken, cesur davranmalı ve değişimin süreceğini göstermeli. Belli ki; CHP tabanı bu bağlamda hayli cesur… İzmir, Antalya ve İstanbul’da yaptığım gözlem bu yönde… CHP Genel Merkezi’nin bu nabzı ne denli tutup tutamadığını, çıkacak olan listelerde göreceğiz. Tabanın sesi listelere yansıdığı taktirde, CHP’nin iktidar olma olasılığının daha da artacağı aşikar… Örneğin; İzmir’de sohbet ettiğim CHP’liler, “Genel merkez artık kılıcı vursun ve İzmir’i İzmirlilere bıraksın” diyor. 2002 ve 2007’de “İzmir’le hiçbir bağı olmayan” adayların seçmene dayatılması CHP örgütlerini de yormuş durumda. İzmirli CHP’liler, “İzmir’i artık İzmirliler temsil etsin, örgüt de seçimde listeye girebilsin” ifadesini kullanıyor.
Bu bağlamda, Hüseyin Mutlu Akpınar, Ebru Okay, Merih Şan, Aytun Çıray, Hülya Dinçel, Muhsin Kurt, Atilla Sertel, Mehmet Şakir Örs gibi isimler İzmir siyasetinde ön plana çıkıyor. “İzmir’e İzmirli aday”a benzer bir talep CHP’nin güçlü olduğu, Bursa, Antalya, Mersin gibi illerde de dillendiriliyor. “Genel Merkez Kontenjanı”nın “bolca” kullanıldığı bu kentlerin seçmenleri de “ithal aday”dan bıkmış durumda.
Öte yandan, genel fotoğrafın yanı sıra, Antalya dönüşü sırasında kısa süreli sohbet etme imkanı bulduğumuz Kılıçdaroğlu’na ilişkin bir gözlemimi de sizinle paylaşmak istiyorum. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yukarıda da ifade ettiğim üzere, 29 Mart Yerel Seçimleri’ndeki performansını yakalıyor. Antalya’da aynı gün içinde neredeyse 10 etkinliğe katılan Kılıçdaroğlu, günün en az 16 saatini çalışarak geçiriyor. Kimi zaman yemek yemeye dahi fırsat bulamıyor. Kılıçdaroğlu’nu yoran tek şey; ‘’aday adaylarının olur olmaz yerde kendisini tanıtmaya çalışması.” Kimi aday adayı Kılıçdaroğlu’nun önüne atlıyor, kimi ise cebine bir not iliştirmeye çalışıyor. Koruma polisleri bu yüzden çok zor anlar yaşıyor. Kılıçdaroğlu ise, kimseyi kırmamaya özen göstererek bu talepleri değerlendirmeye çalışıyor.
Antalya dönüşü konuştuğumuz Kılıçdaroğlu, aday adaylarının kendini tanıtma çabasına saygı gösterdiğini belli ederken, “Önümüzdeki dönem tüm illerde ön seçim yaparak genel merkez üzerindeki bu baskıyı ortadan kaldıracağız” diyor. Kılıçdaroğlu bunu söylerken, “Üye yapımızı elden geçirmek zorundayız” sözlerini de ifade ediyor. Kendisini ve ekibini şimdilik “genel seçim” ve “iktidar olma”ya kilitleyen Kılıçdaroğlu’nun, 12 Haziran sonrası “parti içi demokrasi”yi kurumsallaştırmak için daha çok çaba harcayacağı görülüyor. Bu bağlamda, “kararlı” olduğunu gördüğüm Kılıçdaroğlu’na, tabanın daha çok destek vereceği hissediliyor. Çünkü; CHP tabanı artık kendi kendisini yönetmek istiyor.