Bankanın dört üst düzey yöneticisi Amerikan kanunlarını ihlal ettiklerini kabul ederken, vergi kaçırmaya yardım eden sadece 10-15 bankacıları olduğunu belirttiler.
EKONOMİK KRİZDEN SONRA...
2008 yılında ABD'de patlak veren ekonomik kriz sonrası vatandaşlarının yurtdışı hesaplarını takip eden Amerikalı müfettişler G8 zirvesinde İsviçreli bankaları hedef tahtasına yerleştirip İsviçre'yi de OECD'nin gri listesinde göstermişlerdi. O tarihten itibaren başta ABD'de faaliyet gösteren İsviçreli bankalar vergi kaçırmaya yardım şüphesi ile soruşturmalardan geçerken İsviçre'de bankacılık gizliliği yasasının delinmesi için uluslararası baskılara maruz kaldı.
Kısaca küresel aktörler İsviçre'ye artık vergi kaçıran vatandaşlarına göz yummaması gerektiğini anlatırken elindeki hesaplarında da vergilendirilmemiş gelirleri olan müşterilerin deklare edilmesini aksi takdirde yasal müeyyidelerin olacağını vurguladılar. İlk büyük baskıyı UBS'e başlatan ABD Maliye bakanlığı açtığı soruşturmalardan sonra bankaya 780 milyon dolar ceza kesip 4450 vatandaşının da UBS'te açılan hesap bilgilerini aldı.
175 SAYFALIK RAPOR
Uluslararası alanda da konunun takipçisi olan ABD'li yetkililer 2009 yılında iki ülke arasında çifte vergilendirme ve bilgi paylaşımı anlaşmasını imzalayarak bir anlamda o tarihten sonra bankalarında vergilendirilmemiş gelirlere yer vermeyeceklerini deklare ettiler. Bizzat Amerikan Senatosu'nda kurulan araştırma komisyonu Crédit Suisse'in işlem hareketlerini takip ederek hazırladıkları 175 sayfalık raporda bankanın 22 bin ABD vatandaşının hesaplarında toplam 12 milyar franklık vergilendirilmemiş bir gelirleri olduğunu ortaya koydu.
SENATÖR LEVİN: ABD'DE BİZİM KANUNLARIMIZA UYMAK ZORUNDASINIZ
Araştırma Komisyonu'nun başkanlığını yapan Senato'nun önde gelen senatörlerinden Carl Levin ve John McCain yaptıkları konuşmalarda UBS vakasından sonra İsviçreli bankalara gerek kendi ülkelerinde gerekse de ABD'de artık vergi kaçırmaya yardımcı olmamaları konusunda net bir mesaj verdiklerini fakat kendilerinin bankacılık gizliliğine sığınmaya devam ettiklerini hatırlattı. Crédit Suisse'de kendilerinin tespit ettiği 22 bin ABD vatandaşının sadece 238 tanesinin bilgilerine sahip olduklarını anlatan Carl Levin, geri kalan hesaplardaki paraların vergilendirilmemiş gelirler olduğunu ve her yıl milyarlarca dolar kayıplarının olduğunu söyledi. Levin, ciddi bir ses tonuyla 'eğer bu ülkeye gelip iş yapıyorsanız o zaman bu ülkenin kurallarına uymak zorundasınız' dedi.
Komisyona savunma veren bankayı en üst seviyede üç yönetici temsil etti. Crédit Suisse'in CEO'su Brady Dougan'la birlikte yardımcıları Hans-Ulrich Meister, Robert Shafir ve avukatları Romeo Cerutti hazır bulundu. Amerikan Senatosu'nda yapılan görüşmede Brady Dougan suçlamaları kısmen kabul ederken, 'tarihî bir hata yaptık' dedi. Üç saat süren savunmada Brady Dougan bilgi paylaşımı anlaşmaları yürürlüğe girdikten sonra bankanın yasaları en ince detayına kadar dikkat ettiğini vurguladı. Dougan, legal bir şekilde bilgi paylaşımı yapsakta bazı çalışanlarımızın ABD'ye yaptıkları seyahatleri engelleyemedik, tarihi bir hataydı, derken Senato'nun yaptığı suçlamaları birkaç banka çalışanına yüklemiş oldu. Banka içi kurallarını ihlal ettiğini anlatan Dougan, çalışanların bu faaliyetlerini gizlediği bilgisini verdi.
Amerikalı senatörler İsviçre hükümetine de yaptıkları açıklamalarda ciddi eleştirilerde bulundular. Hükümetin Crédit Suisse'e karşı açılan soruşturmayı yavaşlattıkları suçlamasında bulunan senatörler, her iki ülke arasındaki stratejinin olması gerektiği gibi çalışmadığı uyarında bulundular.
Crédit Suisse savunmasında ayrıca 2008 yılında açtıkları iç anket ile şüpheli hesapları dondurduklarını, şuan 10, 15 bankacının yaptıklarının göze battığını ifade etti. Medyada geçen haberlerde halen Crédit Suisse'in de dahil olduğu 14 İsviçre bankası ve 7 bankacı hakkında Amerikan cezai kovuşturmasının devam ettiği belirtildi.