E.E. ise ruh ve beden sağlığının yerinde olup olmadığı yönünde rapor alınması için, sol koluna mühür basılarak, İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Yıllardan beri devam eden bu uygulamaya tepki gösteren avukatı Can Canbek, "Bu, kişiyi aşağılamak ve rencide etmekten öteye gitmiyor" diyerek mühür uygulamasının kaldırılmasını istedi.
Olay, 21 Kasım 2010 tarihinde saat 05.00 sıralarında İzmir Kuzey Çevre Yolu Bornova geçişi viyadükleri altında meydana geldi. Eğitim masraflarını karşılamak için Alsancak Semti'ndeki barda çalışan Dokuz Eylül Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü öğrencisi 24 yaşındaki E.E., Alsancak Hocazade Camisi karşısındaki otobüs duraklarında zaman zaman karşılaştığı İ.O.D. ile otobüs beklediği sırada, yardım etme bahanesiyle önlerinde duran 2 kişinin aracına bindi.
Yola çıktıktan kısa süre sonra 2 sanık, gençlerden İ.O.D.'yi tartakladıktan sonra yola attı. Bu sırada inmeye çalışan E.E.'yi zorla kamyonette tutan 2 kişi, viyadüklerin altında durdu. Burada E.E.'yi dövüp tecavüz eden iki saldırgan, daha sonra yaşadıklarını polise anlatmaması için bir kez daha dövüp tehdit ederek metro istasyonunda bıraktı. Yarı baygın halde vatandaşlarca bulunan E.E.'nin anlattıkları ve araca ait plaka bilgisinden yola çıkan polis ekipleri, tecavüz sanığı 31 yaşındaki A.Y. ile 24 yaşındaki G.M.'yi yakaladı. E.E. ile para karşılığında birlikte olmak için anlaştıklarını ileri süren sanıklar, hastaneden tecavüz bulgularının yer aldığı raporunun alınmasının ardından tutuklandı.
KOLUNA MÜHÜR VURULDU
İzmir 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde A.Y. ve G.M. hakkında, 'kasten yaralama, cinsel saldırı, tehdit, hürriyetinden yoksun kılma' suçlarından toplam 24'er yıl hapis cezasına çarptırılmaları istemiyle açılan dava, karar aşamasına geldi. E.E.'nin avukatı Can Canbek, bu olayın ardından müvekkilinin psikolojisinin bozulduğunu ve okulunu değiştirip, ailesinin yaşadığı şehre yerleştiğini, psikolojik tedavi de gördüğünü söyledi. Mahkeme heyeti genç kızın ruh ve beden salığının bozulup bozulmadığının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasına, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verip, duruşmayı ertedi.
Üniversite öğrencisi E.E., bir süre önce, sol koluna mühür basılıp, olay nedeniyle ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığıyla ilgili rapor almak üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.
Avukat Can Canbek, müvekkili E.E.'nin İstanbul Adli Tıp Kurumu'na kolu mühürlü olarak gitmesinin doğru bir uygulama olmadığını söyledi. Canbek, "Uygulama yıllardan beri var. Mahkeme, kişiyi Adli Tıp Kurumu'na gönderirken, karışıklık olmasın, diye bunu yapıyor. Ama bu insani bir olay değil. Zaten kişi fotoğrafı ve kimliği ile kuruma gidiyor. Kolunun mühürlenmesinin tek amacı, kişinin yerine başkasının heyete sokulmaması. Mahkeme, 'Bak ben sana dosya ile birlikte kişiyi kolu mühürlü olarak gönderiyorum' diyor. Bu, kişiyi aşağılamak ve rencide etmekten öteye gitmiyor. Bu uygulamanın bir an önce kaldırılması gerek" dedi.
DAYAK YİYEN ÖĞRETMENİN DE KOLU MÜHÜRLENMİŞTİ
Beden Eğitimi öğretmeni F.M.B., 16 Şubat 2009 tarihinde polise başvurarak, okulda müdür vekili E.A.'nın kendisini dövdüğünü iddia etmiş, şikayetçi olmuştu. İzmir Adli Tıp Kurumu, F.M.B.'nin aldığı darbeler nedeniyle 'basit tıbbi müdahaleyle giderilemez' şekilde yaralandığını tespit etmişti. Mahkeme, kesin raporun alınması için F.M.B.'yi İstanbul Adli Tıp Kurumu'na göndermişti. F.M.B. de tecavüz mağduru üniversite öğrencisi E.E. gibi sol koluna mühür basılarak gönderilmişti. Bu uygulamaya dönemin İzmirli kadın milletvekilleri de büyük tepki gösterip, soru önergesi vermişti.