Kampanyaya, sosyete pazarına gözleme yemek ve alışveriş yapmak için kent merkezinden gelen Antalyalılar da destek verdi. Toplanan imzalar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gönderilecek.
Hisarçandır Mahallesi Muhtarı Sait Karateke, Hacısekiler Çitdipi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Şevket Isımık'ın da aralarında bulunduğu gruba, A Platformu Başkanı Hediye Gündüz de eşlik etti. Hisarçandır Mahalle Muhtarı Sait Karateke Antalya'nın oksijen deposu olarak nitelendirdiği Konyaaltı ilçesinin çevresindeki ormanlık alanların, taş ocaklarına feda edilmek istendiğini söyledi. Karateke, Hisarçandır taş ocakları sahiplerinin ihracat yapıp ülkeye gelir sağladıklarını söyleyerek, çevreye verdikleri zararı gizlemeye çalıştığını savundu. “Taş ocakları gelir sağlıyor, ama çevreye ne kadar zarar veriyor. Bunların hesabı da yapılıyor mu" diyen Karateke, “Elde edilen gelirle bir de kaybettiklerimizin çıktısını yapalım" diye konuştu.
Ekizce Yaylası'nda ve Boğaçayı havzasında bir tane bile taş ocağı istemediklerini anlatan Karateke, “Antalya'dan her hafta sonu on binlerce insan bu bölgeye oksijen depolamaya geliyor. Ormanlık alanda stres atıyor. Çevredeki köylüler de burada yetiştirdikleri ürünleri ormanlık alanda kurulan pazarda satarak geçimlerini sürdürüyor. Ekolojik bir turizm söz konusu. Köylülerin pazarlarda satılan ürünleri dışında hiçbir geliri yok. Hisarçandırlılar, Akdamlar, Hacısekiler, Çakırlar başta olmak üzere çevre köylerin tamamı buradan geçimlerini sürdürüyor. Antalya'daki insanların hafta sonları dinlenme alanı olan bu bölgenin korunmasını istiyoruz. Antalya'nın oksijen deposu olan bu bölgenin taş ocaklarından arındırılmasını istiyoruz. Biz mahkemeye vererek geçici çözümler istemiyoruz. Genel bir koruma istiyoruz" dedi.
Hacisekiler Çitdibi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan Şevket Isımık da 2009 yılından itibaren bölgede taş ocakları açılmaya başlanmasıyla yetiştirdikleri tarım ürünlerinin zarar görüp kalitesinin düştüğünü iddia etti. Aynı zamanda atılan dinamitlerden dolayı su kaynaklarının da zarar gördüğünü savunan Isımık, köylerdeki evlerde de çatlaklar meydana geldiğini söyledi. Dinamit seslerinden ve tozlardan zarar gördüklerini savunan Isımık, şöyle konuştu:
“Antalya'da bir apartmanda klima sesinden bile insanlar rahatsız olurken, belediye altyapı çalışmaları yaparken 'çevreye verdiğimiz zarardan dolayı özür dileriz' diye tabela asarken, biz burada dinamit sesleriyle irkiliyoruz. Tarımımız zarar görüyor. Çevremiz zarar görüyor. Sağlığımız bozuluyor. Buna karşılık kimse sesimize kulak vermiyor. Biz beşinci sınıf vatandaş mıyız diye merak ediyoruz. Antalya'da bu ocaklara ruhsat verenlere tepkimizi imza kampanyasıyla gösteriyoruz. Yanlış yapıyorlar. Biz ocaklara karşı değiliz, ocaklar köylüye zarar vermesin. Bizim havamızı kesmesinler. İnsanlar oksijen depolamak ve organik ürünler almak için buraya geliyor. Bu bölgenin havasını, doğasını bozarsan, köylünün de ekmeğini elinden almış olursunuz."
Bölgede sürdürülebilir eko turizm projesi yürütüldüğüne de dikkat çeken Isımık, "Maden ocaklarının bulunduğu bir bölgede eko turizmin sürdürülmesi mümkün olabilir mi. Bu bölgede taş ve maden ocakları istemiyoruz" dedi.
A Platformu Sözcüsü Hediye Gündüz de imza kampanyasını daha da yaygınlaştıracaklarını söyledi. İnternet üzerinden de bölgenin taş ve maden ocaklarından arındırılmasına ilişkin kampanya gerçekleştirdiklerini söyleyen Gündüz, “Burada mahalleye dönüştürülen 11 köy var. Ancak oksijen deposu olan bu bölge taş ocaklarının tehdidi altına girdi. Bu bölgede yaşayan köylüler, taş ocağı istemiyor. Bölge köylüleri mermer ve taş ocaklarının kapanması için imza topluyor. Biz de A Platformu olarak kendilerine destek veriyoruz. Burası Antalya'nın doğal bir parkı olarak kalmalıdır. Biyolojik çeşitliliğin de korunması için buna mecburuz. Bu ormanlar olmasaydı,burada sosyete pazarı da olmazdı" diye konuştu.
Mustafa KOZAK/ANTALYA, (DHA)