Yeni Türk Ticaret Kanunu bu yıl Temmuz ayında yürürlüğe girecek. Yeni TTK içerisindeki değişen uyguşamalar ile çok fazla eleştirye maruz kalırken yapılan yorumlar da bilgi kirliliğine nden oluyor.
DKR Denetim'den Yeminli Mali Müşavir Ekrem Öncü en çok merak edilen konulardan biri olan ortakların şirketten borçlanması ve yeni TTK'nin öngördüğü yaptırımları anlattı.
"Bilindiği üzere yeni TTK 13.01.2011 tarihinde TBMM'de kabul edilerek 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir.
6762 sayılı eski TTK'da şirketlerin pay sahipleri ya da ortaklarının şirkete borçlanmalarına yönelik herhangi bir yasaklama, kısıtlama veya cezai yaptırım öngörülmemiştir. Ancak, Yeni TTK'nın 358 ve 395'inci maddelerinde anonim şirket pay sahipleri, şirket yönetim kurulu üyeleri ile Limited şirketortaklarının şirkete borçlanmalarını önleyecek düzenlemeler getirilmiştir.
Yeni TTK 358'inci maddeye göre, iştirak borçlarından doğan borç hariç pay sahipleri şirkete borçlanamayacaktır. 395'inci maddeye göre de, anonim şirket yönetim kurulu üyesi, yönetim kurulu üyesinin alt ve üst soyundan biri ya da eşi yahut üçüncü derece dahil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları, yönetim kurulu üyesinin kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahısşirketleri ve en az yüzde yirmisine katıldıkları sermaye şirketlerinin de şirkete nakit veya ayın olarak borçlanamayacakları hüküm altına alınmıştır. Anonim şirketlerdeki yasağı düzenleyen 358'inci madde hükmünün limited şirketlere de uygulanacağı ise, Yeni TTK'nın 644'üncü maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, limited şirket ortaklarının da iştirak taahhüdünden doğan borç dışında (bundan kasıt, gerekşirketin kuruluşunda gerekse sermayesini artırması sırasında ortaklar tarafından şirkete ödenmesi taahhüt edilen borçtur), şirkete borçlanmaları yasaklanmaktadır. 6103 sayılı Kanunun 24'üncü maddesine göre, Yeni TTK'nın 358'inci maddesine aykırı şekilde anonim veya limited şirkete borçlu olan pay sahipleri ile ortaklar, borçlarını 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren üç yıl içinde 1 Temmuz 2015 tarihine kadar nakdi ödeme yaparak (borcun kısmen veya tamamen başkası tarafından üstlenilmesi, borç için kambiyo senedi verilmesi, ödeme planı yapılması veya benzeri yolara başvurulması bu madde anlamında tasfiye sayımayacaktır) tamamen tasfiye edeceklerdir. Aksi türlü cezai yaptırımla karşılaşacaklardır.
Aslında, söz konusu yasak mutlaka uyulması gereken bir yasak olmayıp, cezai sorumluluğu üstlenilmek kaydıyla yasağa uymamak mümkün olabilir. Bu yasağa uymamanın yaptırımı ise, Yeni TTK'nın 562'nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, Yeni TTK 358 ve 395'inci maddedeki yasağa uymayanlara üçyüz günden az olmamak üzere adli para cezası verilecektir. Adli para cezası ise idari para cezasından faklı olup, Türk Ceza Kanunu'nun 52'nci maddesinde düzenlenmiştir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ceza hapis cezasına dönüşmektedir. Adli para cezası beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüz otuz günden fazla olmamak üzere belirlenecektir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde ceza hapis cezasına dönüşmektedir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsi halleri göz önünde bulundurularak takdir edilecektir. Dolayısıyla, söz konusu yasağın ihlal edilmesi durumunda Devlet Hazinesine ödenmesi gereken en az ceza tutarı (300 gün x 20.-TL) 6.000.-TL ve en fazla ceza tutarı da (730 x 100.-TL) 73.000.-TL olacaktır. Para cezasının ödenmemesi halinde ödenmeyen adli para cezası ise hapis cezasına çevrilecektir.
Yasal mevzuatı çok özet ve toplu bir şekilde yukarıda anlatıldığı üzere şirket ortaklarının şirketten para kullanmaları yasaklanmış ama kullanılması durumunda cezai yaptırımı öncelikle para cezası olarak öngörülmüş, ödenmemesi halinde ise hapis cezasına çevrileceği Türk Ceza Kanununda düzenlenmiştir. Yeni TTK'nın en çok tartışılan düzenlemelerinden olan ortağın şirketten para kullanmasının önlenmek istenmesiyle, şirket kaynaklarının eşit olmayan bir şekilde, şirket pay sahipleri tarafından kullanılmasının önüne geçilmekte, özellikle küçük pay sahipleri aleyhine olacak şekilde büyük pay sahipleri ve karar alıcı yönetim kurulu üyelerinin şirket kaynaklarını kullanmaları engellenmektedir. Yani şirkete hakim olan ortağın şirketin parasını uhdesine geçirmesi engellenmek istenmektedir. Burada tartışılan temel mesele, ortakların şirketten para çekememelerinin yanında adli para cezasının hapis cezasına dönüşebiliyor olmasıdır. Kanaatimizce, Yeni TTK'nın 562'nci maddesinde yapılacak bir değişiklikle cezai yaptırım ekonomik suça ekonomik ceza mantığıyla yalnızca ağırlaştırılmış para cezası olarak düzenlenebilir. Çek yasasında bu düzenleme yapılmıştır. Son günlerde kamuoyunda oluşan algı şirket ortağının şirketten para kullanması halinde doğrudan hapis cezası ile karşılaşılacağı gibi bir algı oluşmakla birlikte bu algı doğru değildir."
(The Lira)